NE ACI GELİYOR GERÇEGİ ÖĞRENMEK
Yayınlanma :
28.08.2012 01:33


Annem bana her zaman, “sen bizim küçük, sevimli kızımız
olduğuna emin misin ? Neden ? diğer kardeşlerin gibi normal düşünüp
normal bir insan olamıyorsun ? Tuhafsın sen tuhaf vesselam.” der .
Ben mi tuhafım gerçekten yoksa yaşadığım,ve hala yaşamaya
devam ettiğim olaylar mı beni bu duruma getiren. Amacım sıradışı
davranıp,farklı görünmek değil. Belki de istem dışı gelişen bir takım
yaşanmışlıklardır beni tuhaf kılan .
Tuhaf düşüncelerim den bir tanesini bu yazımda sizlerle de
paylaşmak istedim bugün.
Yazımı okuduktan sonra eminim bir çoğunuz annesi
haklıymış tuhaf bir insanmış diyecek. Belki de bana hak verecek
düşüncelerime ortak olacaksınız .
İnsanlar her zaman doğrulardan yana olmuştur. Sonucu ne
olursa,olsun gerçeği bilmek rahatlatır çoğumuzu.
Ben ise bunun tam aksini düşünüyorum. Acı gerçeklerde bana
yalan söylenmesini tercih ediyorum.
Çocukça bir tavır belki ama bana acı verecek olan hiç
bir gerçeği duymak istemiyorum .
Bu sorunumu bir uzman psikologa danışsam duyacağım teşhis
aynen şu olurdu;
“Hımmm sizde kişilik bozukluğundan kaynaklanan, panik atak
ve kaybetme korkusu var” der. Oysa biraz daha derinlere inerse kişilik
bozukluğunun bende olmadığını, duyarsız, düşünmeden konuşan insanlarda olduğunu
benim sadece bunlardan etkilendiğimi anlayabilecek.
Doktorlarımız tıp dilinde kendi aralarında konuşmaya devam
etsinler. Ben halk dilinde konuşmaya devam etmek istiyorum .
Henüz beş yaşımdayken ilk acı gerçeğimi kapı komşumuz olan
Necla teyze den duymuştum . Oyuncak bebeğimi benimle aynı yaşta olan kızı
Ayşegül ağladığı için annem den istemiş kızını bu şekilde susturmuştu .
Aynı gün içerisinde üç defa kapılarını çaldım ve bebeğimi
istedim. Üçüncü defada annesi sinirli bir şekilde kapıyı açarak çok oldun ama
yok bebeğin artık öldü demişti. Ayşegül bebeğimin kafasını koparmıştı. Bir
hafta hiç susmadan ağladım. Oysa bana makul bir şekilde beni avutarak bir yalan
uydursaydı belki de hiç ağlamayacaktım.
Küçük bir örnek de bir zamanlar çok sevdiğim adamdan vermek
istiyorum. Birgün benim karşıma geçti ve “biliyor musun ben çok büyük bir hata
yaptım ve seni aldattım beni afet” dedi. İyi ne güzel geçmiş ola. “Sen
aldatmaya devam et ben yokum” dedim ve çıktım. Ve yine bir hafta hiç durmadan
ağladım. İlişkilerde dürüstlük dedikleri bu olsa gerek. Dobra dobra acı gerçeği
yüzüme haykırdı. Aslında hiç söylemeseydi ben belki de daha mutlu olacaktım. Ve
zamanı geldiğinde gerçeği kendi imkanlarımla öğrenecek ve terk edecektim onu.
Ve hayatımın en büyük, en acı gerçeği babamın öleceğini
öğrendiğim gün oldu. Doktorumuzla muayenehanesinde karşılıklı oturmuş babamın
durumunu gözden geçiriyorduk. Haklı olarak üzgündüm ve ağlamaklıydım. Doktor
yüzüme baktı. Sonra elime bir peçete tutuşturdu. “Biliyormusun senin baban
ölecek. Şimdiden göz pınarlarını kurutma, sen daha çok ağlayacaksın”
dedi. Utanmasa masanın üzerine çıkacak göbek atarak anlatacak babamın durumunu.
Benim o an nasıl bir ruhsal çöküntüye uğrayacağım büyük bir şoka girme
ihtimalim umurunda bile değildi. Ona göre o sadece işini yapıyordu. Bunu yapan
yüksek eğitim almış yurt dışında doktorasını tamamlamış bir Doçent. Ama
insanlıktan zerre kadar nasibini almamış boş bir insan sadece bana göre.
Bana o an üzülmek için daha çok erken ALLAH’tan umut kesilmez
nefes aldığı sürece umut var demiş olsaydı belki de ben hastama daha umutla
bakacaktım.
Her zaman söylerim, ülkemizde eğitim eksikliği var. Günde
bin hastayla da uğraşmış olsalar, her hasta, bir insan öncelikle bunun eğitimi
verilmeli. Doktorlar metanetlerini koruyorlar, her hastaya anlayışlı
davranamazlar diye bir söylenti gezse de ortalarda. Buna izin veremem ben. Yok
öyle bir şey. Hiç kimse, kimsenin bir anda umutlarını kıramaz.
Bu sadece doktorlar için geçerli değil. Tüm insan denen
varlıklar içinde aynı şey söz konusu.
Başta belirttiğim
gibi acı gerçekleri duymak yalnız beni değil herkesi üzer benim tek farkım ben
duymaktan yana değilim. Bana her zaman acı gerçeklerde yalan söylensin.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: