Gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, siyasi gündemi değerlendirdi.
Youtube kanalı üzerinden gündemi konuşan gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, Londra’da düzenlenen buluşmaya Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine Hakan Fidan’ın katılmasını konuştu.
Ahmet Nesin, “Artık başka ülkelerin liderleri Erdoğan’a tahammül edemiyorlar diye bir şey var. Ukrayna işini biz çözeriz, dışişleri bakanlığı Amerika ve Türkiye’de buluştu falan filan ama biz sadece oda ayarlıyoruz” dedi.
Öztürk ise “Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna savaşında Ukrayna’ya bol miktarda İHA ve SİHA satması nedeniyle Rusya’nın bir nevi Türkiye’yi istemezük listesine aldığı da söyleniyor. Tarafsız olamayacağı. Avrupalılar Türkiye’nin de muhtemelen içinde olmasını istedikleri için Erdoğan yerine Fidan’ı tercih ediyor. Belki de bir kısım Avrupalı Fidan’a oynuyordur artık. Bunu gözden kaçırmamak lazım.” Dedi.
Ahmet Nesin de Hakan Fidan’ın yanı sıra bazı kesimlerin de Mehmet Uçum’u desteklediğini öne sürerek, “AK Parti’nin başına Hakan Fidan, MHP’nin başına Mehmet Uçum. Türkiye’de koalisyon, Cumhur İttifakı var deniliyor. Bana öyle geliyor ki Türkiye’de iki hükumet var. Biri MHP hükumeti saray tarafından yönetiliyor. Biri de Erdoğan’ın kendisinin hükumet zannettiği Murat Kurum ve iki üç kişiyle güç bende zannettiği Erdoğan hükumeti. Bu kadar laubali bir şekilde bir partinin genel başkan yardımcısı iktidarda ortak olduğu partinin önemli meclis başkanlığı yapmış, başbakanlık yapmış insanlarına höt-söt falan konuşamaz” dedi.
Topyekûn bir durumun alt yapısının hazırlandığı yönünde sezgilerinin olduğunu ifade eden Öztürk, “Erdoğan’ın seçim tarihini aşağı yukarı parti içinde konuştuğu, yeni AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman 2027 Kasım ayını işaret etti. Daha önce de meclis grup başkanvekili de aynı tabiri işaret etmişti. Demek ki kafalarındaki tarih 2027. Erdoğan önündeki yılları şu anda kazanmış bir hakkı var. 2028 14 Nisan’ına kadar. Onu harcamayacaktır. Ama o tarihte aday olmaya kalksa aday olamayacağı için işte öne alınmış seçim tarihi olarak 2027’inin kasımını düşünüyorlar. O tarihe kadar kafalarındaki projenin ne olduğunu iyi anlamak lazım. Ben bunun temelini ekonominin oluşturduğunu düşünüyorum. 2025 ve 2026’da muhtemelen Erdoğan Mehmet Şimşek’in uyguladığı politikada ısrar edecek yada ona izin vermeye devam edecek. Ama 2026 ikinci yarısından sonra yavaş yavaş bunu gevşetip kasada da para var diye seçim için bütçenin boğazını açacak gibi görünüyor. Ama orada da 2027 o dönemine kadar en azından 2026 sonuna kadar Erdoğan’ın siyaseten de seçimi kazanacak konuma gelmesi lazım. Anayasa değişikliğinde 101. Maddeyi hem Erdoğan’ın iki kez den fazla seçilmesi için hem de yüzde 50+1 şartının düşürülmesi için bir değişiklik yapmayı planladıkları belli. Erdoğan’ın artık kafasında o var. Şu anda DEM ile dahil 400’ü bulamıyor. Ancak diğer muhalefet partilerinden neredeyse tamamını alması gerekiyor 400’ü bulması için. Ama 360’ı geçiyor. Erdoğan 360 ile 400 arasında bir oyla referanduma götürecek bir anayasa değişikliğini kabul etmez. Çünkü o aynı zamanda Erdoğan’ın da oylanması anlamına gelir. Referandumun sonucunun Erdoğan’ın istediği şekilde çıkmaması halinde o zaman Erdoğan’ın adaylığı tartışılır. Erdoğan’ın böyle bir riske gireceğini tahmin etmiyorum. Eğer bir anayasa değişikliği düşünüyorsa onu mutlaka 400’ün üzerinde bir oyla düşünüyordur. Son siyasi bir takım operasyonlar, tutuklamalar, gözaltına almalar bence bunların yavaş yavaş artacağı belli kesimlerin iyice sıkıştırılacağı, belli siyasi görüşlere çeşitli ulufelerle yada anlaşmalarla yol verileceği bir dönem olacak herhalde 2025’in ikinci yarısı ve 2026 yılı. Erdoğan’ın 2025’te çok ses çıkartmayacağını ancak 2026’da ciddi olarak kendisi açısından siyasi birtakım gelişmelerde yada birtakım ittifaklarda daha hızlı davranacağını düşünüyorum. Şu anda bu geçtiğimiz hafta İmralı’dan gelip okunan mesaj ve sonrasındaki tartışmalarla geçecek önümüzdeki süreç. Erdoğan kenardan biraz topla oynayarak biraz tehdit ederek biraz gülümseyerek 2025’i bu konuyla vede daha çok Suriye üzerinde yoğunlaşarak geçirecek gibi geliyor. Çünkü Erdoğan’ın Ukrayna konusunda herhangi bir etkisi olmayacağı yada Türkiye’nin olmayacağı belli. Bu iş Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna, Rusya ve AB, İngiltere arasında bir politik pazarlık olarak devam edecek.”
Youtube kanalı üzerinden gündemi konuşan gazeteciler Serdar Öztürk ve Ahmet Nesin, Londra’da düzenlenen buluşmaya Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine Hakan Fidan’ın katılmasını konuştu.
Ahmet Nesin, “Artık başka ülkelerin liderleri Erdoğan’a tahammül edemiyorlar diye bir şey var. Ukrayna işini biz çözeriz, dışişleri bakanlığı Amerika ve Türkiye’de buluştu falan filan ama biz sadece oda ayarlıyoruz” dedi.
Öztürk ise “Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna savaşında Ukrayna’ya bol miktarda İHA ve SİHA satması nedeniyle Rusya’nın bir nevi Türkiye’yi istemezük listesine aldığı da söyleniyor. Tarafsız olamayacağı. Avrupalılar Türkiye’nin de muhtemelen içinde olmasını istedikleri için Erdoğan yerine Fidan’ı tercih ediyor. Belki de bir kısım Avrupalı Fidan’a oynuyordur artık. Bunu gözden kaçırmamak lazım.” Dedi.
Ahmet Nesin de Hakan Fidan’ın yanı sıra bazı kesimlerin de Mehmet Uçum’u desteklediğini öne sürerek, “AK Parti’nin başına Hakan Fidan, MHP’nin başına Mehmet Uçum. Türkiye’de koalisyon, Cumhur İttifakı var deniliyor. Bana öyle geliyor ki Türkiye’de iki hükumet var. Biri MHP hükumeti saray tarafından yönetiliyor. Biri de Erdoğan’ın kendisinin hükumet zannettiği Murat Kurum ve iki üç kişiyle güç bende zannettiği Erdoğan hükumeti. Bu kadar laubali bir şekilde bir partinin genel başkan yardımcısı iktidarda ortak olduğu partinin önemli meclis başkanlığı yapmış, başbakanlık yapmış insanlarına höt-söt falan konuşamaz” dedi.
Topyekûn bir durumun alt yapısının hazırlandığı yönünde sezgilerinin olduğunu ifade eden Öztürk, “Erdoğan’ın seçim tarihini aşağı yukarı parti içinde konuştuğu, yeni AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman 2027 Kasım ayını işaret etti. Daha önce de meclis grup başkanvekili de aynı tabiri işaret etmişti. Demek ki kafalarındaki tarih 2027. Erdoğan önündeki yılları şu anda kazanmış bir hakkı var. 2028 14 Nisan’ına kadar. Onu harcamayacaktır. Ama o tarihte aday olmaya kalksa aday olamayacağı için işte öne alınmış seçim tarihi olarak 2027’inin kasımını düşünüyorlar. O tarihe kadar kafalarındaki projenin ne olduğunu iyi anlamak lazım. Ben bunun temelini ekonominin oluşturduğunu düşünüyorum. 2025 ve 2026’da muhtemelen Erdoğan Mehmet Şimşek’in uyguladığı politikada ısrar edecek yada ona izin vermeye devam edecek. Ama 2026 ikinci yarısından sonra yavaş yavaş bunu gevşetip kasada da para var diye seçim için bütçenin boğazını açacak gibi görünüyor. Ama orada da 2027 o dönemine kadar en azından 2026 sonuna kadar Erdoğan’ın siyaseten de seçimi kazanacak konuma gelmesi lazım. Anayasa değişikliğinde 101. Maddeyi hem Erdoğan’ın iki kez den fazla seçilmesi için hem de yüzde 50+1 şartının düşürülmesi için bir değişiklik yapmayı planladıkları belli. Erdoğan’ın artık kafasında o var. Şu anda DEM ile dahil 400’ü bulamıyor. Ancak diğer muhalefet partilerinden neredeyse tamamını alması gerekiyor 400’ü bulması için. Ama 360’ı geçiyor. Erdoğan 360 ile 400 arasında bir oyla referanduma götürecek bir anayasa değişikliğini kabul etmez. Çünkü o aynı zamanda Erdoğan’ın da oylanması anlamına gelir. Referandumun sonucunun Erdoğan’ın istediği şekilde çıkmaması halinde o zaman Erdoğan’ın adaylığı tartışılır. Erdoğan’ın böyle bir riske gireceğini tahmin etmiyorum. Eğer bir anayasa değişikliği düşünüyorsa onu mutlaka 400’ün üzerinde bir oyla düşünüyordur. Son siyasi bir takım operasyonlar, tutuklamalar, gözaltına almalar bence bunların yavaş yavaş artacağı belli kesimlerin iyice sıkıştırılacağı, belli siyasi görüşlere çeşitli ulufelerle yada anlaşmalarla yol verileceği bir dönem olacak herhalde 2025’in ikinci yarısı ve 2026 yılı. Erdoğan’ın 2025’te çok ses çıkartmayacağını ancak 2026’da ciddi olarak kendisi açısından siyasi birtakım gelişmelerde yada birtakım ittifaklarda daha hızlı davranacağını düşünüyorum. Şu anda bu geçtiğimiz hafta İmralı’dan gelip okunan mesaj ve sonrasındaki tartışmalarla geçecek önümüzdeki süreç. Erdoğan kenardan biraz topla oynayarak biraz tehdit ederek biraz gülümseyerek 2025’i bu konuyla vede daha çok Suriye üzerinde yoğunlaşarak geçirecek gibi geliyor. Çünkü Erdoğan’ın Ukrayna konusunda herhangi bir etkisi olmayacağı yada Türkiye’nin olmayacağı belli. Bu iş Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna, Rusya ve AB, İngiltere arasında bir politik pazarlık olarak devam edecek.”