Parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuşan Kılıç, bu tür geçişlerin kamuoyu vicdanında rahatsızlık yarattığını belirterek, “Bu netameli bir meseledir. Özlem Çerçioğlu’nun yer değiştirmesi en çok tepki çeken olmuştur” dedi.
Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
Sayın Çerçioğlu bir dönem CHP’de milletvekilliği, üç dönem Aydın’da belediye başkanlığı yaptı. Bu dördüncü dönemi. Beş dönemdir Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin oylarıyla seçilen bir isim. Parti değiştirmektense evine dönse daha sağlıklı bir karar olurdu diye düşünüyoruz. Bu tür yer değiştirmeleri doğru bulmuyoruz, tasvip etmiyoruz. Kamuoyu vicdanında tepki çekmiştir.
Kılıç, bu durumun siyasi etik açısından kabul edilemez olduğuna dikkat çekerek yasayla düzenleme yapılması gerektiğini söyledi:
Türkiye’de artık bir düzenleme yapılmalı ve seçilen milletvekillerinin, belediye başkanlarının dönem sona erinceye kadar seçildikleri partiden ayrılmaları yasaklanmalıdır. Bırakacaksa koltuğu bıraksın, görevi bıraksın. ‘Bu yük ağır geldi, ben bu emaneti taşımak istemiyorum’ diyorsa evine gitsin ama parti değiştirmesin. Çünkü yüz binlerin iradesi ipotek altına alınmış oluyor.
Kılıç, aynı durumun kendi partilerinde de yaşandığını hatırlatarak “Bizim de Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanımız seçildiği partiden ayrıldı. Oy veren yüz binlerin vicdanı, sandığa yansıyan emeği ne olacak? Yazıktır, günahtır. Bunu doğru bulmuyoruz. Emeğe saygısızlık olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bizim terörist Abdullah Öcalan’dan bir beklentimiz yoktur”
TBMM'de kurulan Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na da değinen Suat Kılıç, şunları söyledi:
Terörsüz Türkiye Komisyonu’nun çalışmalarını yakından izliyoruz. Şu ana kadar somut bir veriye ulaşılabilmiş değil. Konuşulanlar kısmen dışarı açıklanmayacak ama yakından takip etmek zorundayız. Bizim, terörist Abdullah Öcalan’dan bir beklentimiz yoktur. Öcalanlı bir gelecek, Apo’lu bir Meclis hayalimiz de yoktur. Buna rızamız ve tahammülümüz de yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halkların meclisidir, hepimizin meclisidir. Adı üstünde ‘Büyük Millet Meclisi’dir. Terör örgütlerinin, teröristlerin sığınağı değildir. Canımız yandı, affetmiyoruz. Kaldı ki, biz affetsek millet affetmez. Millet affetse şehit aileleri affetmez. Şehit aileleri affetse gaziler affetmez. Gaziler affetse tarih affetmez.
“Gazozuna pazarlık”
8’inci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde hükümetin verdiği zam teklifini eleştiren Kılıç, şöyle konuştu:
Gelir dağılımında adaletsizliğe dikkat çekiyoruz. Gelir adaletsizliğinden duyduğumuz derin kaygıyı yineliyoruz. Zengini daha zengin ederken, fakiri her geçen gün daha da fakirleştiren bu sistem ücretlilerin hiç bir hayal kurmasına izin vermiyor. Ev hayali yok, araba hayali yok, tatil hayali yok. Bırakın evi, et hayali yok. Bırakın tatili, düzenli taksit ödeyebilme ihtimali yok. Bu şartlar altında memur ve memur emeklilerinin maaşlarına yapılacak zam konuşuluyor. Hükümetin teklif ettiği seyyanen artış aylık bin lira. Günlük 33 lira. İnanılır gibi değil. Gazozuna pazarlık... Sayın Bakan, bu kadar şamata bunun için miydi? Çalışanlar meydanlarda, biz de yanlarındayız. Memurun, emeklinin hakkı verilene kadar yanlarındayız.
Hükümetin eli değmişken düzeltmesi gereken bir mesele de kademeli emekliliktir. Meclis tatilden döner dönmez gündeme gelmeldir. Kademeli emeklilik haktır. 17 yıllık hak kaybını bitirmek için bu adım er ya da geç atılacaktır. Şairin dizeleriyle seslenmek istiyorum; ‘Allah’ın on pulunu bekleye dursun da on kul. Bir kişiye tam dokuz dokuz kişiye bir pul. Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa. Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa.’
“Tarım, ameliyat masasında”
Türkiye’de tarım sektöründe yaşanan sorunlara işaret eden Suat Kılıç, şunları söyledi:
Tarım masada, hem de ameliyat masasında, yoğun bakımda. Köylü toprağı işlemeyi bırakıyor, üretimi terkediyor. Karpuzunu yola döken üreticiler… Patatesini kaldırıma döken üreticiler… Soğanını dereye döken üreticiler… Bunların haklarında soruşturma açılıyor. Halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan. Piyasada darlık yaratmaktan. Fiyat istikrarını bozmaktan. Ekonominin bütün ayarlarını bozanlar serbest, hakkını aradığı için tutuklanan kim? Köylü Ahmet. Maliye’nin başındakiler görmüyor mu? Çay üreticisi mutsuz. Üzüm, kayısı üreticisi umutsuz. Arpa, buğday eken mutsuz. Şimdi mutsuzluk sırası mısır üreticilerinde. Arkasından ayçiçeği gelecek. Çünkü bir yandan maliyetler artarken, öte yandan kuraklık nedeniyle rekor düzeyde rekolte her geçen gün düşüyor. Köylü kâra geçemediği gibi mazotun, gübrenin, tohumun, elektriğin, emeğin faturasını da ödeyemiyor. Böyle devam ederse, tarım, önce kartellere kalır, sonra ekmek karneye bağlanır. Tarım SOS veriyor, acil önlem almak hükümete düşüyor.
Köylüye, çiftçiye; halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan, fiyat darlığı yaratmaktan, piyasayı bozmaktan, fiyat istikrarını bozamaktan vesaire soruşturma açılıyor. Ekonominin bütün ayarlarını bozanlar serbest, hakkını aradığı için tutuklanan kim? Köylü Ahmet, köylü Mehmet. Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Bu konuya ya Sayın Cumhurbaşkanı ya Tarım ve Orman Bakanı bir el atmalıdır. Izdırabını, çilesini dile getiren köylüye açılan soruşturma ortadan kaldırılmalıdır. Herhangi bir partinin ilçe başkanı olması bir üreticiye, bir çiftçiye, bir köylüye yaşadığı zorlukları dile getirme hakkını göz ardı etme durumunu vermeyecektir.
Yorumlar
Kalan Karakter: