İzmir İl
Genel Meclisi Kasım ayı olağan Meclis toplantılarının 4. Birleşiminde konuşan
İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, ‘Büyükşehir Belediyesi ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında genel değerlendirmelerde bulundu.
Yurttaşlara
sorulmadan kapatılıyor
“Tasarıya
göre ülkemizde bulunan 81 İl Özel İdaresi ve İl Genel Meclisinden 29 tanesi,
2590 Belde Belediyesinden 1582 tanesi, 34 bin köyden 16 bin 82 tanesi
kaldırılarak 13 yeni Büyükşehir kurulurken, 14 Büyükşehir Belediyesinin
sınırları da il sınırları olarak kabul edilerek, 29 adet büyükşehir
oluşturuluyor” diye konuşan Başkan Değirmenci, “Böylece İl Özel İdarelerinin yüzde
36’sı, belediyelerinin yüzde 54’ü,
köylerin de yüzde 47’si burada yaşayan yurttaşlara sorulmadan kapatılıyor. Tam
56 milyon yurttaşı ilgilendiren bu uygulama için hiç kimsenin söz hakkı yok,
tartışma hakkı, seçme hakkı yok” dedi. Başkan Değirmenci, bu uygulamanın yerinden
yönetim ilkesine aykırı olduğunu belirterek, Türkiye’nin 1992 yılında
onayladığı Avrupa Konseyi Yerel Özerklik Şartı’na ve dolayısıyla anayasanın 90.
Maddesine de aykırı olduğunu söyledi.
Seçilmişlerin yerine
bürokratlar
İl Genel
Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci, “Bu tasarıyla kapatılan 29 İl Özel İdaresi
ve İl Genel Meclisinin yerine Vali’nin görevlendireceği ve bir vali
yardımcısının başkanlığında “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi” adlı özel
bütçeli, tüzel kişilikli bir birim kuruluyordu. Bu düzenleme, alt komisyonda
hükümet tarafından geri çekilip yerine, özel bütçeli, tüzel kişiliği olmayan ve
valilik bünyesinde çalışan bir alt birim olarak yeniden düzenlenmiştir. Bürokratlardan
oluşan bu merkez, İl Genel Meclisinin yerine geçiyor. Halkın oylarıyla seçilmiş
meclis kapatılıp yerine devlet memurları atanıyor. Bu kanun demokrasi ile
yerelleşme ile yerinden yönetim ilkesi ile uzaktan-yakından bir ilgisi var mı?”
diye konuştu.
Paylaşım tartışması
yaşanacak
Kurulması
düşülen yeni merkezin kapatılan Özel İdarelerin malvarlıklarını paylaştırma
yetkisini de elinde bulunduracağını söyleyen Meclis Başkanı, “Bu yetkinin
ileride ne büyük

İl Özel İdarelerindeki personel, Büyükşehir’e devrediliyor. Büyükşehir ihtiyaç
fazlasını devlet personel teşkilatına bildirerek atamasını sağlıyor. Özel
İdarelerdeki sözleşmeli çalışan personellerin ise ne olacağı belli değil” dedi.
2 başlı yönetim
modeli olacak
“Bu
tasarının bir sakıncası da Türkiye’de 2 başlı bir yerel yönetim modeli
oluşturmasıdır. 29 ilde İl Özel İdaresi kapatılıp Büyükşehir kanunun
uygulanırken, 52 ilde il belediyesi ve İl Özel İdaresi devam edecek. Türkiye’nin
yarısında başka bir kanun ve yönetim modeli, yarısında başka bir kanun ve
yönetim modeli uygulanacak. Bu durumda İl Özel İdarelerinin kısmi olarak
kaldırılması, Anayasanın 10 maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırılık
oluşturmaktadır” diye konuşan İzmir İl Genel Meclisi Başkanı Serdar Değirmenci,
değerlendirmesine şöyle devam eti; “İzmir’in toplam nüfusu 3 milyon 965 bin
232. Belde ve köylerde yaşayanların nüfusu ise 341 bin 692. Bu kanundan İzmir
nasıl etkilenecek diye bakarsak; İl Özel
İdaresi ve İl Genel Meclisi kapatılırken, 23 belde belediyesi kaldırılacak, 597
tane köyün tüzel kişiliği de sona erecek mahalle haline getirilecek. Tüzel
kişiliği sona eren 597 tane köyün malları, meraları hepsi bağlanacağı ilçe ve
büyükşehir belediyesine devredilecek.
Bu
tasarıda 3/7/2005 tarih ve 5393 sayılı belediye kanunun 9. Maddesinin 2.
Fıkrasının bir ekleme yapılarak (Belediye sınırları içinde nüfusu 500’ün
altında mahalle kurulamaz) hükmü eklenmiştir. Yani nüfusu 500’ün altında olan
köyler birleştirilerek tek mahalle haline getirilecek. İzmir’de bulunan 597
köyden sadece 188 tanesinin nüfusu 500’ün üstünde kalırken, 409 köyün nüfusu
500’ün altında. Yani bu duruma göre 409 köy birbirleriyle birleştirilerek tek
mahalle haline getirilecek.”
Yeni mahallelerde sorunlar
yaşanacak
Meclis
Başkanı Değirmenci, “Kanuna göre nüfusu 500’ün altında olan köyler
birbirleriyle birleştirilerek tek mahalle haline getirilince hemen sorunlar
başlayacak. Öncelikle birleştirilen köylerin isimleri üzerinde büyük
tartışmalar çıkacak. Herkes kendi köyünün adının mahalleye verilmesini
isteyecek. Birleştirilen köylerin birbirlerine yakın olan olacak, uzak olan
olacak. Yazı var, kışı var, doğa koşulları var. Muhtarlık bir köyde olunca
diğer köyde oturan yurttaşlar oraya gitmek zorunda kalacak. Onun için bu yasa
üzerinde düşünülmeden, kafa yorulmadan hazırlanmış, aceleye getirilmiş, ne
ülkemizin sosyal ve coğrafi koşullarına ne de Türk İdari yapısına uygun
değildir. Başkanlık sistemine geçişin bir ön çalışmasıdır. Üniter devlet
yapısından federatif sisteme geçişin ön hazırlığıdır.
Ülkemizin
Güneydoğusundaki bölücü terör örgütü ile yıllardır süren savaş düşünülürse,
illerin idari yapısını bu şekilde genişletilerek değiştirilmesi, terör
örgütünün ekmeğine yağ sürmekten başka bir anlam taşımayacaktır” diye konuştu.
Bu tasarı Anayasaya
da aykırı
Başkan
Değirmenci ‘Büyükşehir Belediyesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında yaptığı
değerlendirmeye şöyle son verdi; “Bu kanun birçok açıdan Anayasaya da
aykırıdır. Büyükşehir kurulan 29 ilde İl Özel İdarelerinin tüzel kişiliğine son
verilmesi Anayasanın 123. Maddesinde ifadesini bulan: İdare, kuruluş ve
görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir hükmüne aykırıdır. Yine
Anayasanın 127/2 maddesine göre mahalli idarelerin kuruluş görev ve yetkileri
yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir hükmüne de aykırıdır.
İl Özel İdaresi, illerin kuruluşu ile birlikte, ayrı bir karara gerek
kalmaksızın kurulan birimlerdir. Varlıkları bir bütündür. 52 ilde devam etmesi,
29 ilde kaldırılması mümkün değildir. Bu açıdan da anayasaya aykırıdır. Hukuksal
ve bilimsel gerekleri karşılamaktan uzak bulunması, ülkenin yarısında başka bir
yönetim modeli, yarısında başka bir yönetim modeli uygulanacak olması nedeniyle
vatandaş açısından anayasal eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir.”
Yorumlar
Kalan Karakter: