BBC Türkçe'de yer alan habere göre TÜSİAD yöneticileri,13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptıkları konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin, "yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla adli kontrol talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti.
Turan'a konuşmasında, bazı soruşturma ve kovuşturmalar hakkında "yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandığı" suçlaması yöneltildi.
Turan'ın ifadelerinin "gerçeğe aykırı ve kamu barışını bozmaya elverişli" nitelikte olduğu iddia edildi.
14 Şubat'ta benzer suçlamalarla hakkında soruşturma başlatılan TÜSİAD YİK Başkanı Aras ile Turan'ın savcılıkta ifadelerinin alınması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesine talimat verilmişti.
Bunun üzerine Turan ile Aras, ifadelerinin alınması için İstanbul Adliyesine götürülmüştü.
İki yönetici yurt dışı yasağı şartıyla 20 Şubat'ta serbest bırakıldı.
Savcılığın soruşturma başlattığı çıkışla ilgili 19 Şubat'ta ilk kez konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dernek yönetiminin "haddini aştığını" savundu.
Erdoğan, TÜSİAD'ın eski Türkiye'de siyaseti dizayn eden bir dernek olduğunu söyledi ve "Eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir" mesajı verdi.
Tunç: Soruşturma Erdoğan'ın konuşmasından önce başladı
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise TÜSİAD yöneticileri hakkındaki soruşturmanın Erdoğan'ın bu sözlerinin ardından başlatıldığı yönündeki iddiaları yalanladı.
TGRT Haber'e konuşan Bakan Tunç, "Soruşturma Cumhurbaşkanımızın açıklamasından sonra başlamadı, öncesinde başlamıştı. İfade alma düne denk geldi. Dolayısıyla orada bir gözaltı yok, ifadeye çağrıldılar" dedi.
TÜSİAD yöneticilerinin "polis nezaretinde ifadeye götürülmesine" ve yurt dışına çıkış yasağı kararı verilmesine tepki gösteren CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise bu sürecin "demokrasi ve hukuk ortamının nasıl çürütüldüğünün yeni bir göstergesi" olduğunu savundu.
"İktidar açıkça, 'beni eleştiren, sesini çıkaran yanar' diyerek tüm toplumu tehdit etmektedir" diye ekledi.
Dernek yönetimi, YİK Başkanı Başkan Ömer Aras hakkında başlatılan soruşturma üzerine açıklama yapmıştı.
TÜSİAD söz konusu değerlendirmelerin "katılımcı demokrasi ilkesi çerçevesinde" yapıldığını savundu.
Açıklamada, tarafsız ve bağımsız bir duruşla "ülkenin refahı ve kalkınmasına katkı sağlayacak konuların" gündeme alındığı ifade edildi.
TÜSİAD açıklamasında "Kamuoyunda derneğimize yöneltilen eleştiriler dahil her konunun dile getirilmesi, Türkiye'de tartışma ve demokrasi kültürünün zenginliği olarak görülmelidir" denildi.
Açıklamada, "Ülkemizi ileri taşıyacak ortak hedeflerimize bilgi, deneyim ve önerilerimizle katkıda bulunmak, ülkemize karşı sorumluluğumuzdur" ifadeleri de yer alıyor.
Ömer Aras hakkında neden soruşturma başlatıldı?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, Mehmet Ömer Arif Aras hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma suçlarından" soruşturma başlatıldığı ifade edilmişti.
Açıklamada Aras'ın "bir kısım soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı, kamu barışını bozmaya elverişli nitelikli sözler" sarf ettiği iddia edilmişti.
TÜSİAD'ın 13 Şubat'taki genel kurulunda, hükümetin ekonomi başta olmak üzere güncel politikalarını eleştiren konuşmalar yapılmıştı.
Konuşmalarda son dönemde yaşanan tutuklamalardan ihraç edilen teğmenlere, Kartalkaya yangını, İliç madeninde toprak kayması ve depremler gibi kamuoyunda ihmal şüphesiyle gündeme gelen olaylara ve küresel gelişmelere geniş yelpazede konulara değinilmişti.
Hukukun üstünlüğüne vurgu yapan TÜSİAD yöneticileri, enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmanın giderek zorlaştığını ifade etmişti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da "Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır" sözleriyle konuşmalara tepki göstermişti.
Turan ne demişti?
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan aynı toplantıdaki konuşmasında "yeni yasal düzenlemelerle, kamu görevlilerinin Devlet Denetleme Kurulu tarafından görevden alınmasının ve TMSF'nin şirketlere kayyum olarak atanmasının mümkün olduğunu" savundu.
"Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, galiba artık şirket kurmaktan daha kolay. Kadın cinayetlerinin de, çocuk tacizlerinin de sonu gelmiyor" diyen Turan, tüm bu sorunların arkasında "hukuka olan güvenin sarsılması" belirlemesinde bulundu.
Ekonomi politikaları konusunda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in programına destek verseler de ekonomide "her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz" dedi.
Turan, "Enflasyonla mücadelenin hem girişimciler hem çalışanlar için maliyetine katlanmak zorlaşıyor" diyen Turan, "Sanayici çok zorlanıyor. İhracatçı kan ağlıyor. İthalatın cazibesi artıyor" ifadelerini kullandı.
İklim değişikliği ve teknolojik yenilikler olmak üzere dünyadaki değişimi "yakalayamıyoruz" diyen TÜSİAD Başkanı, "bir an önce" enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlama çağrısı yaptı.
Aras ne demişti?
Ömer Aras TÜSİAD genel kurulunda yaptığı konuşmada, son dönemlerde politik hayatta olağanüstü olayların yaşandığını belirterek, "Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor, yerlerine kayyım atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor" demişti.
Ayrıca menajer Ayşe Barım'ın tutuklanmasına da gönderme yaparak, "Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor, sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor" ifadelerini kullanmıştı.
Aras, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki davalarla ilgili olarak da "Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor" demişti.
Halk TV genel yayın yönetmeni Suat Toktaş'ın tutuklanmasına ilişkin, "Bilirkişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler gözaltına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor" diye konuşmuştu.
Aras, 6 Şubat depremleri ve Kartalkaya yangını konusunda da yeterli denetimin olmaması ve "sistem bozukluğu" eleştirisini getirdikten sonra, "Sistemin kendi kendini düzeltme mekanizması olmalıdır. Sorumlular görevden ayrılmalı, hesap vermeli ve yerlerine yetkin kişiler gelmelidir" ifadesini kullanmıştı.