ÖN SEÇİM VE DEMOKRASİ!

Haziran 2015’ta yapılması gereken Genel Seçimlerin erkene alınmasının
tartışıldığı bu günlerde CHP’de gündem her zamanki gibi farklı işliyor. AKP Hükümeti
baskın erken seçim ile çok uzun zamandır hazırlığını yaptığı “Başkanlık Sistemi”ni hayata geçirmek için
değişik senaryolar ile uğraşırken CHP’de seçim tarihinden çok önseçim yapılıp yapılmayacağı
tartışılıyor. Öyle ki bu konuda Kurban Bayramı’ndan bugüne en az 30 isim ile yüz
yüze görüştüm. Önseçim isteyen bu isimlerin ortak söylemi ise “Önseçim demokrasinin birinci şartıdır.”
sözü oldu.

Bu isimlerin ikinci söylemi ise “Ön seçim olmazsa CHP’ye oy vermem verdirtmem” oluyor. Hatta
bazıları “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde
bize danışmadılar, bizde Selahattin Demirtaş’a verdik” diyerek partilerini
kolayca terk edebileceklerini ifade ediyordu. Önseçimin parti tüzüklerinde
olduğunu da dile getiren bu isimlere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
Yerel Seçim sürecinde dile getirdiği bozuk delege yapısı ve bunun getireceği
sonuçlardan çekince konusunu dile getirdiğimde ise nedense konu havada cevapsız
kaldı.

CHP’de oldum olası “Demokrasi
Kavramı”nın neye göre ve nasıl anlaşıldığını çözememişimdir. Bu önseçim
konusunda da çözmüş değilim. Öyle ki atama ile gelip TBMM ve Belediye
Meclislerinin ilk sıralarına yerleşen isimler bugün “önseçim olmazsa parti içi demokrasi işlememiş olur” diyor. Tüm bu
konuşmaları dinlerken kafamda; “Eeee
güzel kardeşim sen atama ile gelip tepeye yerleştin o zaman varlığın
demokrasiye aykırımı? Ne değişti de bugün önseçimci oldun? Geçtiğimiz dönem ön
seçim için imza toplayanların imzaları ne oldu? Kime teslim edildi? CHP Genel
Başkanı’na ulaştı mı? Ulaştı ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
partililerini ciddiye mi almadı?” soruları deli gibi dolanıyordu.

Şimdi eminim ki “Adem
Nakçı görüştüğün isimlerin haklı oldukları konu yok mu?” diye soranlarınız
vardır. Var kardeşim var. Olmaz mı?.

Haklı oldukları konu şu, parti içinde yarış olmalı ve
partililer kendilerini en iyi temsil edecek ismi belirlemeli. Bu durum mutlaka
başarıyı arttırır. Amaaa. İşte işin ama tarafı var. Delege seçimlerini ve
kongre sürecini çok yakından takip eden (Hatta
tam orta göbeğinde olan) biri olarak bir çok yerde mevcut delege yapısının
sağlıklı bir seçim yapacağına inanmıyorum. Bu sakın atama listeleri onayladığım
anlamına gelmesin. Ön seçim isteyenlerin bir çoğunun genel merkezden medet uman
çalışmaları gördüğümden dolayı bu kanıdayım.

Yerel seçim sürecinde aday adayları gezerken bazı partiliden
sıkça “Nerde o eski aday belirleme
yöntemleri. Önseçim ile belirlense partiliye sorsalardı da eskisi gibi
rakı-balık masaları donatılsaydı” sözlerini de duydum.

Sözün özü ne derseniz; Önseçim mutlaka olmalı. Hele ki atama
sistemi ile göreve getirilen bazı belediye başkanları ile örgüt arasındaki kopukluğu
gördükten sonra mutlaka şart. Ama bu delege yapısı ile yapılacak önseçimden
sağlıklı sonuç çıkar mı? İşte bu kısım koskoca bir soru işareti. Bunun cevabını
da örgütler ve CHP Genel Merkezi verecektir. Bana göre önseçim mutlaka olmalı.
Ama önseçim delegesi ile değil de üye bazlı önseçim olmalı.

GönderMe1: CHP’de
ötelenen kongreler son yapılan MYK toplantısının ardından bir kez daha dile
getirilirken partililer şimdiden genel seçim sürecine girmiş bile. Birçok
kişiye göre uzun hazırlık dönemi yaşanan yerel seçim süreci CHP’lileri her daim
seçime hazır hale getirmiş. Bana göre ise parti içinde her mevki ve makama aday
olan insan sayısı o kadar fazla ki sürekli bir seçim havası var. Bu havadan da
kolay kurtulacağa benzemiyor.

GönderMe2: Hafta sonu
Karşıyaka’da dostlarla idim. Karşıyaka Belediyesi şirketi olan Kent AŞ
tarafından işletilen ve önceki dönemde kaliteli hizmet ve hesaplı fiyatı ile
gözde olan mekanlarından “mevsimlik” diyerek çıkarılan işçilerin ardından
mekanlar “self servise” dönmüş. Fiyatlarda
da ciddi bir yükseliş olmuş. Gözlemlediğim kadarı ile azalan personel hizmet
kalitesinde sıkıntı yaratırken artan fiyatlar nedeniyle insanlar tesisleri
sadece dinlenme yeri olarak kabul görmeye başlamış. Demem o ki “Yazık oluyor o tesislere”

GönderMe3: Hazır
konu Kent A:Ş tesislerinden açılmışken Karşıyaka’da buralar ile ilgili ciddi
iddialar dolanıyor. Karşıyaka Sokakları’nda dolaşan fısıltı gazetesine göre tüm
tesisler “Zarar ediyor. Belediyeye ciddi
mali yükü var” söylemi sonrası kiralanacak. Hatta bu konuda Ege Bölgesi’nde
turizm faaliyetleri sürdüren İç Anadolu menşeli bir firmaya söz verilmiş. Bu
nedenle “Kent AŞ. Zarar ediyor”
söylemi özellikle kentin sokaklarında dolandırılıyor. Bu arada zarar eden
kurumun yönetim kurulu üye sayısının 60’a çıkarıldığı ve tamamına hazurun
bedeli ödendiği iddiası da var. Eğer her iki iddia da doğru ise; zarar eden
kurumu neden daha fazla zarara sokmak ister insan?

GönderMe4: Bazı belediye başkanlarının icraatları ile ilgili
o kadar şikayet gidiyor ki Ankara’ya aklınız şaşar. Parti kulislerinde son
dönemde MYK’ya giren bazı isimlerin bu şikayetlerden sonra “Bu adamlar nasıl belediye başkanı oldu kardeşim. Şaşırmamak elde değil”
dedikleri konuşuluyor.

GönderMe5: Hafta
sonu kongre sürecine giren Ak Parti’de delege seçimleri vardı. “Tek liste” ile
yapılan seçimler için Ak Parti İl Başkanı Sevgili Bülent Delican, “AK Parti İzmir İl Teşkilatı’nın
gerçekleştirdiği delege seçimleri tüm Türkiye’ye örnek olacak bir demokrasi
şenliği havasında ile gerçekleşiyor” demiş. Tek liste ile gidilen ve başka
yere oy verme şansın olmayan bir seçim nasıl “Demokrasi” diye adlandırılır? Merak ediyorum. Bir de 400 bin küsur
üyesi olan Ak Parti İzmir İl Teşkilatı’nda kaç kişi oy kullanmış acaba? Sevgili
Deli’nin Zoru eminim bu konuda birşeyler karalayacaktır!