Ahmet Nesin, son dönemde yaşanan olaylarla ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Nesin, "Değişik yerlerde halay çeken 11 kişi tutuklandı. PKK, Apo halayı çekiyorlarmış. Uzun zamandır saçma sapan bir ülke olduğumuzu söylerken ve bu konuda program yaparken yanılmıyordum. 18 kişiden 11'i tutuklandı, diğerleri adli kontrolle serbest bırakıldı. 'Kalleş dünya' sözü üzerinden tutuklandılar" ifadelerini kullandı. Ayrıca, Karadeniz ve Ege bölgelerinde tutuklanan kişilerin karakola imza atmaya gitme süreçlerini de mizahi bir dille anlattı.
Ahmet Nesin, "Değişik yerlerde değişik yerlerde halay çeken 11 kişi tutuklandı. PKK, Apo halayı çekiyorlarmış. Saçma sapan ülke olduk diye uzun zamandır söylerken ve bu konuda program yaparken yanılmıyordum diye düşünüyorum. Niye tutuklandılar diye düşünüyordum. 18 kişiden 11'i tutuklandı. Diğerleri adli kontrolle serbest bırakıldı. Hangi halaydan dolayı tutuklandılar diye düşünürken 'kalleş dünya' diye bir söz var 'keleş Dünya'dan tutuklanma var. Bunu gayet iyi anlayabiliyorum. Türk Devleti'nin ne kadar terörizme karşı duyarlı olduğunu fakat uyanıklık yapmış Kürtler ama Türk Polisi bunu yememiş. Kürtçe söylemişler. Kalleş dünya diye keleş dünya... Ama başka bir şey daha var. Bir başka düğünde de zılgıt var. Sünnet düğünü... Hayırsıza düştüm diye niye halay çekilir? Ben diyorum ki Ayhan Bora Kaplan bu zılgıttan dolayı mı aslında tutuklandı da mahkeme açıklamıyor. 11 kişi tutuklanmış. 7 kişi adli kontrolle serbest bırakılmışlar fakat adli kontrolde ilginç bişey var. Karadeniz'de serbest bırakılanlar haftada bir karakola gidip imza atmaları gerekirken her gün imza atıyorlarmış çünkü evden imza atmaya horon teperek çıkıyorlarmış. Horon da hızlı bişey çok kısa sürede kendilerini karakolda buluyorlarmış. Fakat İzmir ve Ege'de, Aydın'da tutuklananlar bir türlü karakola gelmedikleri için ikinci bir tutuklanma emri çıkartılmış. Onlar da arama sonucunda adli kontrol için imza atmaya çıktıkları evler karakol arasında yakalanmışlar. Onlar da zeybek oynayarak geliyorlarmış. Bir türlü bitmiyor ve karakola gelemiyorlar. En iyisi demiş hükümet biz bunu daha önce de yapıyorduk. Kılıç kalkan ile gelin, yiyorsa."
Serdar Öztürk ise halay görüntülerinin olmadığı kişiler bile tutuklandığını belirterek, bu sürecin bir muhbir ihbarıyla başladığını söyledi. Öztürk, "Bu Türkiye'nin gündemini değiştirme çabası. AKP, kendi getirdiği yasaları çıkartmak için bu tür şeyler yapıyor. Erdoğan, Rize'de elini öpmeyen çocuğa tokat atıyor. Çay üreticisi kota nedeniyle ürününü yakıyor, Erdoğan ise şehir meydanına cami yaptıracağını söylüyor. Erdoğan, hem dış hem de iç politikada büyük bir açmazın içinde ve gündemi değiştirmek zorunda kalıyor" dedi.
Öztürk, ayrıca CHP'li belediyelere SGK üzerinden borç tahsili yapma girişimlerine de dikkat çekti. Türkiye'de yaşayanların Erdoğan'ın gündem değiştirme taktiklerini artık fark ettiğini belirten Öztürk, Erdoğan'ın farklı taktikler denemeye başladığını ifade etti.
Serdar Öztürk, "O halay görüntülerinin arasında olmayan bile tutuklandı. Bir muhbirin ihbarıyla başlayan bir süreç... Bir deyim var zılgıtı yemek... Ben bundan sonra artık her yerden halay görüntüsü bekliyorum. Bu Türkiye'nin gündemini değiştirme çabası aslında. Ayın 1'ine kadar AKP kendi getirdiği üç dört yasayı çıkartmak için gündemi değiştirmek için bu tür şeyler yapmalarını bekliyorduk aslında. Sokak hayvanları yasasıyla birlikte 1 Ağustos'a kadar çalışıyorlar. Rize'de bir Erdoğan görüntüsü gördük. Elini öpmeyen 8-9 yaşındaki çocuğa tokat atıyor. Çocuğu sonra arkadan uyarıyorlar. Sonra gelip elini öpüyor 200 lirayı kapıyor gidiyor. Rize'ye gidiyorsunuz bir taraftan çay üreticisi kota nedeniyle Çaykur'a ürününü teslim edememiş onu yakıyor. Öbür taraftan Erdoğan şehir meydanına çok görkemli bir cami yaptıracağını söylüyor. Erdoğan'ın bundan sonra sorunların üstünü örtmek ve görmemek için bu tür şeyler yapacak. Zaten partinin içinde de birkaç gündür gündeme gelmişti. Öyle açıklamalar yapıyor ki parti yetkilileri artık insan aklını, anlamayı baya zorlaştırıyor. Erdoğan şu an içine düştüğü hem dış politikada hem iç politikada ekonomide öyle bir açmazın içindeki mecburen gündemi değiştirmek zorunda. Eskiden ya bir kara harekatı başlatırdı. Ya dış güçler üzerine bir şeyler çıkardı. Gündemi böyle yürütürlerdi. Şimdi artık bunlar tutmuyor. Türkiye'de yaşayanlar artık Erdoğan'ın bir biçimde kendilerini oyaladıklarını anlamaya başladılar diyelim. O yüzden Erdoğan bu sefer başka bir taktikle olmadık yerlerde olmadık çıkışlar yapmaya başladı. Bir de tabi CHP'li belediyelere SGK üzerinden yada başka devlet kurumları üzerinden borç tahsili yapmaya çalışıyor." dedi.
Ahmet Nesin, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen'in hayvanların ötenazisi konusundaki açıklamalarına değinerek, "Erdoğan, AKP'de kimsenin saçmalamayacağına dair bir genelge yayınlayamıyor herhalde. Çünkü Mustafa Şen, 'İttaparların ve itsavarların aklıyla hiçbir şey yapılamaz' diye bir açıklama yapıyor" dedi.
Ahmet Nesin, köpek meselesinin durup dururken neden gündeme geldiğini sorgulayarak, "Hükümetin bu kadar sorunu varken, köpek meselesi Türkiye'nin birinci gündem maddesi olmamalı. İş kazalarında ölen insanların, öldürülen kadınların, çocuk işçilerin ve askerlerin sayıları ortadayken, bu mesele niye geldi diye düşündüm ve bu 'it' tartışmasının MHP ile aranın bozulması için bir yol olduğunu düşünüyorum" dedi. Nesin, bu tartışmanın Bozkurt işaretiyle aynı anda başladığını ve MHP'ye bir tavır olarak görülebileceğini belirtti.
Serdar Öztürk ise, "Sosyal medyada sürekli insanlara saldıran köpek görüntüleri paylaşılıyor. En son Devlet Bahçeli, köpeklerin insanların dostu olduğunu açıklamıştı ve MHP'nin gereğini yapacağını söylemişti" şeklinde konuştu.
Serdar Öztürk, Nesin'in görüşlerine katılarak, "Erdoğan, yerel seçimlerden bu yana ittifakın seçim mağlubiyetinin nedenlerinden biri olduğunu biliyor. Erdoğan, MHP'nin yerine başka oluşumlarla ittifak yapmayı denedi. Ancak Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla bu girişimler başarısız oldu. Erdoğan, MHP'nin emniyet ve yargı bürokrasisinde güçlü olduğunu ve kendi istediği kişileri yerleştiremediğini fark etti. Bu yüzden güvenlik ve adalet bürokrasisinde sık sık çatışma yaşıyorlar" ifadelerini kullandı. Öztürk, son örnek olarak Turgul Türkeş'in Osman Kavala ile görüşme isteğini hatırlattı.
Serdar Öztürk, "Bu dediğinizde haklı olabilirsiniz. Erdoğan uzun süredir yerel seçimlerden bu yana seçim mağlubiyetinin nedenlerinden birini oluşturduğu ittifak olduğunu biliyor. Bunun için Erdoğan'ın çeşitli girişimleri oldu. Ben daha önce de söylediğim gibi Erdoğan'ın bu konuda elinin hiç de güçlü olduğunu düşünmüyorum. İçerideki iktidarı kaybederse Erdoğan bir daha toparlayamayacağını biliyor. MHP'nin yerine herhangi bir şey koyamıyor. Koymak istiyor. Onun yerine başka oluşumlarla ittifak içinde olmayı istiyor. Hatta CHP ile bile ittifak yapmaya niyetli, istekli olabilir. Ama Erdoğan'ın bu isteği Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla direkten döndü. En sonunda Erdoğan kendi deyimiyle bu ittifakın bozulmayacağını defalarca açıkladı. Erdoğan'ın bile farkında olmadığı kadar MHP emniyet ve yargı bürokrasisinde örgütlenmiş durumda. 17-25 Aralık operasyonlarından sonra Erdoğan müthiş bir tasfiye hareketine girdi. Ve en son 15 Temmuz'dan sonra artık pik noktaya getirdi. İstediğini elde etti. Ama o arada görevden aldığı yada uzaklaştırdığı bütün o bürokrasinin yerine Erdoğan milli görüş kökeninden gelen kişileri yerleştiremedi. Çünkü onların bürokratik bir zemini yok maalesef. Bürokraside güçleri yok. O boşalan alanı Devlet Bahçeli ve MHP çok iyi doldurdu. Erdoğan'ın özellikle güvenlik ve adalet bürokrasisinde MHP veya Bahçeli ile sık sık çatışmasının nedeni bu. Erdoğan bir şey söylüyor ertesi gün ya güvenlik yada adalet bürokrasisinden bir şey oluyor. En son örnek Turgul Türkeş. Osman Kavala ile görüşmek istedi. "
Yorumlar
Kalan Karakter: