Adalet sitemi ve infaz sisteminin değişeceğini belirten Serdar Öztürk, “Adalet sistemi, cezaların infaz sistemi değişecek. İşte özellikle yeni komisyondan sonra onunla ilgili yeni düzenlemeler yapılacak deniliyor. Hatta son birkaç gündür bu suça bulaşmış çocuk diye bir tanım var. Onlarla ilgili cezaları yeniden düzenleneceği söyleniyor. Çünkü ben de baktım hakikaten Telegram'da var böyle gruplar Ve fiyat listeleri var. Korkutma Şu para yaralama bu para, öldürme bu para gibi böyle ciddi ciddi bunu takip ediyordur herhalde devlet diye düşündüm. Ve çoğu yani bu suçları işleme için kullanılan çocukların çoğu işte yaşı küçük olan çocuklar onlara da suça bulaşmış çocuk deniyor. Tabi devlet onların cezalarını artırarak mı buna çözüm bulmalı yoksa bu çocukların o duruma neden düştüğünün peşine mi düşmeli? Bu da tartışılır ama devlet şu anda gördüğüm kadarıyla iktidar. Sadece suça bulaşmış çocukların işledikleri suç karşısında cezalarını artırmakla bu işi çözeceğini düşünüyor. Şeye benziyor bu daha çok cezaevi yapmaya benziyor. Suçu önlemek yerine daha çok cezaevi yapmak ne kadar topluma olumlu bir mesajsa bu da öyle gibi geliyor bana. Şaşırdım ben de yani gerçekten internette böyle şeylerin var olduğunu yani duyuyordum da inanmıyordum. Yolunu yöntemini öğrettiler şöyle bir kontrol ettim. Gerçekten şaşırdım. Bu noktaya gelmişsek hakikaten... " dedi.
İktidarın iktidarını devam ettirebilmesi için kutuplaşmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Serdar Öztürk, “İktidarın iktidarını devam ettirmesi için bir düşmana ihtiyacı var, bir kutuplaşmaya ihtiyacı var. Yani o şimdilik bir görünüyor. Birden fazla olursa ki bunlar dış ve iç tehditler diye ayırıyorlar aslında. Bir iç tehdit yaratmak için fırsat kolluyorlar zaten. O fırsatı ellerine vermek ya da vermemek konusunda bir endişem var. Yani sokak konusunda böyle bir endişem var. Çünkü zamanlaması itibariyle de tam iktidarın istediği bir ortam. Yine bu programda biz defalarca konuştuk. Erdoğan'ın yeniden aday olmak gibi bir endişesi yok. O konuda artık Türkiye'de sanırım herkes hemfikir. Yani 14 Mayıs 2028 tarihinden önce bir hafta önce dahi olsa seçimlerin öne alınması demek Erdoğan adaylığının garantilenmesi demek” dedi.
“Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarında en güçlü döneminde olduğunu düşünüyorum”
Erdoğan’ın çeşitli korkuları olduğunu belirten Ahmet Nesin de “Bir şey söyleyeceğim. Erdoğan'ın çeşitli korkuları var. Bunu biliyoruz. Peki Erdoğan Şunu düşünüyor mudur? Böyle bir korkusu var mıdır? İsyan edemiyor. Allah kendisine ne kadar bu işe devam etmesine izin verecek” derken Öztürk de “Bence Erdoğan bunları aşmıştır. Hani bir deyim var. Ben de aslında hem söylerken hem dinlerken çok gülerim. Eğer siz tanrı ile konuşuyorsanız ona dua diyoruz. Dua derler. Ama Tanrı sizle konuşuyorsa ya peygambersinizdir ya deli. Onun için bu aşamaları geçmiş olduğunu düşünüyorum ben. O yüzden. Yani ben Erdoğan'ın öyle bir korkusu öyle bir endişesi olduğunu sanmıyorum ve ısrarla bunun üstünde duruyorum ki zaman zaman sizinle de bu konuda aynı yere düşmüyoruz, aynı fikirleri savunmuyoruz. Ben Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarının sağlık açısından demiyorum. Bunu ayırayım. Ama en güçlü döneminde olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Nesin ise “Peki en güçlü döneminde olduğu için mi ilk defa kendi arkadaşları tarafından bile ya da yandaşları hem arkadaşlar hem yandaşları tarafından bile Erdoğan sonrası ne olacak tartışmaları büyüdü. Tamam o söylediğim biraz önceki istisna tuttuğum konuyla ilgili” diye konuştu.
Öztürk ise bu konunun çok uzun süredir dillendirildiğini hatırlatarak “Yani bu çok uzun süredir Türkiye'de söyleniyor, dillendiriliyor. Erdoğan'ın sağlık sorunları ki keza Bahçeli'nin de öyle. Biz Türkiye'de Bahçeli'nin 20 gün hatta 1 ay sesini duymaktan öte bir şey yapmadık. Bahçeli hakkında ne spekülasyonlar yapıldı. Ama Erdoğan'ın da Türkiye sağlık sorunu olduğunu biliyor. O yüzden ben onu yani sağlık sorunundan kaynaklanan ileriye dönük projeleri olduğunu zaten biliyoruz. Konuştuk kaç defa. Bir değil hem de birkaç grubun hatta birbirleriyle ittifak yapan grupların Kimisinin parti içinde kimisinin parti dışında Ahmet Davutoğlu gibi Ya da Ali Babacan gibi Ya da Bülent Arınç gibi Bu isimlerin bir takım arayışlarda olduğu konusunda hemfikiriz. Ama bu sağlık sonundan kaynaklanıyor. Erdoğan'ın bu sağlık sorunlarının dışında siyaseten ve bürokratik olarak iktidarın bana göre en güçlü döneminde çünkü istediği tür oyun kuruyor. Eskiden de yapardı bunu ama gücü yetmezdi. Bazen bürokrasiye takılırdı ve bu bürokrasinin içinde en çok da bildiğiniz gibi adalet bürokrasisi vardı. Her mahkemeden istediği kararı çıkaramazdı. Bazen Erdoğan'a rağmen kararlar alınırdı. Ama şu anda öyle bir şey yok. Neredeyse bir Erdoğan yargısından Erdoğan adalet sisteminden söz ediliyor Ve bunu söyleyenler bunu savunanlar da bana göre haklı adalet sisteminde bile bu kadar güven bunalımı yaşanırken Erdoğan hiç ciddiye almıyor bunları istediğini içeride tutuyor. İstediğini bir gerekçe bulup serbest bırakıyor, istediğine istediği cezayı verdirtiliyor, istediğini de kendi yetkisine dayanarak serbest bırakıyor. Bunların hepsini gördük. Yani Hizbullah davasından ömür boyu hapse çarptırılmış olanların Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle serbest bırakıldığını, affedildiğini de gördük. Ama orada birdenbire tekelleşme tırnak içinde söylüyorum. Tekelleşme yaptığı gerekçesiyle işte bu dizilerde ve oyunculuk sektöründe O yüzden gözaltına alınıp sonra Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya teşebbüsle yargılanan bir Ayşe Barım örneği var. Ha keza tutuklanan belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, bir takım siyasetçiler var. Bunların hepsi Erdoğan'ın istediği gibi gidiyor. Ve Erdoğan'ın kendi oluşturduğu adalet sistemi şu anda tıkır tıkır yürüyor.
Ahmet Nesin, Antalya Emniyet Müdürü’nün gözaltına alınmasıyla ilgili de “Evet şimdi bir de Antalya Emniyet Müdürü. Birinci sınıf emniyet müdürü. Dört yıldızlı. O gözaltına alındı. Fakat dilleri bir şeyleri çok iyi biliyor. Şamil Tayyar demiş ki bu burada kalmayacak. Dur bak kalıyor daha. Demiş arkası geliyor bunun” şeklinde konuştu.
Bu süreçlere şaşırmadığını ifade eden Serdar Öztürk ise “Bu söylenenlere ben çok şaşırmıyorum. Şundan şaşırmıyorum. Bir ilişki ağı var. Ama bu ilişki ağının politik olduğunu sananlar yanılıyor bence. Yani iş rant, iş yasadışı para kazanma olduğu zaman ben bunda bir ideoloji olduğunu düşünmüyorum artık. Bir biçimde bu işten çıkar sağlayanlar ya da bu işte ortak çıkar edinenler bir biçimde ideolojilerini kenara bırakıp bir araya gelebiliyorlar. Ben bu dosyanın böyle bir iki günde yani son bir haftada hazırlandığını falan sanmıyorum. Ben Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyon sırasında aslında bunların bilindiğini ya da en azından duyum halinde olsa henüz delillendirilmemiş olsa bile bunun bilindiğini sonra delillendirildiğini bu vakte kadar bu yüzden beklendiğini düşünüyorum. Buna bir örnek de biraz önce anlattığım konuya da aynı zamanda örnek olur. Kamuoyunun çok tartıştığı bir çocuk çetesi vardı. Yeni Doğan çetesi. Serbest bırakılanların içinde bir tanesi çok önemli. O günlerce savcıyı odasında tehdit ederken görüntüsü, sesi ve görüntüsü kaydedilen kişi var içlerinde. Yani bu böyle sıradan herkesin tamam canım ne olacak suçu sabit olana kadar herkes masumdur. Yani o masumiyet karinesi içinde değerlendirmek biraz saflık gibi geliyor bana. Çünkü öte taraftan belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini…” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: