VECİHİ HÜRKUŞ ve TÜRKİYE GERÇEĞİ
Yayınlanma :
15.08.2012 15:08


Türkiye’nin son derece önemli böyle bir konuda, dış bağımlılıktan uzaklaşarak, kendi özkaynakları ile yapmış olduğu bu faaliyet nedeniyle hükümeti kutluyorum. 1941 yılında Ankara’da Türk Hava Kurumu tarafından kurulan ilk uçak fabrikasından sonra (ki bu fabrika 1950 yılında kapatılmıştır), kurulan bu fabrika Türkiye için çok önemlidir.
Bu vesile ile Vecihi Hürkuş’un hayatını merak ederek yaptığım araştırmalar üzerine son derece ilginç bazı bilgilere ulaştım. Bu bilgiler, aslında Türkiye gerçeğinin bir aynasıdır. Değişmek zorunda olan Türkiye gerçeği…
İşte size çok ilginç ve çarpıcı bir hayat hikayesi.Vecihi HÜRKUŞ’un hayatı.
Vecihi Bey, 6 Ocak 1896 tarihinde İstanbul’da doğdu. Orta öğrenimini Tophane Sanat Mektebi’nde tamamladı. 1912 senesinde gönüllü olarak orduya katılır ve Balkan Savaşında yer alır. I.Dünya Savaşı’nda Bağdat cephesinde bir uçak kazası yaşar ve bu kazada yaralanır. İstanbul’a dönüp Yeşilköy Tayyare Mektebi’ne girer ve tayyareci olur.
1917 senesinde Kafkas Cephesi’nde 7.Tayyare Bölüğü’nde görev yapmaktayken bir Rus uçağını düşürür. Kafkas Cephesi’nde Rus tayyaresi düşüren ilk pilot olarak tarihe geçer. Aynı cephede bir başka çatışmada isabet alır ve uçağı yere indirmeyi başarır. Esir düşmeden önce düşman eline geçmesin diye uçağını ateşe verir. Ruslar, esir aldıkları Vecihi Bey’i Hazar Denizindeki Nargin Adası’na hapsederler. Vecihi Bey, bölgedeki Azerilerin yardımıyla Nargin adasından kaçar ve önce Erzurum’a, oradan da İstanbul’a döner.
I.Dünya Savaşı sona ermiştir ve İstanbul işgal altındadır. Bir gece Harem’den kalkan bir gemiye binerek Mudanya, Bursa, Eskişehir üzerinden Anadolu’ya geçer ve Kurtuluş Savaşı’nda büyük kahramanlıklar sergiler. İstiklal Madalyası verilir kendisine.
İzmir Seydiköy’de tayyare okulunda öğretmenliğe atanır. Yunanlıların kaçarken geride bıraktıkları malzemeleri kullanarak bir uçak imal eder ve adını ’’Vecihi K VI’’ koyar. Uçağı yapmıştır; ancak, uçuş izni kendisine bir türlü verilmez. Uçuş izni girişimleri sonuçsuz kalmıştır; ancak, Vecihi Bey uçağı başarı ile uçurur.
Kendisi ödüllendirilmeyi beklerken cezalandırılır. Bunun üzerine Hava Kuvvetleri’nden ayrılır. Türk Tayyare Cemiyeti’nde çalışmaya başlar. Almanya’ya gidip Junkers ve Rohrbach uçak fabrikalarını inceler. Ardından Fransız Bregue, Potez ve Henriot fabrikalarında incelemelerde bulunur. Buralarda uzun saatler tecrübe uçuşu yapar. Bunlar olurken Milli Savunma Bakanlığı Kayseri’de Tayyare Motor A.Ş’yi (TOMTAŞ) kurar ve Vecihi Bey’in seçimi olan Alman JU A-35 imalatına başlanır. Vecihi Bey TOMTAŞ imalatı JU A-35’leri geliştirip çok daha uzun mesafelere uçacak hale getirir. Bu işi, uçağın kanatlarını benzin deposuna çevirerek yapar. Bu uçak, Ankara’dan Tahran’a hiç yere inmeden uçar. Vecihi Bey’in düşüncesi, üretimi arttırıp yabancı ülkelere de uçak satabilmektir. Vecihi Bey dışarıya açılıp TOMTAŞ’ı uluslararası pazarda etkili yapmaya çalışırken, kötü yönetim yüzünden imkansız başarılmış ve TOMTAŞ iflas ettirilmiştir.
Vecihi Bey, ücretsiz izne ayrılıp müteahhit Nuri DEMİRAĞ’ın yardımıyla İstanbul’da bir kereste deposu kiralayıp ’’Vecihi K-XIV’’ ismini verdiği uçağını ve uçak motorlu sürat teknesi “Vecihi SK”yı imal eder. Vecihi K-XIV, ilk uçuşunu İstanbul’da büyük kalabalık önünde 16 Eylül 1930’da yapar. Benzer bir uçuşu Ankara’da da yapar. Ancak, “Vecihi K-XIV” için uçabilirlik sertifikası verilmez.
Bir dilekçesinde şu cümlelere rastlıyoruz. “Halkımızın gözleri önünde yaptığım uçuşlar, tayyaremin sağlamlığı hakkında kati delil sayılmaz mı? Tam bir muvaffakiyete haiz eserin bir kalemde mahvedilmesi milli kalkınma anlayışına yakışır mı? Tayyaremin muayenesi için Fen Şubesi elinde aerodinamik vasıfları tespit edecek vasıta bulunmadığını ileri sürüyor. Çok rica ederim Binbaşım! Bu şube fenni muayenelerin icap ettiği vasıtaları henüz temin edememişse, varını yoğunu harcamak suretiyle böyle bir eser vücuda getiren vatandaşın kabahati ne? Binaenaleyh, bu haksızlığın giderilmesi ve tayyaremin kurtarılmasını tekrar tekrar vicdanınıza bırakıyorum.”
Maalesef sonuç değişmez ve Vecihi K-XIV için uçabilirlik ruhsatı verilmez. Tek çare ruhsatı yurtdışından almaktır ve Vecihi Bey de öyle yapar. Aralık 1930’da Prag’a gider. Uçak testlerden başarıyla geçer. 25 Nisan 1931’de dönüş yolculuğu başlar ve Vecihi K-XIV 5 Mayıs 1931’de Türkiye’ye iner.
Vecihi Hürkuş, uçağını posta işlerinde kullanmayı planlarken, Türk Hava Kurumu’nun teklifini kabul eder ve büyük bir Türkiye turuna çıkar. Tur Ankara’dan başlar; Aksaray, Konya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Muğla, Aydın, Denizli, Uşak, Eskişehir, Adapazarı, İzmit duraklarında devam edip Yeşilköy’de tamamlanır. Program çok başarılı olmuş ve THK çok büyük miktarlarda parayı halktan bağış olarak toplamıştır. Buna karşılık THK, Vecihi HÜRKUŞ’un yardımcısı makinist Hamit Bey’in işine son verir, Vecihi HÜRKUŞ’un uçuş tazminatını keser ve Hürkuş K-XIV’i uçuştan men eder.
Hürkuş, bu Türkiye turunda gençlerin havacılığa ne kadar ilgili ve istekli olduğunu görmüştür. Tarih 21 Nisan 1932’dir ve Hürkuş ilk sivil Türk Tayyare Mektebi’ni kurar. Bu okulun 2’si kız olmak üzere toplam 12 öğrencisi vardır. Okulun kuruluş amacı Türk gençliğini havacılıkla tanıştırmak, havacı gençler yetiştirmektir. Mektebin bir uçağı, bir hangarı ve bir de uçuş pisti vardır. Tekel idaresinin ve İş Bankası’nın reklamlarını yaparak giderlerini karşılamaya çalışmaktadırlar. Sivaslı müteahhit Nuri DEMİRAĞ da her türlü yardımı yapmaktadır. Vecihi HÜRKUŞ’un önüne çıkartılan engellerin ardı arkası kesilmemektedir ve mezun olan öğrencilerin diplomaları tanınmaz ve denklik verilmez. Hal böyle olunca okul kapanır.
THK’da yönetim değişikliği olmuştur. Vecihi Bey Ankara’ya davet edilir ve THK’na başöğretmen olarak atanır. 1937 sonbaharında Almanya’ya gider ve Weimar Mühendislik Fakültesinde ihtisas yapar. Vecihi Bey yetenekleriyle ve bilgisiyle arkadaşlarına fark atıp, 4 yıllık okulu 2 yılda bitirip diplomasını alır. Türkiye’de onu alışık olduğu bir sürpriz beklemektedir. Bayındırlık Bakanlığı Vecihi HÜRKUŞ’un diplomasını tanımaz ve “Tayyare Mühendisliği Ruhsatnamesi” vermez. Vecihi Bey kolay pes etmek niyetinde değildir ve hakkını mahkemede aramaya başlar. Uzun ve masraflı bir mücadele sonunda mahkeme kararıyla tayyare mühendisliği ruhsatnamesini alır.
Vecihi HÜRKUŞ, bir şeyler yapmaya, havacılık atılımı yapmaya ne kadar istekliyse, birileri de O’nu engellemeye o kadar kararlıdır. Vecihi Bey’in Van’a tayini çıkar. Her şey ortadadır. Kurumdan ayrılır ve “Kanatlılar Birliği” adında bir cemiyet kurar, Magister tipi bir uçak temin eder ve havacılık dergisi çıkartmaya başlar.
Tayyarenin çok farklı alanlarda kullanıldığını Avrupa’da bizzat görmüş ve tecrübe etmiştir. Tayyare ile zirai ilaçlama işine girmek ister. Ancak, öncelikle parayı hedeflemiş ortaklarıyla anlaşamamıştır. Büyük bir cesaretle “HÜRKUŞ HAVAYOLLARI”nı kurar. Banka kredisiyle 8 adet uçak satın alıp filo oluşturur. Maalesef, değil yolcu taşımak, gazete taşımasına dahi müsaade edilmez. Hürkuş Havayolları fazla gelişmeden boğulmalı ve yok edilmelidir. Uçakların yerde kaldığı her gün, şirket hanesine zarar yazmaktadır.
Hürkuş Havayolları pilotlarından Fevzi GÖKDENİZ, Bursa üzerinde reklam uçuşu yaparken, Bursa Stadı’nın tribünlerinde kız arkadaşını görür ve artistik hareketlere girişir. Bir sürü tehlikeli manevranın ardından uçağın kanadını tellere takar ve uçak düşer. Pilot kurtulur. Çok değerli bir uçak kaybedilmiştir. Zaten zorda olan şirket pilotlara maaş ödemelerinde zorlanır. Pilotlar Fevzi GÖKDENİZ ve Sadık SAGUN, Hürkuş Havayolları’na ait bir uçağı Bulgaristan’a kaçırırlar. Bu, dünya üzerindeki 2. uçak kaçırma hadisesi olarak tarihe geçer. Şirketin inişi devam etmektedir. Havayolu olarak çalışmasına izin verilmeyen şirket, uçakları Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da MTA adına maden arama işinde kullanır.
Banka kredileri ödenemez. Hürkuş Havayolları iflas etmiştir. Ettirilmiştir desek daha doğru olur. Vecihi HÜRKUŞ’un gazi maaşına haciz koyulur.
Vecihi HÜRKUŞ, havacılığa verdiği 52 yılda 102 farklı uçakla toplam 30 bin saat uçuş yapmıştır. 16 Temmuz 1969 yılında 76 yaşında vefat etmiştir.
Vecihi Hürkuş, ölümünden sonra da sıkıntılar yaşamaya devam etmiştir. Hepimizin büyük zevkle ve keyifle izlediği 70’li yıllar yapımı NEŞELİ GÜNLER isimli Türk filminde Şener Şen’in canlandırdığı Vecihi isimli pilot karakteri ile, Vecihi Hürkuş anormal (filmde geçtiği tabirle “deli”) bir şahsiyet olarak sunulmuştur.
Bu değerli şahsiyete, gereken değerin 2012 yılında da olsa verilmiş olması önemlidir.
Türkiye’nin Vecihi Hürkuş’lara ihtiyacı vardır…
Kaynak: http://magazin7.com/yazi-detay/62/Vecihi-Hurkus-un-Basina-Gelenler-Pismis-Tavugun-Basina-Gelmez.html
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: