Programın açılışında konuşan Ahmet Nesin, “Bugün biraz üzüntülü başlıyoruz programa çünkü Mehmet Uçum yazısını hafta için almış” dedi. Nesin, ardından Şamil Tayyar’ın sosyal medya hesabındaki ifadelerini okudu
“‘TGRT Haberdeki referandum ve erken seçimle ilgili ifadelerim muhalif medya tarafından kurnazca kelime oyunlarıyla çarpıtılarak servis ediliyor. Söylediklerim çok açık. AK Parti yeni bir anayasa yapmak istiyor. Üzerinde mutabakat sağlanan bir metin oluşursa referandumu da göze alır. Bu bir bilgidir arkasındayım. Sonrasında altını çizerek ve belirterek kişisel kanaatimi paylaşıyorum. Diyorum ki, yeni Anayasa Referandumundan iyi bir sonuçla geçerse AK Parti erken seçime gidebilir. Ne zaman? 2027 yılında. Katılan olur, katılmayan olur. Bu da benim referandum başarısına bağlı erken seçim yorumum. Programda da özellikle belirtiyorum bu sözleri erken seçim kapıda diye verirseniz yalan olur yapmayın. Bu ucuz numaralara gerek yok.’”
Nesin, Tayyar’ın açıklamalarını yorumlayarak, “Bir erken seçim var demek ki. Yok diyor. Ama referanduma bağlı diyor. Erdoğan referandumda yenilirse diyor erken seçim olmaz diyor. Onun için buna erken seçim demeyin diyor. Yani benim saçmalama hakkım var diyor. Siz benim saçmalığımı saçmalık olarak algılarsanız. Erken seçim varımsı da yokumsu” ifadelerini kullandı.
Değerlendirmeye katılan Serdar Öztürk ise, “Yani o da saçmalama hakkını kullanmış ama bunu Mehmet Uçum’un yazısıyla pek ilintili olduğunu sanmıyorum. Anayasa kısmında birtakım çalışmalar yazılıyor. Özellikle Erdoğan’ın anayasanın o cumhurbaşkanı iki kez seçilir maddesini değiştirmek istediği artık dillendirilmeye başlandı” dedi.
Öztürk, bu değişikliğin referandum sonucuna bağlı olabileceğini belirterek şunları söyledi:
“Yani Erdoğan, Şamil Tayyar’ın cümlelerine bakarak değerlendirirsek bir referandumda kaybetmesi halinde o zaman anayasa değişikliğini yapamamış olacaktır. Yapamayınca zaten erken seçim yapması kaçınılmaz çünkü üçüncü kez aday olamaz. Değişmemiş bir madde olduğu için. Bu yüzden çok kolay hesaplanabilir şeyler değil gibi geliyor bana.”
Son günlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına da değinen Öztürk, “Bir takım anket firmaları da son günlerde farklı anketler yapıyorlar. Sonuçlarına baktım. Birbiriyle benzeşmiyor. O yüzden bir de şunu çok akıldan çıkarmamak lazım. Türk halkı yani bu Türkiye’de bu tür referandum seçim anketleri artık son iki ya da üç seçimdir çok öyle doğrulanabilir ya da yüzdeliği yüksek bir sonuç vermiyor. Seçmen şeyini saklıyor, tercihini. Bunu en fazla da iktidar korkusu nedeniyle yapıyor diye düşünüyorum. O yüzden anket sonuçları çok sağlıklı olmuyor” dedi.
Öztürk, tartışmanın yalnızca erken seçim ya da referandum üzerinden okunamayacağını ifade ederek şöyle devam etti:
“Ama sadece biz bir yazıdan ya da televizyondaki bir konuşmadan yola çıkarak değil de ülkenin genel durumuna, genel gidişatına ki dış politika şu anda belirleyici, ona bakarsak pek de öyle erken seçim, Erdoğan’ın adaylığı henüz dillendirilmiyor. Bence bunun asıl nedeni tamam Erdoğan’ın adaylığı. Bir erken seçim halinde üçüncü dönem için geçerli olabilir. Ama kazanıp kazanamayacağı konusunda bence çok soru işareti ve çok derin endişe var.”
“Yani referandum da bunun belirleyicisi olur. Hele de Erdoğan gibi bir lider referandumda kaybederse vallahi seçime aday olarak girip girmeyeceği bile tartışılır. Bu bize Türkiye’de Özal’ın döneminde bu siyasi yasaklarla ilgili referandumu hatırlatabilir. Orada da biliyorsunuz çok üstü kapalı diyorlardı ama işte o zamanın bakanı Güneş Taner bile üzerinde ‘no no’ yazılı tişörtle mitinglere katılıyordu. Yani hayır destekliyordu. O referandumun sonucundan sonra her şey Türkiye’de çok değişti. En azından Özal iktidarı için. Düşüşün hızlandığı bir dönem oldu. Zaten ondan sonra da hem ara seçimi hem yerel seçimi hem genel seçimi kaybetti.”
“Yani ben çok garantiye alınmamış bir referandumun Erdoğan’ın adaylığını da tehlikeye atabileceğini ya da Erdoğan aday olsa bile seçimi kazanma olasılığını tehlikeye atabileceği için çok gündeme getirilmemeye çalışıldığını düşünüyorum. Zaten bu mevcut komisyonun da şurada iki ayı kaldı, bunun bir ayı raporun yazılması olarak geçecek demek ki Ekim ayının sonuna, hadi bilemediniz Kasım ayının ilk yarısına kadar devam edecek gibi görünüyor.”
“Haftada yaptıkları bir toplantı olursa yani 6 ila 8 toplantı yapma olasılıkları var. Bugüne kadar bir sonuç çıktı mı? Çok toplumun böyle kabul edeceği ya da toplum tarafından bilinen bir sonuç çıkmadı. Zaten komisyon kuruluşu itibariyle bir kanun teklifi ya da tasarısı hazırlama hakkına sahip değil, öyle bir komisyon değil. Sadece tavsiyede bulunur Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne.”
“Yani bütün bunları bir arada düşündüğümüzde işte Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerini, ABD ve Avrupa Birliği ile ilişkilerini, Suriye’yi, İsrail’i, Filistin’i, Gazze’yi bunları hep yan yana koyduğumuzda Türkiye’nin gündemi bir türlü içeriye ve Erdoğan’ın ya da iktidar partisinin, AKP’nin son durumu, siyasal son durumu hakkında çok net bilgiler vermiyor. İşte biz ufak tefek tartışmalardan bunu öğrenmeye çalışıyoruz.”
“Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yaptığı konuşmanın kimisi bir tarafından alıyor, kimisi diğer tarafından alıyor. Bunların üzerinden bir siyaset kurulmaya çalışıyoruz. İç politika şu anda bana göre tamamen flu bir alanda gidiyor. Bir de bunun üstüne Erdoğan’ın sağlık durumunu eklediğimiz zaman hakikaten analiz yapmak da yorum yapmak da zor.”
Yorumlar
Kalan Karakter: