Sağcı Gazete’nin haberine göre PKK sempatizanı olan Flexman mahlasını kullanan M.A.(17) ve çetesi yıllardır çocuklara taciz, ailelere şantaj ve oyun topluluklarına baskı uyguluyor. Bu yapı yalnızca dijital ortamda kalmadı; gerçek hayata taşan tehditler ve saldırılarla organize bir siber çeteleşmeye dönüştü.
Bu gibi çetelerin özellikle 18 yaş altı kız çocuklarını hedef aldığını gösteriyor. Çıplak fotoğraf ve video talepleriyle başlayan süreçte, çocuklar ekran başında cinsel içerikli istismara maruz bırakılıyor ailesine bu durumdan bahsedilirse montajlı +18 fotoğraf ve videolarının gönderileceği söyleniyor. Reddedildiğinde ise şantaj mesajlarıyla korkutulmaya ve susturulmaya çalışılıyorlar. Bu durum bireysel bir sapıklık olmanın ötesinde, sistematik biçimde yürütülen çocuk istismarı anlamına geliyor.
Öte yandan bu gibi çeteler, “panel” adı verilen çalıntı veri sistemlerini kullanarak mağdurların kişisel bilgilerine ulaşıyor. Ev adreslerine sürekli yemek siparişleri verilerek aileler rahatsız ediliyor, iş yerlerine sahte kargolar yönlendiriliyor ve telefon numaraları üzerinden aile bireylerine doğrudan tehdit mesajları gönderiyorlar. Discord, WhatsApp ve Telegram gibi platformlar üzerinden iletilen bu mesajlarda Allah’a, Atatürk’e ve şehitlere hakaretler ediliyor. PKK sempatizanlığıyla birleşen bu dil, yalnızca bireyleri hedef almakla kalmadı, toplumun ortak değerlerine saldırarak geniş ölçekte bir tahribat yaratmayı amaçlıyor. Oyun Dünyasında Mafya Düzeni
Çetenin zorbalığı, yalnızca bireylerle sınırlı kalmadı.
-Tolga Yaprak’ın sahibi olduğu oyun sunucularında bulunan çete rakiplere üstünlük sağlamak için tehditler devreye sokuldu.
-Discord üzerinden “İstediklerimizi yapmazsan, sunucunu kapatmazsan sana musallat oluruz” gibi mesajları gönderildi.
-Aile fotoğrafları porno içeriklerine montajlandı, yaymakla tehdit edildi. Amaç, rakip toplulukları sindirmek ve oyun ekosisteminde güç elde etmek akabinde bu gücü gerçek paraya çevirmek ve oyun içerisinde avantajlı "dokunulmaz" kılınmak.
Oyun Sunucularına Saldırılar ve Haraç Talepleri
Sanal mafyaların faaliyetleri yalnızca bireylere ve topluluklara yönelik tacizlerle sınırlı kalmadı. Belgeler ve mağdur ifadelerine göre bu çeteler, şirketlere ait oyun sunucularına da saldırılar düzenledi.
Sunuculara yönelik DDoS saldırıları gerçekleştirildi, oyuncuların girişleri engellendi.
Sunucuların yönetici panellerine sızma girişimlerinde bulunuldu.
Çökmeler yaşatıldıktan sonra yöneticilerle iletişime geçilerek “para vermezseniz saldırılar sürecek” şeklinde tehditler savruldu.
Bu yöntem, klasik mafyanın mahalle esnafından haraç toplamasının dijital dünyadaki yansıması niteliğinde. Oyun sunucularının çökertilmesiyle kullanıcıların mağdur edilmesi, şirketlerin de ekonomik olarak zarar görmesine yol açtı.
Amaç yalnızca maddi çıkar sağlamak değildi; aynı zamanda oyun ekosisteminde güç ve kontrol kazanmak, rakipleri saf dışı bırakmak da hedefleniyordu.
Vice Oyun şirketinin sahibi Tolga Yaprak (Manifesto), yaptığı açıklamada yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“Bu işin içinde olduğumdan beri defalarca tehdit edildim. Hem kendi sunucuma hem oyuncularıma hem de çalışanlarıma saldırılar yapıldı. Evlerimize yemek siparişleri, sahte kargolar yönlendirildi. yıllardır her türlü şantajla ve baskı ile uğraşıyoruz. Ben tüm bu tehditleri ve olayları tek tek belgeledim, savcılara sundum.” “Bir savcı bu dosyalara ciddiyetle eğildi, suçları delilleriyle kabul etti. Ama Flexman mahlasını kullanan M.A. reşit olmadığı için ceza almadı. İşte en büyük sorun burada. Reşit olmadığını bildiği için daha da pervasızlaşıyor. Bu durum, mağdurları daha çok çaresiz bırakıyor. Suça sürüklenen çocuk dedikleri bunlar işte.”
Tolga Yaprak, yalnızca sunucularını değil, kendi hakkını ve toplulukları korumak için dava açtığını, 4 yıldır işin peşini bırakmadığını vurguladı.
“Saldırılar sadece bana ya da oyuncularıma yönelik değildi. Çalışanlarımın kız arkadaşlarına, eşlerine hatta ailelerine kadar ulaştılar, özel hayatlarını hedef aldılar. Oyuncularım arasında onlar tarafından sevilmeyen, göze batan kim varsa onları da aynı yöntemlerle taciz ettiler. Birilerini yıldırmak, birilerini susturmak için en aşağılık yöntemleri seçtiler. Daha da kötüsü, sahte numaralarla yangın ihbarları ve terörist ihbarları yaparak kolluk kuvvetlerini ve 112 birimlerini de boş yere meşgul ettiler. Bazen gece yarısı ailelere telefon açtılar, bazen çocuklara cinsel içerikli mesajlar yolladılar. Evlere pizza göndermekten, iş yerlerine onlarca kargo yollamaya kadar her türlü pisliği yaptılar. Amaçları tek bir şeydi: korkutmak ve kontrol altına almak. Biz bu mücadeleyi sadece kendi adımıza vermiyoruz. Türkiye’de dijital dünyada büyüyen bu ‘sanal mafya’ düzenine karşı mücadele ediyoruz. Eğer bugün ses çıkarmazsak yarın başka çocuklar, başka aileler aynı acıları yaşayacak.”
Discord’un Kapanma Süreci
Tolga Yaprak, yalnızca oyun topluluklarında yaşadığı sorunları savcılığa taşımakla kalmadı, Discord’un Türkiye’de kapanma sürecinde de önemli bir rol oynadı.
“Discord’un kapanmasının arkasında bizlerin sunduğu belgeler ve savcılığın yürüttüğü soruşturmalar da var. Ben kendi elimdeki delilleri savcılıkla paylaştım. Bu süreçte Discord’un Türkiye’de erişime kapatılmasının asıl sebebi, Discord'un Türkiye'ye veri vermeyi reddetmesi oldu. Eğer platform, kullanıcıların tehdit ve şantaj içerikli kayıtlarını paylaşsaydı, bu ve bunun gibi çeteler daha kolay çökertilebilirdi.”
Bu gelişme, yalnızca bireysel mağduriyetleri değil, aynı zamanda uluslararası platformların Türkiye’deki yasal süreçlere uyum sorumluluğunu da gündeme taşıdı.
Sanal Mafya: Yeni Nesil Organize Suç
Flexman mahlaslı M.A.(17) örneği, “sanal mafya” denilen yeni bir suç düzenini gözler önüne seriyor.
Bu yapılar:
-Çalıntı verilerle tehdit ve şantaj yapıyor,
-Küçük çocukları ve kadınları hedef alıyor,
-Rakiplerini yıldırarak oyun topluluklarını bastırıyor,
-Çalıntı kredi kartlarıyla sahte siparişler ve alışverişler yapıyor.
Artık mesele oyun sınırlarını çoktan aşmış durumda; dijital dünyada gerçek hayata uzanan bir organize suç modeli ortaya çıkıyor.
Suça Sürüklenen Çocuklar ve Cezasızlık
En kritik sorun, faillerin yaş faktörü. Hukukta bu durum “suça sürüklenen çocuk” kavramıyla tanımlanıyor. Yani işledikleri fiil suç kabul edilse bile, reşit olmadıkları için hapis cezası almıyorlar.
2006 doğumlu Flexman mahlaslı M.A.(17) gibi failler, ceza almayacaklarını bildikleri için daha da cesaretleniyor. Bu da yeni mağdurların ortaya çıkmasına yol açıyor.
Ahmet Minguzzi Örneği
Geçmişte görülen Ahmet Minguzzi vakası da aynı sorunu gözler önüne sermişti. Çocuk yaşta başlayan suç eğilimi, cezasızlık sayesinde daha tehlikeli bir hale gelmişti. Bugün Flexman mahlaslı M.A. ve çetesi de, aynı şekilde siber mafya tohumu olarak karşımızda duruyor.
Dijital Dünyada Yeni Bir Terör Biçimi
PKK sempatizanı Flexman mahlaslı M.A.(17) ve çevresindeki grup, dijital platformları suç merkezi haline getirmiş durumda. Çocuklara taciz, ailelere şantaj, milli değerlere küfür ve oyun topluluklarına baskı, bu yapının karanlık yüzünü ortaya koyuyor.
Bu yalnızca bir oyun meselesi değil; Türkiye’de dijital çağda organize suçun yeni adı: Sanal Mafya.
Savcılığın İddianamesi: Siber Mafya Belgelerle Sabit
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, “suça sürüklenen çocuk” sıfatıyla Mustafa A.’nın, tehdit ve kişilerin huzurunu bozma suçunu işlediği açıkça tespit edildi. Dosyada, “Kimse Başedemez” isimli hesaptan mağdurlara gönderilen mesajlarda ailelerin, eşlerin ve çocukların tehdit edildiği, özel bilgilerin paylaşıldığı, şantaj içerikli ifadelerin kullanıldığı kayıt altına alındı.
Savcı, WhatsApp ve e-postalar üzerinden gönderilen “Ailenizin tüm bilgileri elimizde, her şey elimizin altında” içerikli mesajları ve “Manifdoggy, Flexman ve ekibini fazla hafife alıyorsun, bu sana pahalıya patlayacak” tehditlerini delil olarak dosyaya koydu. Tüm bu belgeler, Mustafa A.’nın organize bir şekilde tehdit ve taciz eylemleri yürüttüğünü kanıtladı. Ancak 18 yaşının altında olması nedeniyle ceza infazı uygulanmadı; dosya, “suça sürüklenen çocuk” kapsamında değerlendirildi.
Yorumlar
Kalan Karakter: