Prof. Dr. Küçüközmen’den Rusya-Ukrayna değerlendirmesi: “Türkiye tarafsızlığını muhafaza etmezse istemediği sürecin içine çekilebilir”
Prof. Dr. C. Coşkun Küçüközmen, Rusya ve Ukranya arasında yaşanan gerginlikte Türkiye’nin kesinlikle tarafsızlığını muhafaza etmesi gerektiğini söyledi.
Yayınlanma :
07.03.2022 12:16
“Dünyayı değiştirmek bir yana, dünya hepimizi değiştirdi”
Gerginliğin başladığı 24 Şubat’tan bugüne neredeyse iki hafta geçtiğini hatırlatan Küçüközmen, “İlk günden bu yana değişen neler var diye sorduğumuzda sadece ‘gazete ve televizyonlarda yer alan haberler ve sosyal medyada yer alan kafa karıştırıcı mesaj ve videolardan başka bir şey yok’ dersek mübalağa yapmış olmayız. Sürece olup bitenler üzerinden bakıldığında kayda değer bir şey yok, ancak öncesine hatta daha öncesine gidildiğinde bugüne gelinmesinin nedenlerini biraz olsun daha iyi anlayabileceğiz. Çok yakın geçmişe dokunalım. Bundan 4-5 sene öncesine gittiğimizde gözden kaçan daha doğrusu pek dikkat çekmeyen haberler vardı. Mesela dört sene önce Fortune Dergisi özel sayısında ‘Make the World Great Again’ ibaresi yer alıyordu bu özel sayının adı da ‘Change World’ yani ‘Dünyayı değiştirin’ idi. Sayıda yer alan makalelerde dünyanın en büyük şirketleri, yenilenebilir enerjiler, Mars’a insanlı uçuş yapılacak filan derken Dünyayı değiştirmek bir yana, dünya hepimizi değiştirdi. Dünyayı değiştirmek kimin haddine” diye konuştu.
“Yüksek enflasyon nedeniyle ülkeler büyük sıkıntıya girmiş durumda”
Küçüközmen, birçok önemli durumun arka arkaya gelmesiyle birlikte birçok ülkenin sıkıntı yaşadığını belirterek, “Bu süreçte neler yaşadık? Covid-19, ABD ve Almanya seçimleri, İngiltere’nin Brexit sonrası durumu ve daha niceleri. Petrol fiyatları kontrol altında tutuluyormuş, dünyanın en büyük sorunu ya da önceliği Yeşil Mutabakat ya da yenilenebilir enerji konularıymış gibi görünsede mevcut koşullar altında ne olursa olsun sorunun her türlü enerjiye erişim ve kontrol sorunu olduğu gerçeği ön plana çıkarılmadı. Artan nüfus, artan kirlilik, orman kirliliği, iklim değişikliğinin göstergeleri kabul edilen orman yangınları, seller, aşırı soğuklar ve sıcaklar derken Covid-19 ile yaşanan kriz ülkeleri ekonomik darboğaza soktu. Artan aşırı borçlanma ile ve maruz kaldıkları yüksek enflasyon nedeniyle gelişmekte olan ülkeler an itibarıyla çok büyük sıkıntıya girmiş durumdalar” ifadelerini kullandı.
“Savaş Rusya-Ukrayna değil Rusya-ABD/AB savaşına dönüşüyor”
Rusya-Ukranya gerginliği ve Rusya’nın duruma müdahalesi sürpriz sayılmaması gerektiğini vurgulayan Küçüközmen, “Savaş giderek Rusya-Ukrayna savaşından ziyade Rusya-ABD/AB savaşına dönüşüyor. Savaşın nedeni ise Rusya’nın gücü kaybetmemek istemesi ve enerjideki stratejik avantajını iyi kullanmak istemesi. Tabii ki Rus enerjisine bağımlı AB ve enerji piyasasının kontrolünü elinde bulunduran ABD ise bu konuda sıkıntıya düşmek istemiyor” görüşünü aktardı.
“Ukrayna’nın Rusya’ya karşı saldırıya geçmesi söz konusu değil”
Küçüközmen, savaşın sonu ne olur ya da bu işin sonu nereye varır noktasında da değerlendirmede bulunarak şunları söyledi:
“Bilmiyoruz, ancak sıcak savaşlar kısa sürede yön değiştirebilir ve beklenmedik ittifaklar yaratabilir, farklı senaryoların oluşmasına ya da önceden belirlenmiş ama gün ışığına çıkmamış senaryoların uygulanmasına neden olabilir? Basitten zora doğru gidelim: Ukrayna, ‘Ben Avrupa Birliği’ne eklenmek istiyorum’ dedi. Madem çok kolay eklen o zaman... Ne bekliyorsun? Diğer taraftan Avrupa Birliği’ne üye olmanın çok farklı sonuçları var. Finlandiya Avrupa Birliği üyesi; ama ne NATO’ya ne de silahlarına müsaade ediyor. Buna rağmen Zelenski’nin bu maceraya atılması, her ne kadar dünya kamuoyunda Ukrayna’nın mağduru oynaması gibi görülse de Rusya kendi çıkarını korumak için müdahalede bulundu. Çok basit diplomatik manevralarla önlenebilecek bir süreç olmasına rağmen her nedense önlenemedi. Ortada bir gerçek var: Rusya, Ukrayna topraklarına girdi, Ukrayna sadece kendi topraklarını savunuyor ve Rusya’ya karşı saldırıya geçmesi söz konusu bile değil.”
“Rusya, Almanya’ya gaz akışını kesiyorum dese AB’de çok büyük sıkıntı yaşanır”
ABD’nin ‘60 milyon varil stratejik rezervim var bunu kullanıma açıyorum’ ifadelerini hatırlatan Küçüközmen bunun çok önemli bir söylem olduğunu söyledi. Küçüközmen, Rusya’nın günlük en az 4 milyon varil petrol üretimi olduğunu kaydederek bu açıdan bakıldığında ABD rezervleri piyasayı kaç gün rahatlatabilir sorusunun akıllara geldiğinin altını çizerek, “Yani Rusya-Ukrayna gerginliğinin Mart ayı sonuna kadar çözülmemesi savaşın ve küresel ekonominin gidişatını beklenmedik noktalara taşıyabilir. Yani çözümlenme sürecinin ilk işarateleri önümüzdeki hafta içinde ortaya çıkmazsa durum daha vahim bir noktaya ilerleyecek gibi görünüyor. Vahim noktadan kasıt bir dünya savaşı mı? Umarız değildir. Kısa vadede taraflar bir saçmalık yapmadığı takdirde nükleer savaşı ya da dünya savaşı olası değil. Peki, ne olacak? Bu süreçte ülkelerin dayanaklıkları test ediliyor. Rusya’ya istediğin kadar yaptırım uygulansın sonuç alınamaz. Rusya, Almanya’ya gaz akışını kesiyorum dese bu durumda AB’de çok büyük sıkıntı yaşanır. Bunlara cesaret edilebilir mi? Yaptırımlar olsa da arka kapıdan dolanma durumu her zaman oluyor. Savaşa girilecekse Rusya bunu zaten göze almış” açıklamasını yaptı.
“Beklenmedik bir şekilde ABD-Rusya ittifakı olursa ne olur?”
Küçüközmen, Rusya’nın çok büyük bir coğrafya olduğuna dikkat çekerek, “Bu coğrafya üzerinde Rusya ile mücadele etmek ne Ukrayna’nın ne de Avrupa Birliği’nin haddine. Buradan kârlı çıkan yine ABD oldu. Petrolü de, doğalgazı da, parası da var. Belki de bu savaşı kurgulanmasında zamana yayılmış bir strateji bile söz konusudur. Yine de Rusya’yı kolay lokma olarak görmemek gerekiyor. Rusya stratejilerini kısım kısım sahneliyor. Rusya bu süreçten zararlı çıkacak olursa Putin gider, yerine kim gelecek bilemeyiz ancak bu durumda Rusya’da kaotik bir sürecin başlaması kaçınılmaz olur. Aykırı bir cümle ile paragrafı sonlandıralım, Beklenmedik bir şekilde ABD-Rusya ittifakı olursa ne olur? Yanıtı düşünün biraz” dedi.
Türkiye bu noktada sesini daha yeni çıkarttığını yeni yeni arabuluculuğa soyunmaya çalıştığını belirten Küçüközmen, “Diyelim ki bu noktada bir arabuluculuk yaptı ve iş çözümlendi, ardından ilginç bir ABD-Rusya-Türkiye ittifakı olacak ki sonrası oldukça karışık... Yani bu sefer Ukrayna üzerinden olduğu gibi Türkiye üzerinden de Ön Asya ve Uzak Doğu’ya doğru bir açılım söz konusu olabilir mi sorusu akıllara geliyor” diye konuştu.
“Piyasa başıboş bir şekilde seyrediyor”
Küçüközmen, savaşın Türkiye üzerindeki olası etkileri hakkında değerlendirmelerde bulunarak Türkiye için ‘2T1E’ formülünün söz konusu olduğunu söyledi. ‘2T1E’ Turizm, Tarım ve Enerji olduğunu vurgulayan Küçüközmen, “Turizm denince akla Rusya ve Ukrayna’dan gelmesine kesin gözüyle bakılan turistler geliyor. Tarımda ise bu iki ülkeye bağımlılıklarımız var. Enerjide de aynı durum söz konusu. Yani 2T1E bizim yumuşak karnımız. Bunlardan gelecek yük bizi sıkıntıya sokar zira uygulanan yeni ekonomi cari açığın azaltılmasını ön plâna çıkarıyor. Diğer taraftan kurların beklenmedik artışının kur korumalı mevduat hesabı üzerinden bütçeye devasa bir yük getirmesi olasılığını da gözardı etmemek gerek. Artık herkes yüksek sesle şunu soruyor: Çözüm nedir? Her ne ise hemen uygulansın ve sorun hemen hemen çözülsün” açıklamasını yaptı.
Sorunların çözümü noktasında örnekle açıklayan Küçüközmen, “20 sene önce 70 kilo idiniz, bugün obezite sınırlarını da delerek 160 kilo olmuşsunuz Eski kilonuza ‘sağlıklı’ bir şekilde ne kadar zaman içinde dönersiniz? Bunu kısa süreye sığdırmaya çalışırsanız sağlığınız bozulur, farklı sıkıntılar yaşarsınız. Gelinen noktada uygulanan bir dizi politikalardan kısa sürede dönüş olmuyor. Kısa sürede belki fonlamalarda yani yabancı yatırımda, dış borçların döndürülmesi mümkün ama ortada küresel enflasyon realitesi var. Bizim durumumuzda ve bizden daha sıkıntılı durumlarda olan ülkeler var. Faiz, enflasyon ve fiyat dengesi tamamen bozulmuş durumda ve piyasa başıboş bir şekilde seyrediyor. Buna devam edildiği takdirde öngöremediğimiz maliyetlerle karşılaşmak kaçınılmaz” ifadelerini kullandı.
“Tarım ve enerji konusunda çalışmaları hızlandırmalıyız”
Küçüközmen, 2021 yılı Aralık ayında ekonomide çok kötü bir dönem yaşadığını hatırlatarak, “Esnaf dibe vurdu, dipten çıkmaya çalışırken 24 Şubat Ukrayna krizi geldi. Yani her şey üst üste geldi. Gerçekçi olursak tarım konusunda olsun enerji konusunda çalışmaları hızlandırmalıyız. Isparta’da 48 saati aşan bir süreyle elektirk kesilmesi ciddi bir sorunun başlangıcı olabilir. Bu sorun diğer illerimize sıçrarsa çok kötü sonuçlar meydana gelebilir. Öyle sektörler var ki elektrik kesildiğinde sistemin yeniden devreye girmesi, tekrar eski üretim noktasına gelinmesi için için uzun bir zaman dilimi gerekebiliyor” sözlerine yer verdi.
“Sempatik başkan ülkesini felakete sürükleyen başkan olarak damgalanabilir”
Türkiye, Rusya-Ukrayna krizinde her ne kadar BM kararlarında çoğunluğa uymak durumunda kalmışsa da davranışını ‘tarafsız’ olmaktan yana kullanması gerektiğinin altını çizen Küçüközmen, şunları söyledi:
“Yani ‘her ikisi de benim komşum ve yüzyıllardır aynı coğrafyayı paylaşıyoruz’ dediği takdirde en rasyonel işi yapmış olur. Örneğin İsveç ve Finlandiya AB üyesi olmasına rağmen NATO üzerinden bir girişimle Rusya’yı taciz etmiyor. Yarın bir gün insanlar Ukrayna’ya bakış açılarını değiştirebilirler. Sempatik başkan ülkesini felakete sürükleyen başkan olarak damgalanabilir. Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle Avrupa da puan kaybediyor. Avrupa’nın yakın tarihinde eski Yugoslavya’nın çözülmesinde NATO’nun ne yaptığı ortada. Tüm Avrupa katliama seyirci kaldı, Ukrayna’nın bunu görmesi gerek. Bizim coğrafyamızda son70 yıldır kesintisiz bir fiili savaş hali var; Suriye, Irak, Azerbaycan, Ermenistan, İran, Gürcistan, İsrail-Arap, Yemen... Rusya’dan Afrika’nın kuzeyine kadar olan bölgede istikrar hiç olmadı. Türkiye tarafsızlığını muhafaza etmeli, gelişmeleri iyi okumalı, aksi takdirde istemediği bir sürecin içine geri dönülemez şekilde çekilebilir.”
“Umalım ihracat durma noktasına gelmesin”
Küçüközmen savaş nedeniyle ihracatta da bir yavaşlama olduğunu ve bu durumun kaçınılmaz olduğunu söyleyerek, “Umalım ihracat durma noktasına gelmesin. Böyle bir durumda yani fiili duruma bağlı nedenlerle ihraç edemiyorsanız ve gümrük kuyruklarında bekliyorsanız mecburen iç pazara döneceksiniz. Bununla beraber fiyatlarda bir düşme olur; ama gelecek dövizlerle cari açığı kapatmak gibi ulvi bir amacınız varsa maalesef bu beklenti gerçekleşemeyecek. Gelmeyen turist yerine başka ülkelerden turist gelebilir. Ancak Rusya ve Ukrayna bizim için garantili misafir kapsamındaydı. Tüm tatil yerlerinde bu insanlar vardı. Rusya ve Ukrayna’dan gelmese bile başka yerden gelir diyebiliriz. Ancak bu durum savaşın sizin için ne kadar yaşamsal tehlike oluşturduğuna bağlı. Eğer bu savaş ülkemiz için ciddi bir yaşamsal tehlike oluşturuyorsa bu sefer Avrupalı da gelmez. O zaman daha büyük bir sıkıntı olur. Tekrar edelim, Türkiye bu gerginlikte asla taraf olmamalı” görüşünü aktardı.
“Ayrışma ve ayrıştırma bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir”
Kurumların demokratik tahammüllere uygun olarak çalışması gerektiğini savunan Küçüközmen, “Evet, durumumuz bir taraftan iyi bir taraftan kötü, her tarafın iyi olabilmesi için sizin demokratik bir sisteme sahip olmanız gerekiyor. Kurumlarınızın da hem güçlü hem de demokratik tahammüllere uygun olarak çalışması gerekiyor. Yabancı kurumların raporlarında bizim için aynen şöyle deniyor: Merkez Bankası Başkanı diyorsunuz Cumhurbaşkanı ne derse o oluyor Hazine ve Maliye Bakanı diyoruz Cumhurbaşkanı ne derse onu yapıyor. Senelerin biriktirdiği sorunlara 15 günde çözüm bulamazsınız. Mevcut iktidar 20 yıldır görev başında şu kadar zaman verin bize şunu yapacağız deme lüksleri yok, bu noktada seçim havasına girilebilir. Biz de diyelim ki iktidar ve muhalefet kafa kafaya verip düşünmeli. Hatta iktidar muhalefetin sesini daha çok dinlemeli. Biraz klişe olacak ama bu ülke hepimizin, ayrışma ve ayrıştırma bu ülkeye yapılacak en büyük ihanettir” dedi.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: