CHP lideri Özgür Özel, 26 Eylül'de New York’ta bulunan Türkevi binasının önünde açıklamalarda bulundu.New York Belediye Başkanı Eric Adams'ın rüşvet suçlamasıyla karşı karşıya kaldığı olaylara ilişkin de değerlendirmede bulunan Özel, "Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri’nde rüşvet vermeye ihtiyaç duyacak bir ülke değil, öyle bir acziyet içinde değil böyle bir şeye kalkmak, niyet etmek Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden kimseye yakışmaz. Ben bunları yakın yere koymam ama bu böylesi bir binanın hepimizin gurur duyduğu böyle bir binanın kazandırılması sürecinde jest gördüysek fazlasını Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçiliğine tahsis edilen o muhteşem alan için yapmışızdır. Bunun parayla pulla ölçülecek tarafı yok, güçlü müttefiklik ilişkileri bunu gerektirirdi zaten" dedi.
AKILLARA 'ESAD' ZİYARETİ GELDİ
Özel'in Türkevi açıklamasının ardından CHP'nin dış politadaki tutumu eleştiri konusu olurken akıllara Temmuz ayındaki Şam ziyareti açıklamaları geldi.CHP heyetinin Şam ile görüşeceği ve görüşmenin Temmuz ayında yapılacağı açıklamalarının üzerinden aylar geçse de görüşme gerçekleşmedi.'BÖYLE BİR GÖRÜŞME TALEBİ YOK'
Tuncay Mollaveisoğlu'nun hazırlayıp sunduğu 12'den programına konuk olan gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme açıklamalarını değerlendirdi. Mahalli, "Özgür Özel, Esad ile görüşmek istediklerini söylüyor ama Suriye tarafındaki arkadaşlarımla konuştuğumda böyle bir başvuru bile olmadığını belirtiyorlar. Belki aracı kişiler olabilir ama Esad'ın çevresinden aldığım bilgiye göre, böyle bir görüşme talebi yok" diye konuştu. 12punto yazarı ve Siyaset Bilimci Doç. Dr. Hazal Papuççular ise bugünkü, "Ana Muhalefetin Dış Politikası" başlıklı yazısında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. 'BİR BAŞKA HESAP EDİLMEYEN ŞEY DE...'
Doç. Dr. Papuççular'ın yazısının ilgili kısmı şöyle:"CHP’nin bazı konularda sonuca ulaşmayan fevri çıkışları da oluyor. Örneğin Suriye. İç savaşın başlangıcından beri CHP bu konuda iktidar partisi AKP’den farklı bir çizgideydi. Bu yaz Esad ve Suriye ile normalleşme/diyalog söylemleri yoğunlaştığında, birden medyada Özgür Özel’in Lübnan üzerinden Şam’a gideceği haberleri yayılmaya başladı. Gazetelerin Temmuz ayının ilk yarısına ait nüshalarını taradığınızda, sürekli bu misyona ve hatta Şam’dan da bu ziyarete yeşil ışık yakıldığına dair bazı haberler görüyorsunuz. Sonuç olarak, bu ziyaret gerçekleşmedi. Ancak o dönemde, CHP’nin bu ziyaretle tam olarak neyi hedeflediği de biraz muğlak kaldı. Medyaya yansıdığı kadarını bildiğim için onu yazayım. CHP bir arabuluculuk rolünü üstlenebileceğini söylemişti. Fakat sanırım birileri CHP’nin AKP ve Esad üzerinde böyle güce sahip olup olmadığını da sorgulamamıştı. Bir başka hesap edilemeyen şey de bence böyle bir ziyaretin, ana muhalefet partisine karşı bir propaganda silahına dönüşebilme ihtimaliydi. 'ANA MUHALEFET PARTİSİNE BİR YARARI OLDUĞU KANAATİNDE DEĞİLİM'Suriye’nin bu ziyareti nasıl gösterebileceğini de listeye eklemek lazım. Sonuç olarak CHP’nin Şam’a giderek oyun kurma isteği temmuz ayının sonunda sessiz sedasız gündemden düştü. Yine medyadan takip edebildiğim kadarıyla zaten Şam da böylesi bir ziyarete aslında yeşil ışık yakmamıştı. Kısacası, dış politikada böyle fevri çıkışların ve sonuçsuz kalan girişimlerin ana muhalefet partisine bir yararı olduğu kanaatinde değilim.'MUHALEFETİN TUTARLI BİR DIŞ POLİTİKA ALTERNATİFİ ORTAYA KOYMA İHTİMALİ DÜŞÜYOR'
Bir alternatif demişken, gelelim son meseleye. Bu yazının çıkış noktası aslen Özel’in iki kez açıklama yaptığı Türkevi konusuydu. Bir süredir ana muhalefet farklı platformlarda sürekli bir biçimde “Türkiye’nin partisi” olma vurgusu yapıyor. Açıkçası, aşırı şekilde savunmacı bir söylem. Üstelik, 100 yılı aşkın süredir ayakta kalmış bir parti için, gereksiz de. Bu vurguyu göz önünde tuttuğunuzda, Özel’in açıklaması pek de şaşırtıcı gelmiyor. Fakat yine de sormak lazım: İçeride her şeyin mübah olduğu bir konjonktürde, dışta her şey millî bir mesele olageldiği için yekpare bir tepki gerektiriyormuşçasına davranılacaksa, Türkiye’nin itibarının da söz konusu olduğu bir iddiada kol kırılıp yen içinde mi kalacak? Bu sorunun önemli ve yukarıdaki vurgularla da yakından ilişkili olduğunu düşünüyorum. Zira eğer böyleyse, o zaman muhalefetin yukarıda da zikrettiğim planlı ve tutarlı bir dış politika alternatifi ortaya koyma ihtimali de düşüyor. Üzerine kafa yorulası…"'CHP'NİN BU KONUDA ARABULUCULUK GÜCÜNÜN OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM'
Doç. Dr. Papuççular ayrıca 12punto'ya özel yaptığı değerlendirmede ise şunları söyledi:"Birden parlayan ancak ne gibi sonuçları olacağı çok da hesap edilmeyen bir çıkıştı Şam çıkışı. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin oraya kadar gitmesi Şam'da propaganda malzemesi olacaktı hem de Türkiye içerisinde, ana muhalefet partisine karşı bir propaganda oluşturacak, bir sonuç da yaratmayacaktı. CHP daha çok arabuluculuk meselesi üzerinden gitmişti bu konuda ama böyle bir arabuluculuk gücünün bu konuda olduğunu düşünmüyorum."