SİYASETİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Yayınlanma :
18.09.2014 03:17


AKP iktidarı halka daha etkili hizmet götürmek, yerel yönetimlerde
olanakları etkili kullanmak ve benzeri gerekçelerle yerel yönetim yasalarında
yaptığı değişikliklerle Büyük Şehir yasasını, illerin coğrafi sınırlarına denk
getirerek Bütün Şehir olarak anılan yasal değişiklikleri yürürlüğe koydu. Bu
değişiklikleri yaparken Bütün Şehirlerdeki il özel idaresi teşkilatlarını
lağvedip mülkiyetinde bulunan menkul ve gayri menkulleri de Bütün Şehir
Belediye Başkanı’nın da dahil olduğu, valiliklerde oluşturulan komisyonlar
aracılığıyla yasa hükmü olarak, kamu kurum ve kuruluşlarına dağıttılar. Yapılan
dağıtım sonucu, söz konusu araç, gereç ve gayri menkullerin, işin doğası
gereği, ait olduğu ilin belediyelerine verilmesi gerekirken, yine AKP’nin
uygulamakta olduğu politikalarının doğal sonucu olarak, muhalefet partilerine
ait belediyeleri bu mallardan mahrum bırakmaktı.
Öncelikle şu bilgiyi okurun bilmesinde yarar olduğunu
düşünüyorum. Bütün Şehir Yasası çıktığında CHP özellikle “yerel demokrasiyi” ortadan kaldırdığı, yerel yönetimleri
merkezileştirdiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine kanunun iptali başvurusu
yaptı. Mahkeme CHP’nin müracaatını değerlendirerek reddetti. Garip ama gerçek şu ki; CHP’li İzmir
Büyükşehir Belediye başkanı bu yasanın çok yararlı olduğunu, kendisinin şehirde
pek görülmeyen fakat kırsal kesime götürdüğü hizmetler bu değişiklikle oya
dönüşeceğinden CHP’nin dolayısıyla kendisinin oylarında büyük artış olacağını
ifade ederek yasayı savunmuştu. Ancak Büyük Başkanın bu tezleri
gerçekleşmediği gibi kırsal olarak adlandırılan daha önce CHP’de olan sekiz
ilçe belediye başkanlığını da kaybetti. Konumuz seçim sürecini irdelemek değil
elbette.
Yasa gereği dağıtıma tabi tutulan İl Özel İdaresi malları
dağıtımında gerçekten büyük haksızlık yapılarak, İzmir’in CHP’li belediyeleri
bu mallardan yoksun bırakıldı. Söz konusu haksızlığın giderilmesi amacıyla
verilen siyasi demeçler AKP iktidarına karşı, elbette ki etkili olamayacaktı.
İzmir’in milletvekilleri demeç ve soru önergeleri yoluyla iktidar üzerinde
etkili olma çabaları da sonuç vermedi. Hatta Bütünşehir Belediye Başkanımız
toplumsal direniş ve protestoları da gündeme getirdi. Sanırım yerel yönetim
seçimleri sürecinde örgütün bir kısmını “ekip” görüp kalanını dışladıklarından
30 Ağustos Zafer Bayramı etkinliklerine ve 9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu ve
Partinin 91.yıl kuruluş etkinliklerinde katılımın düşük olması, düşündükleri
protesto gösterilerine sanırım cesaret edemediler.
Bu kez basına yansıyan resimlerden anladığımıza göre CHP İzmir
İl Başkanı, İzmir Valisi’nin İzmir’in belediyelerine değil de diğer kamu
kuruluşlarına dağıttığı malların listesini iki ay önce atanmış, AKP İl
Başkanına vererek kendisinden “yardım talebinde” bulunduğunu öğreniyoruz.
Konunun irdelenecek o kadar çok boyutu var ki; söze nereden
başlamalı.
Demek ki; AKP iktidarı mazlum, munis, söz dinleyen hak hukuk
gözeten bir yönetim uyguluyor. Toplum, iktidarın bu yönünü bilmiyor ya da
yanlış algılıyor. Tarihe geçen “gezi” direnişi, Yatağan İşçilerinin
direnişleri, yanı başımızdaki Soma’ mağdurlarına yapılan haksızlıklar,
yakınlarına uyguladıkları tekme tokat şiddet gösterileri , bir başka filmin
parçalarımıydı?
Toplumu oydaşları ya da
olmayanlar şeklinde bölüp ötekileştiren, yok sayan iktidarın İzmir İl Başkanı
velev ki; iyi niyetli olsa dahi, Ankara’daki uygulamaları düzeltecek güç ve
kudrette biri olabilir mi? İzmirliyi bu kadar saf görmeye ve göstermeye
hakkınız var mı?
Siyasi mücadeleden vazgeçip, “yardım talebinde” bulunmanın karşılığı sadakadır. Siyasi
mücadeleyle elde edilenin karşılığı haktır. Sayın İl Başkanımız hakkımızı
savunamıyor da sadaka mı dileniyor AKP İl Başkanından?
Devlet yönetmeye talip ülkemizin üçüncü büyük kentinin
CHP’li il başkanı bilmiyor mu ki; İzmir Valisinin İzmir İl Özel İdaresine ait
malları dağıtırken Ankara’nın onayını aldığını en azından sözlü onay aldığını
kestiremiyor mu?
Sayın İl Başkanı hakkı, hukuku öncelikle kendi vicdanınızda arayın. Eğer İl başkanı
olarak direk ya da dolaylı örgütünüzün/üyelerinizin hakkını savundum
diyebiliyorsanız, siyasi paylaşımlarda “ekip” ve yandaşlığa değil, partimin
büyümesi için önce yerel iktidarda örnek olacak, sonra ülkede iktidarı
yönetecek kadrolar için, hakka, hukuka, liyakata, olanak tanıdım diyebiliyorsanız, çıkın
örgütün karşısına İzmirlinin gasp edilen haklarını siyasi iktidardan söke söke
almak için önce örgütünüzü, örgütünüzde İzmirliyi ayağa kaldırarak bu mücadeleye dahil edip gasp
edilen haklarını geri alsın.
Ayrıca atanalı bir ayı geçmesine rağmen henüz kendi partisi
tabanında benimsenmediği ayyuka çıkmışken sizin kendisine payanda olmanız hiç
yakışık almıyor.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: