“ADALET, EKONOMİ VE DIŞ POLİTİKADA HER YIL BİR ÖNCEKİNİ ARATIYOR”
“Bir ülkenin gücü ve itibarı şu üç ana unsurla ölçülür: Adaletinin Saygınlığı, Ekonomisinin Gücü, Dış Politikasının Şahsiyeti Maalesef bu üç konuda da her gelen yıl geçeni aratır hale geldi. Son yıllarda en çok yara alan kurum ne yazık ki adalet oldu. Adalet’e güven sarsıldı, yargı iktidarın tahakkümü altına alındı. Yargı organları adaletin tesisi için değil, iktidara muhalif olanların susturulması için kullanıldı. Ekonomik vaatler ise gerçekleşmek bir yana dursun milletimiz için tam bir kabusa dönüştü. Ancak bir ülke için en büyük tehlike umudun kaybedilmesidir. Maalesef Türkiye son yıllarda umudunu kaybediyor. Bu yüzden omuzlarımızda büyük bir sorumluluk vardır. Umudu yeniden yeşertmek için var gücümüzle çalışacağız. Otoriterleşen ve Ötekileştiren değil bütünleştiren bir Türkiye için çalışacağız. Rantı esas alan değil insanı esas alan bir Türkiye için çalışacağız. G-8’lere ve emperyalizme oyun alanı olan değil D-8’leri kuran bir Türkiye için çalışacağız. Bir rahiple adaleti, bir tweetle ekonomisi sarsılan değil; adaletiyle, ekonomisiyle, ekolojisiyle, teknolojisiyle, mazlum milletlere umut ve örnek olan bir Türkiye için çalışacağız. Bu nedenle bir kez daha söylüyorum; Milli Görüş politikalarına dönülmedikçe ne ekonomi düzelir ne dış politika düzelir ne de halkımız huzur ve umuda kavuşur.”
“GÜÇLÜ EKONOMİ, GERÇEK ADALET VE ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKANIN TEMİNATIYIZ”
“Çünkü Milli Görüş’te makam değil, hizmet yarışı vardır. Milli Görüşçüler değişmek için değil, değiştirmek için çabalar. Bu iş bizim işimizdir. Bu ülkenin teminatı Saadet Partisi’dir, Saadet Partililerdir. Saadet Partisi; güçlü ve bağımsız bir ekonominin teminatıdır. Saadet Partisi; Şahsiyetli dış politikanın teminatıdır. Saadet Partisi; Gerçek adalet ve üreterek kalkınmanın teminatıdır. İnşallah, 2026 yılı ortaya koyacağımız çalışmalarla Yaşanabilir Bir Türkiye’nin kurulması için bir milat olacaktır. Yolumuz uzun, vaktimiz az. Bütün gücümüzle çalışacağız. Kapı kapı dolaşıp gerçekleri milletimizle paylaşacağız. Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya’yı elbirliğiyle kuracağız.”
“FAİZCİ ZİHNİYET Mİ, MİLLİ GÖRÜŞ MÜ?”
“Gelişmeler açık ve kesin olarak gösterdi ki Saadet Partisiz olmuyor. Yanyana da dursalar, üst üste de konsalar, bunlar bu işi beceremezler. Çünkü bu işler aşk işidir, heyecan işidir, inanç işidir, iman işidir. İman varsa imkân vardır. Nasıl mı? Hatırlayın, biz 1974 yılında, MSP olarak, Parlamento’ya girdiğimizde oyumuz sadece yüzde 11’di. O yüzde 11 oyla Hükümeti kurduk, Cumhuriyet tarihinin en büyük zaferini gerçekleştirdik: Kıbrıs Barış Harekâtını yaptık. Türkiye’de ağır sanayi hamlesini başlattık. Anadolu’yu fabrikalarla donattık. Biz, Refahyol Hükümetini kurduğumuzda oyumuz yüzde 21’di. O yüzde 21 oyla yine hükümeti kurduk, denk bütçe yaptık. Türkiye’nin son 100 yıldaki en büyük dış politika hamlesi D-8’leri gerçekleştirdik. İşçiye, memura, emekliye %150’lere varan zamlar yaptık. Havuz sistemini kurduk. Eşel-Mobil sistemini uygulamaya koyduk. İşte Hükümet böyle kurulur. Milletin iradesine böyle sahip çıkılır. İşte aşk budur. İşte vatan sevgisi budur. İşte tekeden süt böyle çıkarılır.Bu işler zihniyet işidir. Zihniyet değişmedikçe icraat değişmez. Türkiye’de temelde iki zihniyet vardır. Birisi faizci zihniyet. Diğeri ise Milli Görüş, Saadet Partisi zihniyetidir. Saadet Partisi bir yana, diğerlerinin hepsi bir yana.”
“ZENGİNLİK MİLLETE DEĞİL, FAİZE VE RANTA GİDİYOR”
“Bugün aziz milletimizin yaşadığı en büyük sorun hiç şüphe yok ki ekonomik sıkıntılardır. Eskiden "ekmek aslanın ağzında" denirdi. İktidar; faiz, enflasyon ve vergilerle ekmeği aslanın ağzından midesine indirdi. Bugün emekli, asgarî ücretli, dar gelirli, engelli ve milyonlarca genç için ekmek aslanın midesinde. Bir yıldan uzun bir süredir Türkiye'yi geziyoruz. Esnafa selam veriyoruz: başkanım siftah yapmadan kepenk indiriyorum diyor. Çiftçi ile konuşuyoruz; bankadan faizle borç alıp geçen yılın faizini ödüyorum çünkü mahsulüm tarlada kaldı diyor. Emekli ile konuşuyoruz; çalışmazsam sokağa düşerim diyor. Nitekim, bugün emeklimiz izbe pansiyonlarda ve otobüs terminallerinin banklarında yaşam mücadelesi veriyor. Ülkemizin geleceğini inşa edecek gençlerimize hayallerini soruyoruz; mühendislik, mimarlık bitirmiş pırıl pırıl evlatlarımız; yurt dışında garsonluk, kuryelik hayali kuruyor. Asgarî ücretlimizin evine misafir oluyoruz; evladıma harçlık veremediğim için utanıyorum diyor. İnanın duyduğumuz her cümle bizi yaralıyor. Savaşta mıyız, ülkemizin kaynakları mı bitti, yoksa sömürge miyiz? Bu ülkenin altı bereket, üstü cennet. Madenimiz var, göllerimiz, denizlerimiz, ormanlarımız, bereketli topraklarımız ve taşı sıksa suyunu çıkaracak milyonlarca çalışanımız var. Biz zengin bir ülkeyiz. Ama iktidar aç. Çünkü zenginliklerimiz millete değil faize, Kaynaklarımız üretime değil ranta, Alın terimiz garibana değil, yolsuzluğa ve bir avuç imtiyazlıya gidiyor.”
“ÜRETİM YOK, UMUT YOK, BU BÜTÇEYE EVET YOK”
“İşte ekranda 2026 Bütçe Teklifi. Ne görüyoruz? 2.7 trilyon TL faiz gideri görüyoruz. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu ülkede alınteri döken vatandaşlardan alınan verginin 5'te birinin faize gitmesi demek. Bu bütçede başka ne var? Zenginden alınmayacak olan 768 milyar TL var. Değerli arkadaşlar; size vehameti şöyle anlatayım; Günlerdir ülkemizde düşen İHA'ları, düşen uçakları görüyoruz. Karadeniz'den kalkan İHA, göçmen kuş misali hiçbir engele takılmadan Balıkesir'e, Ankara'ya kadar gelebiliyor. Normal bir iktidar olsa hava savunmasını güçlendirmek için para harcar değil mi? İşte bakınız; Türkiye'de 2026 bütçesinde savunma için ayrılan pay 1 trilyon, 202 milyar TL. Ki bunun çoğu da personel gideri. Türkiye'de faiz, savunmadan iki kat daha fazla gidere sahip. Çünkü bu ülkede faiz lobisini doyurmak, ülkemizi savunmaktan daha önemli hâle gelmiş. Arkadaşlar işte biz bu bütçeye bunun için ret oyu verdik. Üretim yoksa, yatırım yoksa, istihdam yoksa güvenlik yoksa, umut yoksa bizden de bu bütçeye "evet yok" dedik.”
“EMİR FAİZ LOBİLERİNDEN DEĞİL, EMEKLİ KUYRUKLARINDAN GELİR”
“Faizin, rantın, yolsuzluğun tüketimin ve ithalatın olduğu bütçede biz yokuz dedik. Biz milletin vekiliyiz. Konyalı Hasan Amcanın kabul etmediğini biz kabul eder miyiz? Rizeli Çay üreticisi Mehmet Abinin kabul etmediğini biz eder miyiz? Madenlerde yüzlerce metre aşağıda alınteri döken Zonguldaklı Muzaffer kardeşimin istemediğini biz ister miyiz? Biz 86 milyonun istediği için çalışır, istemediğini reddederiz. Çünkü bizim ajandamız Washington'dan değil; Konya'dan gelir, Bize emir faiz lobilerinden değil, emekli kuyruklarından gelir. Bizim politikamızın ilhamı ışıklı salon sofralarından değil; küçük yavrusuna ekmekten köfte yapmak zorunda kalan annelerin göz yaşlarından ve beslenmesinde sadece ekmek ve zeytin olan yavruların hüzünlü gözlerinden gelir. Açık ve net söylüyorum; Milli Görüş için ölçü millettir, gerisi kuru siyasettir.”
“BU DÜZEN ZALİMDİR, BU SİSTEM VAHŞİDİR”
“Bizler bu bütçeyi tartışırken asgarî ücret açıklandı. Ve gördük ki iktidar bu bütçenin faturasını millete ödetmekte kararlı. Asgarî ücretin açlığa talim ücreti olacağını biz söyledik ve iktidara sakın ha bunu düşünmeyin diye uyardık. Çünkü perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Böyle bütçeye, böyle asgarî ücret. Açlık sınırı, 30 bin TL, yoksulluk sınırı, 100 bin TL, enflasyon, %34, faiz; %38... Ama açıklanan asgarî ücret %27, açıklanan zam ile 28 bin 75 TL. Cumhuriyet tarihinde ilk kez asgarî ücret, açlık sınırının altında açıklandı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez asgarî ücret, cumhuriyet altınının altında kaldı. Bu iktidar başa geldiğinde bir asgarî ücret ile 7 çeyrek alınıyordu. Bugün ise sadece iki çeyrek. Bu beş çeyrek faize, Enflasyona, yolsuzluğa ve ballı ihale sahiplerine gitti. İşte bunun adı zalim düzen, vahşi sistemdir. Bunun adı kul hakkıdır, emeği gasp, alınterini sömürmektir.”
“KAVGA METRESİNE KADRO AÇANLARLA HAKKI YENENLER ARASINDADIR”
“Bu ülkedeki mücadele, sağcı solcu, laik dindar kavgası değildir. Bu kavga hak yiyenlerle hakkı yenenler arasındadır! 9 milyonluk saat takanlarla, otobüs terminallerinin banklarında sabahlayanlar arasındadır. Saçında kokain çıkanlarla, aldığı maaşla ayın sonunu çıkaramayanlar arasındadır. Metresine kadro açanlarla, sınav birincisi olduğu halde mülakatlarda hakkı yenenler arasındadır. Arkadaşlar açık söylüyorum, belirlenen asgari ücret bu ülkede artık ekonomik bir sorun değil ahlaki bir çöküştür.”
“GENÇLERİMİZİ ZEHİRLEYEN SADECE UYUŞTURUCU DEĞİL, BU DÜZENDİR”
“Faiz yüksek, enflasyon yüksek olunca bir ülkede sadece ekonomi bozulmaz. Ahlâk da bozulur, düzen de bozulur, toplum da bozulur. Enflasyondan bahsederken Enflasyon canavarı denir. Çünkü kurt sürüye girdi mi sadece bir koyunu alıp gitmez. Bütün sürüyü telef eder. İşte enflasyona canavar denmesinin sebebi budur. Bir ülkeye enflasyon canavarı girdi mi; toplumun her alanı yozlaşır ve o ülke adeta can çekişir. Bakınız bugün Türkiye'de gençlerimizi, yavrularımızı esir alan bir uyuşturucu sorunu var. Gittiğimiz her ilde bu illetten şikayet eden anne babalar görüyoruz. İşte bunun için biz Uyuşturucu ile Mücadele Zirvesi yaptık ve iktidara dedik ki gelin bu sorunu hep birlikte kökten çözelim. İktidar aylar sonra operasyon yapmaya başladı. Fakat gündeme yansıyan ve uyuşturucu kullananlar üzerinden yürütülen operasyon, bu sorunun çözümünün yanlış yerlerde arandığını göstermektedir. Uyuşturucu baronlarının yok sayıldığı, uyuşturucu satarak geçinen çetelerin görülmediği, uyuşturucu kullanımını artıran sorunların idrak edilmediği operasyonlar; bataklıkta sinek avlamaktan başka bir şey değildir. Gençlerimizi esir eden, çocuklarımızı dahi zehirleyen uyuştucu başta olmak üzere bütün bağımlılıklar için "Neden ortaya çıktı!" sorusunu sormadan; Bağımlılıkların ortaya çıkmasına sebep olan sosyolojik ve ekonomik sebepler bulunmadan, bağımlılıkla mücadele edilemez. Ve bir kez daha söylüyoruz; sadece yargı eliyle yürütülecek uyuşturucu ile mücadelenin akıbeti yine hüsran olur. Uyuşturucu sadece yargının değil, her alanın, her devlet kurumunun ve 86 milyon insanımızın sorunudur.”
“SAADET İKTİDARINDA KUMARIN LEGALİ DE İLLEGALİ DE BİTECEK”
“Nerede ve nasıl oynanırsa oynansın, Kim oynanırsa oynatsın kumar haramdır ve biz kumarın her türlüsüne karşıyız. Çeteler eliyle düzenlenen sanal kumara da karşıyız, Devlet eliyle oynatılan legal kumara da karşıyız. Bizim ölçümüz nettir; alınteri yoksa, helal lokma yoktur. Helal lokma yoksa, güçlü bir millet yoktur. Bugün insanlarımızı intihara sürükleyen, yuvaları yıkıp dağıtan, gençlerimizi yanlış yollara sürükleyen kumar sorunu bir an önce bitirilmelidir. Milli Piyango, Spor Toto, Sanal kumar veya şans oyunları adına ne denirse densin bunların kökü kurtulmalı ve oynatan ve oynayanlara karşı sert tedbirler getirilmelidir. Buradan size söz veriyorum; Saadet iktidarında atacağımız ilk imza; legali ile illegali ile, sanalı ile gerçeği ile kumarı yasaklayan kanun olacak. Bu konuda müsamahamız yoktur, sabrımız yoktur, anlayışımız hiç yoktur.”
“86 MİLYONUN DERDİ BİZİM DERDİMİZ”
“Tablo karamsar ama biz asla karamsar değiliz. Bu ülkede üretim sorunu var; Kalkınma Projelerimizle biz çözeceğiz. Bu ülkede faiz sorunu var, faizsiz adil düzenle biz bitireceğiz. Bu ülkede açık veren bütçe var; denk bütçeyi biz yapacağız. Bu ülkede uyuşturucu, kumar ve çete sorunu var; önce ahlâk ve maneviyat diyerek bu sorunları biz kökünden kazıyacağız. Hiç şüpheniz olmasın; Biz asgari ücretlinin, Emeklinin, Öğrencinin, KHK'lının, Memurun, Çiftçinin, Gençlerimizin, Üreticimizin, Sanayicimizin, Kısacası 86 milyon insanımızın her derdini biliyor, her sorununa çözüm üretiyoruz. Allah'ın izniyle Yaşanabilir Bir Türkiye'yi sizinle birlikte inşa edeceğiz.”
“MİLLET BU ÜLKEYİ MUHAFAZAKÂRLIK MASKESİYLE HOYRATLIK VE HIRSIZLIK YAPANLARA BIRAKMAYACAK”
“Milletimize inanıyor ve güveniyoruz. Hiç şüphemiz yok, bu millet bu ülkeyi dinine yasak koyanlara bırakmadığı gibi, dininin içini boşaltanlara da bırakmayacaktır. Bu millet, bu ülkeyi bir koltuk kapmak için sokakları kana bulayanlara bırakmadığı gibi, koltuğu bırakmamak için insanları birbirine düşürenlere de bırakmayacaktır. Bu millet bu ülkeyi, laiklik maskesiyle zorbalık-arsızlık yapanlara bırakmadığı gibi, muhafazakârlık maskesiyle hoyratlık ve hırsızlık yapanlara da bırakmayacaktır. Bu millet, bu ülkeyi PKK’yı gösterip Kürtleri ötekileştirenlere bırakmadığı gibi, Kürt kardeşlerimizi göstererek PKK’yı meşrulaştıranlara da bırakmayacaktır. Bu millet, bu ülkeyi, beyaz Toroslu karanlık adamlara bırakmadığı gibi, zırhlı, şatafatlı makam araçlarını, çerez parası sayanlara da bırakmayacaktır.”
“TÜRKİYE SON KALEDİR, SON LİMANDIR, SON SIĞINAKTIR”
“Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, artık kaybetmeye tahammülümüz yok. Çünkü Anadolu tarih boyunca hep mazlumlar için sakin bir liman, güvenli bir sığınak olmuştur. Biz yeryüzündeki bütün mazlumlar için mücadele ediyoruz. Hatırlayalım; 1995 yılında Bosnalı kardeşlerimiz zulme uğradılar, Anadolu’ya koştular. Türkiye’ye sığındılar. 1989 yılında Bulgaristanlı kardeşlerimiz zulme uğradılar, Anadolu’ya koştular. Türkiye’ye sığındılar. 2000 yılında Iraklı kardeşlerimiz zulme uğradılar, Anadolu’ya koştular. Türkiye’ye sığındılar. Hatta 1492 yılında Kral Ferdinand’ın zulmüne uğrayan İspanya Yahudileri bile Anadolu’ya koştular. Türkiye’ye sığındılar. Türkiye, son kaledir. Türkiye, son limandır. Türkiye, son sığınaktır. Bizim gidecek yerimiz yoktur, toprağın altımızdan kaymasına izin veremeyiz, vermemeliyiz.”
“HEDEFİMİZ YAŞANABİLİR BİR TÜRKİYE, YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE”
“Her şeye rağmen karamsarlık yok. Milletimizin en ufak bir şüphesi olmasın. Saadet Partisi olarak iktidara hazırız. Projelerimiz hazır. Kaynak paketlerimiz hazır. Türkiye’nin 81 ilini, 81 ayrı sanayi ve üretim merkezi yapacak kalkınma planlarımız hazır. İnanın, her şey bir Besmeleye bakıyor. İktidara geldiğimizde öyle bir besmele ile işe koyulacağız ki, Türkiye’de yer yerinden oynayacak. Ülkemiz hızla kalkınacak, milletimiz bolluk ve refaha kavuşacak. Çünkü Hakkı üstün tutanlar, ibadet aşkıyla çalışır, ülkelerine ve insanlığa büyük hizmetler yapar. Birinci hedefimiz, Yaşanabilir Bir Türkiye’yi kurmaktır, İkinci hedefimiz, Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmaktır, Üçüncü hedefimiz ise, İslam Birliğini tesis ederek, zulmün değil adaletin, sömürünün değil hakça paylaşımın hâkim olduğu Yeni Bir Dünya’yı kurmaktır.”
Yorumlar
Kalan Karakter: