HATEMÜL ENBİYA'YA AÇIK MEKTUP!..
Yayınlanma :
19.11.2018 19:32
Bugün dünyamızı şereflendirmenin yıldönümü... Ve biz Müslümanlar yine seni anmaktayız, anlamasak da. Aslında doğum günü anmaları, Eyyubilerle birlikte başlasa da seni anmak ve anlamaya vesile olması açısından güzel bir gelenek olsa da biz sadece anma kısmındayız, anlama boyutunda hiç olmadık. Her yıldönümünde seni Kandil simitleri ve mevlid okumaları ile anmayı marifet saydık...
Ey Resül-ü Zişan, senden sonra ümmetin diğer ümmetler gibi Kitabı tahrip edemedi ama zihinleri tahrip edildi. Hemen senden sonra iktidar kavgasına giriştiler. Haklılıklarını ispat bab'ında buna dinsel kılıflarda uydurdular. Üç Halifenin ardından, Haşimoğulları ile ezeli rakip olan Beni Ümeyye, "Peygamber bizden çıkmadı ama halife bizden olmalı" mantığıyla, işi senin torunlarını katletmeye kadar ileri bir boyuta taşıdı. Ve biz bu durum karşısında üç maymunu oynayarak, "Ali haklıydı,ama Muaviye de haksız değildi" gibi mantık dışı bir gerekçeyle, Kafir Yezid zaliminin Kerbela'da, senin torunlarını katleden pis eline kılıç olduk. Affet bizi, bağışla...
İş bununla da bitmedi Ey Nebi... Sen ümmetinin arasında otururken, gelen bir yabancı seni onlardan ayırt edemediğinden "Hanginiz Muhammed" diye soruyorken, senden sonra gelenler, Kisra'nın saraylarına benzer malikanelerde saltanat sürüp, senin mirasını zehirlediler...
Halkın sorunlarına çareler üretmeye çabalayan, sivil imamları ve ehli beyti zindanlarda çürüttüler. Ama bunları yaparken de sana salat ve selam getirmeyi de asla ihmal etmediler. Seni anlamaktansa anmak daha kolaydı ve işlerine öyle geliyordu. Bu saltanatlarını sürdürmek için, ümmetine rahmet olan ihtilaflarını körükleyip, zahmet haline getirdiler...
Ümmet arasındaki mezhebi, meşrebi farklılıkları keskinleştirip, her birini ayrı bir din haline getirdiler. Bunu yaparken de Majestelerinin ulemalarından "dini" destek alarak meşrulaştırdılar. Saltanatlar, imparatorluklar çağındaki bu yozlaşmalar günümüze kadar geldi. Ümmet Sünni hilafet teolojisi ile Şii imamet mitoloji arasında sıkışıp kaldı. Farklı seslere tahammül edemeyip tekfir ettiler...
Ey Allah'ın Resülü; sen tevhid dinini tebliğ edip şirk koşmayı yasaklarken, biz Mekke müşrikleri gibi yeni putlar oluşturduk. Bu putlar zaman zaman, mevki, makam, para, eş ve çocuklarımız olurken, en çok da nesebimiz ile "abi, şeyh ve hocalarımız" oldu. Onlardan şefaat bekleyip durduk. Yani Hüseyine ağladık hep ama Yezide karşı çıkmayı da düşünmedik...
Dini algılamamız o kadar kirlendi ki; Sen kızın Fatıma ya "bana asla güvenme" demişken, biz sahte cennet vaad eden Gavslarımıza, şeyh ve hocalarımızın bize şefaat edecekleri zannıyla iman ettik. Ama sana hep salat ve selam göndererek yaptık bunları...
Ey Hatemül Enbiya,
İşte biz tüm bu kirli ve iğdiş edilmiş zihinlerimizle yine sana salat ve selam göndereceğiz bu gece...
Sana bakmaya yüzümüz yok, biliyoruz ve tüm bu çirkinliklere inad şunu da senden öğrenmiştik ki, La tahzen diyoruz, mahzun olmayacağız, ümitvar olacağız ki, Allah nurunu tamamlayacaktır, buna iman ediyoruz....
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: