SU YAŞAM HAKKIDIR, HAKKIMIZA SAHİP ÇIKIYORUZ…
Yayınlanma :
22.03.2018 16:45


Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu yaşamın devamlılığı için zorunlu olan su hakkı için mücadelenin en meşru mücadele olduğuna işaret ederken, Zeynep Altıok ülkenin her tarafında yaşanan ekolojik talana karşı yan yana durulmasının önemine dikkat çekti.
Etkinlik basın açıklaması sonrası Konak Kent Konseyi Çevre Meclisi bileşenlerinin SU HAKKI için açmış oldukları imza ve bilgilendirme masası ile devam ederken şunlar söylendi:
Bugün 22 Mart…
1993 yılından bu yana Birleşmiş Milletler tarafından DÜNYA SU GÜNÜ olarak tanımlanmış olan gün.
Bugün çevre mücadelesinin merkezinde olan bir gün.
Bugün;
yaşamsal bir hak olan temiz ve sağlıklı suya erişim taleplerimizin vurgulandığı,
suyun yaşam için en temel gereksinim, temel bir doğa kaynağı olduğunun anımsatıldığı,
suyun bir meta değil tüm canlıların ortak varlığı olduğu gerçeğini bir kez daha dile getirdiğimiz bir gün.
Bugün yaşamın devamlılığı için zorunlu olan, Su hakkımız için mücadele edeceğimize ilişkin kararlılığımızı vurguladığımız gün.
Küresel İklim Değişimi; susuzluk ve çölleşmeyi beraberinde getirirken, son 50 yıldan bu yana Marmara denizinden daha büyük düzeyde sulak alanlarımız, göllerimiz kurudu. Kar ve yağmur sularını yer altına, en iyi ormanlar geçirir.
Şimdiden önlemlerimizi almamız, mevcut mera ve orman alanlarını korumamız gerekirken, son yıllarda çıkarılan yasalar, KHK’lar bunun tam tersini işaret ediyor.
Yıllardır yer altı suları, denizler, dereler, ormanlar, havzalar, kıyılar, biyolojik çeşitlilik yasalarla gözden çıkarılıyor, doğal ve kültürel varlıklar, yaşam alanları rant için yok ediliyor.
Sit tanımındaki değişikliklerle; yaşam kaynaklarının “koruma”sı devre dışı bırakılıp, şirketlerin faaliyetleri kolaylaştırılıyor.
Yasalar, yönetmelikler ve daha pek çok araç ile her türlü enerji santrali inşaatı (nükleer, termik, RES, HES, JES), altın, gümüş, nikel, maden ocakları ve işletmelerine, çimento
fabrikalarına, taş ocaklarına izin verilerek yaşam alanlarımızın yok edilmesinin zemini oluşturuluyor.
Su, yerine başka bir şeyin konamayacağı, doğal bir kaynaktır.
Yaşam ve ekosistemin önemli bir parçası olan su; yeterli, nitelikli ve erişilebilir olmalıdır.
Su hakkı Anayasanın 17. Maddesindeki Yaşam hakkı, 56. Maddesindeki Sağlık Hakkı, 43. Maddedeki Kıyılardan yararlanma ve 168. Maddede yer alan Tabii servetlerin tanımlanmasına ilişkin başlıklar altında korunuyor olmasına karşın; yasalar ve yönetmelikler bu hakkı destekler olmaktan çok uzakta.
.
İçme ve Kullanma Suyu Havzalarının Korunması ve bu Havzaların yönetimine ilişkin planlama süreçleri yaşamsal öneme sahiptir.
.
Suyun bütünsel bir planlama ile Yönetilmesi gerekirken ülkemizde karmaşık bir yapılanma var;
-- Orman ve Su İşleri Bakanlığı su ve havzaların kalite ve miktarını İzleyip, planlamakta, -- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Atık su, Kirlilik ve İzin süreçlerini yönetmekte,
-- Yerel Yönetimler ise İçme, kullanma ve sanayi suyu ihtiyaçlarının kaynaklardan sağlanması ve dağıtılmasını gerçekleştirmektedir.
Ekim/2017’de Orman ve Su Bakanlığı tarafından yürütülen “İçme ve Kullanma Suyu Havzaları ile ilgili Yönetmelik” değişiklikleri yayınlandıktan sonra, Şubat/2018 ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen “Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliği’nin İçme ve Kullanma Suyu Havza Alanlarının Korunması ve Planlanmasına ilişkin maddeleri yürürlükten kaldırıldı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yönetmeliği ile içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan bütün yer üstü ve yeraltı suyu kaynaklarının kalite ve miktarının korunması ile iyileştirilmesine ilişkin usul ve esasların yanı sıra, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğindeki mutlak, kısa, orta ve uzun mesafeli koruma alanları ile kirletme yasaklarını yeniden düzenlendi.
Yeni düzenleme ile kirliliği önlemek amacıyla, koruma alanlarında yürütülecek faaliyetler sınırlanırken, orta ve uzun mesafeli koruma alanlarında Maden Yasası kapsamında yürütülecek Madencilik faaliyetlerine izin verildi. Arıtılmış su deşarjı, tarım ve hayvancılık uygulamaları, altyapı ve ulaşım tesisleri gibi konularda farklı Yönetim birimlerin görüşleri doğrultusunda koşullu izinlerin önü açılarak, işletme sırasında izin koşullarının sürekliliğinin sağlanmaması riski göz ardı edildi.
Bu yeni durum ile pek çok çevresel kirliliğin odağında olan İzmir’in içme suyunun %40’ını sağlayan Tahtalı ile Gördes su havzalarındaki kirlenme baskısı artarak sürecek, kirlilik seviyesi zaten yüksek olan Gediz, K. Menderes, B. Menderes Nehirleri ve Kuzey Ege havzaları daha da korumasız kalacaktır.
Öte yandan, yaklaşık 200 bin kişinin içme suyunu karşılamak için planlanan Çamlı Barajı’na su sağlayacak dereler Efemçukuru Altın madeninin yarattığı ve gelecekte de yaratacağı çevresel risklere karşı savunmasız kalacaktır. Bu ülke, bu dünya bu topraklar, bu sular ve onların kullanım hakkı hepimizindir. Su ve topraklarımızın özelleştirilmesini, çok uluslu şirketlerin eline geçmesi istemiyoruz.
Temel bir insan hakkı olarak güvenli suya erişim; yaşam kaynağımız olan su varlıklarımızın miktar ve nitelik açılarından korunması, iyileştirilmesi ve doğru planlama süreçleri ile sürekliliğin sağlanması, uygulama ve denetim mekanizmalarının birlikte uyum içerisinde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.
Hal böyle olunca temiz suya erişme hakkımız nasıl karşılanacak? Su nasıl korunacak? İleride yaşanması kaçınılmaz gibi görünen susuzluk için çözüm ne olacak? İzmir, Avrupa Çevre Ajansı’nın raporunda yer alan 2030’ların su sıkıntısından kendisini nasıl koruyacak?
Suyun tüm canlılar için vazgeçilmez doğal bir hak olduğu noktasından hareketle;
-- suya erişimdeki eşitsizlikleri bertaraf edecek düzenin oluşturulması,
-- yaşam için zorunlu olan suyun koruması ve doğru kullanılması,
-- ekolojik sistemin devamlılığı için tarım arazilerinde açılan kuyularla yapılan vahşi sulamanın önüne geçilmesi,
-- su ve havzaların koruma önlemlerinin artırılıp, yanlış sulama ve vahşi madenciliğin engellenip yaşam alanlarımıza sahip çıkılması için,
--havamızı, toprağımızı, suyumuzu, kültürümüzü korumak için; bütün İzmirlileri ve özellikle yerel yönetimleri ortak hareket etmeye çağırıyoruz.
Unutmayalım ki; Suyumuzu, havzalarımızı, denizleri, dereleri, ormanları, kıyıları, biyolojik çeşitliliğimizi, doğal ve kültürel varlıklarımızı, yaşam alanlarımızı korumak, geleceğimizi kurtarmak sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: