Ahmet Nesin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanlarıyla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu. Nesin, danışmanların Erdoğan tarafından seçilmediğini ve bu kişilerin aslında derin devlet tarafından belirlendiğini öne sürdü. Danışmanların Erdoğan'a rağmen farklı açıklamalar yapabildiklerini belirten Nesin, bu durumun Cumhurbaşkanlığı makamında bir otorite boşluğu yarattığını savundu. Özellikle Mehmet Uçum gibi isimlerin Erdoğan'la uyuşmayan görüşler dile getirdiğini, bu durumun da danışmanların bağımsız bir şekilde hareket ettiğine işaret ettiğini ifade etti.Nesin şöyle dedi:
"Cumhurbaşkanının bakanları var. Bir de danışmanları var. Danışmanları ben Erdoğan'ın seçtiğini zannetmiyorum. MHP de seçmemiş öyle bir yeteneği de yok. Danışmanları Erdoğan'a derin devlet vermiş gibi gözüküyor. Çünkü Erdoğan ile aynı açıklamayı yapmayan çok ciddi danışmanlar var. Mehmet Uçum başta olmak üzere yada ekonomideki diğer adam olmak üzere bir sürü adam var. Bunlar Erdoğan'ın tutacağı yada sabredeceği adamlar değil. Benden değişik düşünüyorsun ama yanımda kal diyebileceği adamlar değil. Hemen hemen hiçbir siyasinin diyebileceği adamlar olmamalı zaten. Parti içinde birtakım açıklamalar yapabilirsin ama devlet makamından yani Cumhurbaşkanlığı makamından değişik bir açıklama yapamazsın. Siyaset serbestisi falan değil başka bir şey. Bülent Arınç açıklamasıda öyle geliyor. Öğrendiğim başka bir şey var. Her danışman iki bakandan sorumlu. Bakanlar Erdoğan'a bağlı değil. Danışmanlara bağlı."Serdar Öztürk ise bu görüşlere kısmen katılmadığını belirterek, Erdoğan'a rağmen danışmanların bağımsız açıklamalar yapmalarının mümkün olmadığını söyledi. Öztürk, Erdoğan'ın otoriter yapısını hatırlatarak, geçmişte Bülent Arınç gibi isimlerin küçük bir eleştiri dahi yapsalar, görevlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını belirtti. Öztürk, Erdoğan'ın danışmanlarının böyle kritik açıklamalar yapmasına müsaade etmeyeceğini, bu tür açıklamaların stratejik bir taktik olabileceğini ifade etti.Öztürk ayrıca, önümüzdeki dönemde Erdoğan'ın en büyük sorunlarından birinin anayasa değişikliği olduğunu ve bu konuda MHP dışında yeni bir koalisyon ortağı bulmak zorunda kalabileceğini söyledi. Bu bağlamda, Erdoğan'ın hem kendi geleceğini hem de rejimini garanti altına almak için çeşitli stratejiler geliştirdiğini dile getirerek şöyle dedi:"Görüşünüzün bir kısmına katılmıyorum. Erdoğan'a rağmen adı danışman yada başka ne olursa olsun birinin herhangi bir şekilde açıklama yapabileceğine inananlardan değilim. Bülent Arınç bildiğimiz gibi Cumhurbaşkanlığı danışma kurulu üyesiydi. Kullandığı bir cümle yüzünden istifa etmek zorunda kaldı. Erdoğan da üstü kapalı eleştirmişti. Erdoğan isterse Bülent Arınç gibi biri Cumhurbaşkanlığı istişare konseyinden istifa ediyorsa danışmanının Erdoğan'a rağmen bir şey söyleyecek kapasitede olması mümkün gelmiyor. Erdoğan Başbakanlıktan sonra Cumhurbaşkanlığı makamına geçince Abdullah Gül'den sonra en çok şikayet ettiği şey anayasaydı. Erdoğan'ın tek hedefi kendi isteği doğrultusnda değiştirmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Erdoğan o zaman da kendisinin savunduğu görüşleri yada kendi kafasındaki anayasa aksine görüşlerin hepsinin konuşulmasına yakın çevresinde konuşulmasına izin verdi. Bu bir Erdoğan taktiği, herşeyi konuşturup ortalığı karmakarışık edip atta kavga çıkmasına yol açıp sonra da 'hop durun, aslında siz kardeşsiniz' diye Türk filmlerinde en son sahneye çıkan kişi gibi bu rolü oynuyor. Eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor. Erdoğan'ne ne Mehmet Uçum'a, Bülent Arınç'a karşı o söylediği ki gerçekten sert sözler. Hatta yakın zamanda Bülent Arınç'tan cevabını alacağını düşünüyorum. Ne de Mehmet Şimşek'in istifa ettiği konusundaki dedikodunun sarayda herkesin jöleli diye bildiği, Erdoğan'a yakın bir danışmnan. eski bir gazeteci tarafından çıkarılması mümkün değil. Normal şartlarda Erdoğan'ın bunlara izin vermez. Bulut'u biz neredeyse 4-5 senedir belki hiç duymuyorduk hç. En son Alaçatı'da tatil yaparken gördük. Erdoğan'a karşı, Erdoğan'a rağmen danışmanların bir şey söyleyemeyeceği konusundaki genel teorimi Erdoğan'ın geçmişine dayandırarak ispat etmeye çalışıyorum. Önümüzdeki dönemde Erdoğan'ın önündeki en büyük sorunlardan biri hep konuştuğumuz gibi anayasa ve Erdoğan'ın ne olacağı, Erdoğan'ın geleceği sadece kendisinin değil rejiminin de geleceği. O yüzden şu anda MHP dışında iktidarına ortak gibi bulmak gibi bir zorunluluğu var. En azından anayasa konusunda kendi istediklerini yerine getirmek için böyle bir zorunluluğu var."
"Cumhurbaşkanının bakanları var. Bir de danışmanları var. Danışmanları ben Erdoğan'ın seçtiğini zannetmiyorum. MHP de seçmemiş öyle bir yeteneği de yok. Danışmanları Erdoğan'a derin devlet vermiş gibi gözüküyor. Çünkü Erdoğan ile aynı açıklamayı yapmayan çok ciddi danışmanlar var. Mehmet Uçum başta olmak üzere yada ekonomideki diğer adam olmak üzere bir sürü adam var. Bunlar Erdoğan'ın tutacağı yada sabredeceği adamlar değil. Benden değişik düşünüyorsun ama yanımda kal diyebileceği adamlar değil. Hemen hemen hiçbir siyasinin diyebileceği adamlar olmamalı zaten. Parti içinde birtakım açıklamalar yapabilirsin ama devlet makamından yani Cumhurbaşkanlığı makamından değişik bir açıklama yapamazsın. Siyaset serbestisi falan değil başka bir şey. Bülent Arınç açıklamasıda öyle geliyor. Öğrendiğim başka bir şey var. Her danışman iki bakandan sorumlu. Bakanlar Erdoğan'a bağlı değil. Danışmanlara bağlı."Serdar Öztürk ise bu görüşlere kısmen katılmadığını belirterek, Erdoğan'a rağmen danışmanların bağımsız açıklamalar yapmalarının mümkün olmadığını söyledi. Öztürk, Erdoğan'ın otoriter yapısını hatırlatarak, geçmişte Bülent Arınç gibi isimlerin küçük bir eleştiri dahi yapsalar, görevlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını belirtti. Öztürk, Erdoğan'ın danışmanlarının böyle kritik açıklamalar yapmasına müsaade etmeyeceğini, bu tür açıklamaların stratejik bir taktik olabileceğini ifade etti.Öztürk ayrıca, önümüzdeki dönemde Erdoğan'ın en büyük sorunlarından birinin anayasa değişikliği olduğunu ve bu konuda MHP dışında yeni bir koalisyon ortağı bulmak zorunda kalabileceğini söyledi. Bu bağlamda, Erdoğan'ın hem kendi geleceğini hem de rejimini garanti altına almak için çeşitli stratejiler geliştirdiğini dile getirerek şöyle dedi:"Görüşünüzün bir kısmına katılmıyorum. Erdoğan'a rağmen adı danışman yada başka ne olursa olsun birinin herhangi bir şekilde açıklama yapabileceğine inananlardan değilim. Bülent Arınç bildiğimiz gibi Cumhurbaşkanlığı danışma kurulu üyesiydi. Kullandığı bir cümle yüzünden istifa etmek zorunda kaldı. Erdoğan da üstü kapalı eleştirmişti. Erdoğan isterse Bülent Arınç gibi biri Cumhurbaşkanlığı istişare konseyinden istifa ediyorsa danışmanının Erdoğan'a rağmen bir şey söyleyecek kapasitede olması mümkün gelmiyor. Erdoğan Başbakanlıktan sonra Cumhurbaşkanlığı makamına geçince Abdullah Gül'den sonra en çok şikayet ettiği şey anayasaydı. Erdoğan'ın tek hedefi kendi isteği doğrultusnda değiştirmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Erdoğan o zaman da kendisinin savunduğu görüşleri yada kendi kafasındaki anayasa aksine görüşlerin hepsinin konuşulmasına yakın çevresinde konuşulmasına izin verdi. Bu bir Erdoğan taktiği, herşeyi konuşturup ortalığı karmakarışık edip atta kavga çıkmasına yol açıp sonra da 'hop durun, aslında siz kardeşsiniz' diye Türk filmlerinde en son sahneye çıkan kişi gibi bu rolü oynuyor. Eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor. Erdoğan'ne ne Mehmet Uçum'a, Bülent Arınç'a karşı o söylediği ki gerçekten sert sözler. Hatta yakın zamanda Bülent Arınç'tan cevabını alacağını düşünüyorum. Ne de Mehmet Şimşek'in istifa ettiği konusundaki dedikodunun sarayda herkesin jöleli diye bildiği, Erdoğan'a yakın bir danışmnan. eski bir gazeteci tarafından çıkarılması mümkün değil. Normal şartlarda Erdoğan'ın bunlara izin vermez. Bulut'u biz neredeyse 4-5 senedir belki hiç duymuyorduk hç. En son Alaçatı'da tatil yaparken gördük. Erdoğan'a karşı, Erdoğan'a rağmen danışmanların bir şey söyleyemeyeceği konusundaki genel teorimi Erdoğan'ın geçmişine dayandırarak ispat etmeye çalışıyorum. Önümüzdeki dönemde Erdoğan'ın önündeki en büyük sorunlardan biri hep konuştuğumuz gibi anayasa ve Erdoğan'ın ne olacağı, Erdoğan'ın geleceği sadece kendisinin değil rejiminin de geleceği. O yüzden şu anda MHP dışında iktidarına ortak gibi bulmak gibi bir zorunluluğu var. En azından anayasa konusunda kendi istediklerini yerine getirmek için böyle bir zorunluluğu var."