SEVİLCAN GÜNAY/GERÇEK HABERCİ- ÖZEL HABER 30 Eylül’de açıklanan yeni ekonomik programın gerçeği yansıtmadığını ve yüzde 9.26’lık enflasyonun da işçiye ve emekliye verilecek zammı azaltmak için oynan bir oyun olduğunu ileri süren DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Hükümete sert eleştirilerde bulundu. Sarı, “30 Eylülde açıklanan yeni ekonomik programın gerçeği hiç de yansıtmadığı gün gibi ortadadır. Açıklanan program sonrası her geçen gün daha da yükselen enflasyon altında ezilmek, üzerimize düşen vergi yükünün daha da artacağı gerçeği ortaya çıkmıştı” dedi.
ÇALIŞAN ÜZERİNDE OYNANAN BİR OYUNDUR
İMF ile yapılan görüşmeler sonrasında işçi, memur ve emeklinin ücret artışlarının hedeflenen enflasyona göre yapılmadığına dikkati çeken Sarı, “Son bir yıllık enflasyonun yüzde 9.26’ya düştüğü tek haneli rakamlara indiği belirtildi. Bu, yılbaşında işçiye, memura, emekliye yansıtılacak olan zamlar üzerinde oynanan bir oyundur. Özellikle en büyük toplu sözleşme olan asgari ücretin belirlenmesinde düşük enflasyon başka bir değişle sahte enflasyon rol oynayacaktır. Tam da bu bağlamda İMF programı hayata geçmiş olarak karşımıza çıkacaktır. Özellikle verginin tabana yayılması bizleri sıkı bir kemer sıkma politikasına doğru yönlendirmektedir” diye konuştu.
SIRTIMIZDA BİR KAMBUR
Bununla beraber şirketlerin ödediği vergi oranlarının yüzde 22’de kaldığını çalışanların ise devlete ödediği vergi oranlarının kademeli olarak artırılarak yüzde 50’lere çıktığını dile getiren Sarı, “Vergide adaletin sağlanması beklenirken dar gelirlinin yükü artıyor. Kapitalistler bile çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi gerçeğine uymaktadır ama bizde işçilerin, emekçilerin, emeklilerin üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler bir kambur oluşturmaya devam etmektedir. Kapitalist ülkeler nasıl vergi alınacağını bilmiyor, bizden öğrenmeleri gerek” dedi.
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY CEBİMİZİ YAKAN PAHALILIK
Gelişmiş ülkelerdeki dolaylı vergi ve doğrudan vergilerin aşağıdaki tablodaki gibi olduğunu belirten Memiş Sarı, “AK Parti, döneminde ucuz ve sıcak paraya dayalı bir ekonomi modeline mahkum edilen Türkiye ekonomisi krizden çıkamamaktadır. Her seferinde kriz teğet geçiyor modelinden, aynı gemideyiz modeline, kapitalist merkezlerden beklenen sıcak ve ucuz paraya dayalı bir sistemin içerisinden dış güçler modeline, ve en son yeni ekonomik program modeline kadar gelen süreç içerisinde değişen sadece süslenmiş kelimelerdir. Tek değişmeyen ise her geçen gün cebimizi daha da yakan hayat pahalılığıdır” şeklinde konuştu.
ÇALIŞAN ÜZERİNDE OYNANAN BİR OYUNDUR
İMF ile yapılan görüşmeler sonrasında işçi, memur ve emeklinin ücret artışlarının hedeflenen enflasyona göre yapılmadığına dikkati çeken Sarı, “Son bir yıllık enflasyonun yüzde 9.26’ya düştüğü tek haneli rakamlara indiği belirtildi. Bu, yılbaşında işçiye, memura, emekliye yansıtılacak olan zamlar üzerinde oynanan bir oyundur. Özellikle en büyük toplu sözleşme olan asgari ücretin belirlenmesinde düşük enflasyon başka bir değişle sahte enflasyon rol oynayacaktır. Tam da bu bağlamda İMF programı hayata geçmiş olarak karşımıza çıkacaktır. Özellikle verginin tabana yayılması bizleri sıkı bir kemer sıkma politikasına doğru yönlendirmektedir” diye konuştu.
SIRTIMIZDA BİR KAMBUR
Bununla beraber şirketlerin ödediği vergi oranlarının yüzde 22’de kaldığını çalışanların ise devlete ödediği vergi oranlarının kademeli olarak artırılarak yüzde 50’lere çıktığını dile getiren Sarı, “Vergide adaletin sağlanması beklenirken dar gelirlinin yükü artıyor. Kapitalistler bile çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi gerçeğine uymaktadır ama bizde işçilerin, emekçilerin, emeklilerin üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler bir kambur oluşturmaya devam etmektedir. Kapitalist ülkeler nasıl vergi alınacağını bilmiyor, bizden öğrenmeleri gerek” dedi.
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY CEBİMİZİ YAKAN PAHALILIK
Gelişmiş ülkelerdeki dolaylı vergi ve doğrudan vergilerin aşağıdaki tablodaki gibi olduğunu belirten Memiş Sarı, “AK Parti, döneminde ucuz ve sıcak paraya dayalı bir ekonomi modeline mahkum edilen Türkiye ekonomisi krizden çıkamamaktadır. Her seferinde kriz teğet geçiyor modelinden, aynı gemideyiz modeline, kapitalist merkezlerden beklenen sıcak ve ucuz paraya dayalı bir sistemin içerisinden dış güçler modeline, ve en son yeni ekonomik program modeline kadar gelen süreç içerisinde değişen sadece süslenmiş kelimelerdir. Tek değişmeyen ise her geçen gün cebimizi daha da yakan hayat pahalılığıdır” şeklinde konuştu.
