SUSKUNLUĞUNU FACEBOOK’TA BOZDU
Yayınlanma :
29.04.2013 16:25


Facebook duvarında “Korkaklar hain olur” başlığıyla uzun bir
yazı paylaşan AKP Karabağlar İlçe Başkanı Kadir Uçar, yaşananlara uzun uzun
açıklamalar getirerek, “"Ben bırakıyorum" demek kolaycılığı ne
yetişme tarzınıza, nede inançlarınıza doğru gelmeyen bir harekettir. O zaman
doğru olan, "ben buradayım, burası benim, buraya sahip çıkacağım; bertaraf
edilmesi gerekenler, inancı sadece sosyal statü gereği taşıyanlardır"
tavrı sergilemektir. Bundan önce olanlara bakarak "bu seferde aynısı
olacak" düşüncesinde olanlar yanılmalıdır. İnancını sağlam zeminlere
oturtanlar sarsılmadan yollarına devam edecektir. Yere sağlam bastıkça
attığınız her adım, o statü meraklılarının yüreklerinde korku fidanının
büyümesine "bir kova su" olacaktır. Bunlara yapacakları yağcılıktan
medet uman kadrolu yalakaların dedikoduları ise sivrisinek vızıltısından öte
gidemeyecek ve artık onları hemen tanıyacaksınız. Ve unutulmamalıdır ki
korkaklar nasıl hain olursa, hainler de korkak olur. Ve unutulmamalıdır ki korkaklar istedi diye
yiğitler ölmez !” dedi.
İşte AKP Karabağlar İlçe Başkanı Kadir Uçar’ın paylaştığı o
yazı;
“KORKAKLAR HAİN OLUR
"Öğrendikçe rahatsızlığım artıyor" sözünü insan yaşadıkça daha iyi anlıyor.
Saf samimi duygularla ideallerinizi belirleyen, inanç sisteminizi oluşturan,
belki de geleceğinize yön veren kavramlara, değerlere iman ediyorsunuz. Bu
imanın gereği olarak da yaşamaya, eylemlerinizi bunlara göre belirlemeye, tavır
geliştirmeye, mücadele vermeye başlıyorsunuz. Ailenizi, işinizi, çevrenizi,
size ihtiyacı olanları bu imanın gereğini yerine getirebilmek adına ihmal
diyorsunuz. Bunları yaparken fedakârlıktan bahsetmek bile utandırıyor sizi.
Çünkü bunların sizin fedakârlıklarınız değil, taşıdığınız misyonun gereği
olduğunu biliyorsunuz.
Ama birileri sizi, bu yaptıklarınızla, mücadelenizle dahi suçlayabilir. Sizin
düşmanınıza bile yakıştırmadığınız iftiraları dost sandıklarınız size
yakıştırabilir. Sizin ödediğiniz bedeller, düştüğünüz durumlar onları hiç mi
hiç ilgilendirmiyor. Çünkü onlar, gereken bedeli ödemediler, sıkıntı
çekmediler, emek vermediler, hep hazıra kondular.
Kimileri, birilerinin mirasına kondukları için, kimileri birilerinin yanında
asalak fotoğrafı verdikleri için, kimileri kolay yoldan elde ettikleri makam,
mevki, statüye sahip oldukları için hiç sıkıntıya düşmediler ki. O
beğenmedikleri insanların korumasıyla güvende olduklarını, birileri mücadele
ederken bir kenardaki sümsük hallerini çabuk unuttular. Unuttular çünkü zorlu
mücadele verilirken kendileri çaba sarf etmediler, bedel ödemediler. Sadece
menfaatlerinin gereğini yaptılar, saklandılar, kenarda durup ortada konuştular,
sinsi sinsi etrafı seyrettiler, semirildiler, sonrada bulundukları yere bakıp
kahraman edalarıyla övündüler, kendilerini vazgeçilmez saydılar.
Bahçesinde gül yetiştirmekle övünen servet sahibinin, bahçıvanın emeklerini
hiçe saymasına benzer bu durum. Oysaki yetişen o güllerde en büyük pay sahibi
bahçıvandır. O emeğini, göz nurunu, zamanını, ömrünü vermiştir gülü yetiştirmek
için.
Günü kurtarmak adına, ilkesizlik, ahde vefasızlık ve bütün değerleri harcamak
karakter haline gelmiştir onlar için. Ağızlarının ölçüsü yoktur, her bahçede
yetişmeyen nadide orkideye bile ayrık otu yakıştırmasını hiçbir ahlaki kaygı
duymadan yaparlar.
Süreç değil sonuç önemlidir bu zihniyetler için. Makyavelisttirler; ahde
vefasızlık, iki yüzlülük, ilkesizlik, yoldaşını satma hiç sorun olmaz,
hedeflerine ulaştıkları sürece gerisi önemli değildir. Menfaatleri
gerektiriyorsa; herkese her tavizi veriler, her şirinliği yaparlar, yalan
söylemek sorun olmadığı için, her sözü verirler. Onların lügatinde “biz”
kelimesinin yerinde hep “ben” kelimesi vardır. Herkesi sırtına basılıp
çıkılacak merdiven olarak görürler. Büyük emeklerle meydana gelmiş, uğruna
çile, bedel, ömür verilmiş eserler kendi amaçlarına ulaşmak için sadece tek
kullanımlık araçtır onlar için.
Ne yazıktır ki bunlarla aynı sıfatı taşımak, aynı otobüsün yolcusu zorunda
olmanın sıkıntısını, utancını yaşamak mecburiyetindesiniz. “İti köpeği
kendimize güldürmeyelim” diye, “kan kusarken kızılcık şerbeti içtim”
diyeceksiniz. Siz ömrünüzü adadığınız inançlarınızdan vazgeçemediğinize göre,
bunlar da sizin sırtınızdan geçinmeye, üzerinizden sosyal statülerini korumaya,
menfaatlenmeye devam edeceklerdir.
Çözümsüzlük yaşamanın tarifi bu olsa
gerek…
Oysa ne büyük hedeflere göz dikmiştiniz bu inançları taşımaya başladığınızda.
Sizinle aynı inançları paylaşanları kardeş bilmiş, hiçbir sır bırakmamıştınız
aranızda. "Her şeyinizi dostlarınızla paylaşmayın çünkü bir gün namert
olan çıkabilir aralarından" sözü, size hiç doğru gelmemişti. İnsan,
kardeşim dediği insanlarla bütünleşmenin ötesinde ne düşünebilir ki.
Ölümü göze alıp yola çıkanlar, arkalarında bıraktıkları için
ağlamazlarmış. Sizler hiçbir şeyin sonunu düşünmeden yola çıkan
kahramanlardansınız. Veya kendinizi öyle zannediyorsunuz. Birilerinin sizin
adınıza düşündüğünü, plan kurduğunu, hesap yaptığını nereden bilecektiniz.
Herkesi kendiniz gibi bilme hatasına düştünüz. Geriye dönüp baktığınızda ise
"herkesin siz olmadığını" görmek yüreğinizi, beyninizi acıttı,
inancınızı sarstı. Şahıslara değil, değerlere iman etmenin doğru olduğunu
bilmeyenlerin kendilerini değer yerine koymaları, belirleyici unsur konumuna
oturmaları, vazgeçilmez merkez fotoğrafı sergilemeleri, yani kısaca
"bilirkişi koltuğunda oturmaları" ne kadar ağır bir yük bu inanca.
"Ben bırakıyorum" demek kolaycılığı ne yetişme tarzınıza, nede
inançlarınıza doğru gelmeyen bir harekettir. O zaman doğru olan, "ben
buradayım, burası benim, buraya sahip çıkacağım; bertaraf edilmesi gerekenler,
inancı sadece sosyal statü gereği taşıyanlardır" tavrı sergilemektir.
Bundan önce olanlara bakarak "bu seferde aynısı olacak" düşüncesinde
olanlar yanılmalıdır. İnancını sağlam zeminlere oturtanlar sarsılmadan
yollarına devam edecektir.
Yere sağlam bastıkça attığınız her adım, o statü meraklılarının yüreklerinde
korku fidanının büyümesine "bir kova su" olacaktır. Bunlara
yapacakları yağcılıktan medet uman kadrolu yalakaların dedikoduları ise
sivrisinek vızıltısından öte gidemeyecek ve artık onları hemen tanıyacaksınız.
Ve unutulmamalıdır ki korkaklar nasıl hain olursa, hainler de korkak olur. Ve unutulmamalıdır ki korkaklar istedi diye
yiğitler ölmez !..”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: