Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, hakkında "nefret ve ayrımcılık" suçundan açılan dava kapsamında Bolu 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kendisine yurt dışına çıkış yasağı getirdiğini duyurmuştu.
Özcan, Bolu Belediyesi'ndeki makam odasında yaptığı basın toplantısında hakkında çıkan karara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Özcan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Soruşturmanın açıldığı akşam savcılıktan arandım, ‘Yarın şu saatte ifadeye gelir misiniz’ dediler. Gittim, ifademi verdim. Hatta biraz uzun sürdü. Aradan birkaç ay geçti, sözlerimle ilgili dayaı açan sayın savcı, müşteki bulamamış; Suriyeli veya Afgan esnaf bulamamış. Üniversiteye yazı yazmış, ‘öğrencilerden rahatsız olan var mı’ diye sormuş. Birkaç öğrenci bulmuşlar. Ben sığınmacılarla ilgili söylüyorum, öğrencilerle ilgili bir şey yapmadık. Onlar, ‘dolmuşta bakışlarından rahatsız oluyoruz’ demişler. Bolu’da dolmuş da yok. Bu ifadelerle benim hakkımda dava açmış nefret ve ayrımcılıktan. Daha önce benim hakkımda Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilmiş olan bir sürü şikayet vardı 2019 yılında. Bunları savcılık incelemiş 2 yıl boyunca ve takipsizlik kararı vermiş. Bu karara itiraz etmişler. Bolu Sulh Ceza Mahkemesi demiş ki, ‘bu itirazları yerinde görmüyorum ve reddediyorum.’ Müfettişler gelmiş, su zamlarından sonra. Fatih Altaylı’nın programında, ‘Sığınmacıların Bolu’ya yerleşmesini istemiyorum. Su ve nikah ücretlerine zam yaptım. Bunun yargıdan dönebileceğini öngören biriyim. Yargıdan döndü ama orada verilmek istenen mesaj: ‘Biz sizi istemiyoruz kardeşim, yerleşmeyin şehrimize’ mesajıydı. Hukuka uygun bir karar değildi ve mahkemeden geri döndü ama mesaj vermek istedim’ dedim.
"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI BİZLERİ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMAK İÇİN BAHANE ARIYOR"
İçişleri Bakanlığı görevi kötüye kullanmadan hakkımda soruşturma izni verdi. Soruşturma iznine karşı da Danıştay 1. Daire’ye itiraz ettim. Daire, beni haklı buldu, soruşturma iznini kaldırdı. Dedi ki, ‘Tanju Özcan’ın yaptığı görevi kötüye kullanma veya görevi ihmal de değil’ dedi ve bu karar da kesinleşti. Tekrar aklandığım konudan dolayı Adalet Bakanı’nın tweeti üzerine savcı ifademi aldı. Zannediyorum haziran ayında da davayı açtı. Dava, 6. Asliye Ceza Mahkemesi’ne düşmüş. Sonra mahkeme bir tensip düzenlemiş, eksiklerle ilgili şeyleri söylemiş, duruşmayı da 7 ekime bırakmış. Ben de gelmeyeceğim falan demedim ama o mahkemenin hakimi değişmiş. Resen inceleme tutanağı, yüzlerce dosyası varken almış benim dosyayı, durup dururken savcıya mütalaa istemiş. Savcı da mütalaa vermiş, ‘Adam belediye başkanı, yaptıkları zaten 6 buçuk yıl önceye ait şeyler. Delilleri karartma şüphesi yok, kaçma şüphesi yok, sabit ikametgah sahibi. Adli kontrol uygulamasına gerek yok’ demiş. Savcı bunu dediği halde hiçbir gerekçe göstermeden bana maddenin numarasını yazarak yurt dışına çıkış yasağı koymuş. Kaçma şüphem mi var, delilleri karartma şüphem mi var, niye adli kontrol koyuyorsun?
İçişleri Bakanlığı bizleri görevden uzaklaştırmak için bahane arıyor. İçişleri Bakanlığı’na bahane vermek için bu kararı resen verdiğini düşünüyorum. Yoksa dosyaya yeni giren bir delil, belge yok. Ama buna rağmen savcıdan biraz olumlu bir karar gelse beni tutuklayacakmış hakim. Bunun beni görevden uzaklaştırmak amacıyla yapıldığını ben tahmin ediyorum.
"SIĞINMACILAR YUNANİSTAN’A, BULGARİSTAN’A GEÇERKEN YAKALAMAYIN"
Sığınmacılarla ilgili söylediklerim gizli kapaklı şeyler değil. 2019 seçimlerine girerken, ‘göreve gelirsem sığınmacılara yapılan yardımı kaldıracağım. İhtiyacı olan Türk vatandaşlarına yardım edeceğim’ dedim. ‘Bolu’ya yerleşmelerini istemiyorum, bunları göndermek için elimden geleni yapacağım’ dedim mi, bu şekilde sandığa gidip seçildim mi? İlk imzaladığım yazıda, ‘sığınmacılara yapılan ayni ve nakdi yardımı kesin’ dedim. Bundan sonra da su zamları, nikan ücretleri gibi sembolik ama neyi amaçladığımız belli olan işlemleri yaptım. İnkar etmiyorum bunları. Bugün olsa yine yaparım, pişman değilim. Çünkü 2019 yılında Bolu’da çocuklar okuluna güvenli bir şekilde gidemiyordu, parklarda oynayamıyordu. Kadınlarımız günün herhangi bir saatinde caddede dolaşamıyordu tacizkar bakışlar yüzünden. Şu anda Bolu çok rahatladı. Bolu güvenlik sıkıntısı olan bir şehir olmaktan çıktı ve bunu gerçekleştirdiğim için kendimle gurur duyuyorum. Bolu’da hiçbir esnaf, ‘acaba benden haraç ister mi bu sığınmacılar’ korkusuna kapılmıyor. Bolu’da haraç istenen hiçbir esnaf yok. Şehir dışından gelenler de bu tavrımdan dolayı bana teşekkürlerini sunuyorlar. Hasbelkader tanındıysak ve bir kısım tarafından çok sevildiysek bu yaptıklarımızın eseridir. Yaptıklarımı yapmaya devam edeceğim. Bana yurt dışına çıkış yasağı koyacağınıza, sığınmacılara Türkiye’ye giriş yasağı koyun. Sınır bölgelerinde görev yapan polis ve asker kardeşlerime sesleniyorum: Sığınmacılar Yunanistan’a, Bulgaristan’a geçerken yakalamayın. Gitsinler nereye gideceklerse.
Beni susturamazsınız, sığınmacılarla ilgili tavrımı değiştiremezsiniz. Bu davadan dönen namerttir. İster beni tutuklayın, ister belediye meydanında asın yine tavrım devam edecek. Emperyal projeye ‘dur’ demeye devam edeceğim. Asgari ücretline, emekline para bulamıyorsun, gençlere burs bulamıyorsun; yıllardır sığınmacıya bizim vergilerimizle para ödüyorsun. Cumhurbaşkanı bacak bacak üstüne atıyor televizyon programında diyor ki, ‘ben bu sığınmacıları göndermeyeceğimi söyledim’ diyor, söyledi ama ana muhalefet keşke ‘göndereceğiz’ deseydi. Ben ve birkaç siyasetçi söyledi ama ana muhalefet böyle bir şey söylemedi. Yalnız da kalsam, başkalarıyla karşı karşıya da kalsam yaptıklarımın doğru olduğunu biliyorum. Bugün Bolu’da binlerce insan bana dua ediyor. Dünyanın enayisi biz değil. Cumhurbaşkanı olsam ‘çıkartacağım geri kabul anlaşmasından çıkıyoruz kardeşim. İsteyen Avrupa’ya, isteyen Amerika’ya gitsin’ demek olur. Bu kararı veren hakim hakkında da redd-i hakim talebinde bulunacağım."
Yorumlar
Kalan Karakter: