
“Şiddet uygulanması gibi olaylar artık olağan hale geldi”
Okullarda yaşanan şiddet olaylarının her geçen gün arttığını belirten Beyazadam, “Acil çözüm üretilmediği sürece olayların artarak devam edeceğinin işaretlerini vermektedir. İlköğretim okulları ve liselerde artan öğrenci kavgaları, bazı velilerin sorun çözmek adına okulu basmaları, öğretmen ve öğrencilere şiddet uygulanması gibi olaylar artık olağan hale gelmiştir. Bu durumun çeşitli nedenleri vardır. Özellikle son yıllarda toplumdaki gelir adaletsizliğinin ve yoksullaşma oranının artması; göç nedeniyle başta büyük kentler olmak üzere çeşitli yerleşim birimlerinde oluşan kontrolsüz yapılaşma ve yerel düzeyde kendi yönetim düzeneklerini oluşturan mafya benzeri grupların sayısındaki arttı. İşsizlik olgusu, gelecek kaygısı ve gençler arasında sisteme dönük güvenin aşınması; kültürel yozlaşma ve yabancılaşma; kalabalık sınıflar; yazılı basının ve görsel medyanın şiddet unsurları içeren programlarındaki artış, ilk akla gelen nedenlerdir” diye konuştu.
Beyazadam, okulların artık sık sık şiddet haberleriyle gündeme geldiğini aktararak “Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm yetkililerin, hatta toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu vardır. Toplum olarak hayatımızın her aşamasında yer alan şiddet olgusu, sonunda eğitim yuvaları olan okullarımızı da kuşatmış durumdadır. Son günlerde okullarda öğretmenlerin maruz kaldıkları şiddet olaylarını geleceğe yönelik hem tehdit hem de önemli bir uyarı olarak değerlendirmek gerekir” ifadelerini kullandı.
“Okullarda rehberlik hizmeti yetersiz”
Okulda şiddet sorununu çözmek, günü birlik müdahalelerle değil, uzun vadeli eğitim politikalarıyla mümkün olduğunu söyleyen Beyazadam, “Bunun için başta öğrenci ve eğitim emekçileri olmak üzere, eğitimin tüm bileşenlerine yönelik olarak kültürel, sosyal yönden tatmin edecek altyapı çalışmalarının hayata geçirilmesi şarttır. Ayrıca okullarda rehberlik hizmetlerinin işletilmesi ve buralardaki yetersiz personel sayılarının giderilmesi gerekmektedir. Veli, öğrenci, öğretmen eğitimi önem kazanmaktadır. Çünkü gençliği anlama, algılama, sorunlarına çözüm üretebilmek ve bu alandaki yetenekleri açığa çıkarmak için eğitimin ne kadar önemli olduğu ortadadır. Okul içinde özel güvenlik birimleri veya okul çevresine polis yığarak sorunu kolluk kuvvetleri ile çözmek sorunu başka yerlere havale etmekten başka bir işe yaramayacaktır” açıklamasını yaptı.
“Korkutma uzun vadeli bir çözüm değil”
Beyazadam, saldırgan çocukların aileleri üzerine yapılan akademik çalışmalarda en çok dikkati çeken özelliklerden biri de babaların annelere ağır bir şekilde fiziksel şiddet uygulaması olduğunu savunarak, “Bu da şiddeti beslemektedir. Çocuklar şiddet uygulayan ebeveynlerini model aldıklarından dolayı, onları taklit etmektedirler. Çocuk yaşlardaki taklitler, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde gerçek davranışlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan, aile içi şiddetin önüne geçecek mekanizmalar oluşturulmalı, aile ve çocuk eğitim kurumları geliştirilerek yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca davranış bozuklukları sergileyen çocuklar, psikolojik destek almalı, bu noktada devlet gerekli maddi olanakları seferber etmelidir. Okulda şiddetin önlenebilmesi için, sorun fark edildiğinde gecikmeksizin müdahalenin yapılması gerekmektedir. Müdahalenin yöntemi önemlidir. Temel amaç sorunu anlamak ve en etkin müdahale yöntemini uygulamaktır. Korkutma, bastırma, ayıplamanın uzun vadede çözüm olmadığı bilinmektedir” sözlerine yer verdi.
“Ceza kavramı üzerine bilgilendirici etkinlikler düzenlenmeli”
Beyazadam, son olarak okullardaki şiddeti azaltmaya yönelik yapılması gereken çalışmaları aktararak rehberlik uzmanı ve sorunlu öğrenciler arasında yapıcı görüşmeler olması gerektiğini kaydetti ve ekledi:
Erken uyarı işaretlerini bilmek ve potansiyel şiddet oluşturacak davranışları fark etmek ve bu işaretleri gösteren çocukları teşhis etmek gerekir. Çocuklarımızın içinde bulundukları toplumsal çevreye özen gösterilmeli, davranış bozukluğunun kökeninde toplumsal çevrenin nasıl bir rol oynandığı irdelenmelidir. İçinde bulunulan çevre suç işlemeye itiyorsa, çevre değiştirilmelidir. Kimsesiz ve korumasız çocuklar, devlet tarafından koruma altına alınmalı ve çocuk ıslah evleri birer cezaevi olmaktan çıkarılıp eğitim ve öğretim kurumlarına dönüştürülmelidir. Göç, planlı kentleşme ve nüfus planlamasına dönük olarak, sürekliliği olan ve sağlıklı işleyen eğitim ve bilgilendirme mekanizması oluşturulmalı, göç eden ailelerin çocuklarının yeni toplumsal çevrelerine uyum sağlamaları için gerekli psikolojik destek sağlanmalıdır. Öğretmenlerimizin topluma yansıyan şiddet dalgasının geriletilmesinde önemli bir rolleri vardır. Bu bakımdan, okulları esir alan şiddet ve çeteleşme olgusunun önüne geçmek için eğitim-öğretim kurumlarında suç ve ceza kavramı üzerine bilgilendirici etkinlikler düzenlenmelidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: