GÜLPERİ TİBİN/ GERÇEK HABERCİ/ ÖZEL HABER - Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, Türkiye’nin değişmeyen gündemleri arasında yer almaya devam ediyor. AK Parti hükümetinin, kamuoyu tepkilerine rağmen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasının ardından, “Aile Yılı” ilan ettiği 2025’te aile içi şiddet ve kadın cinayetlerine ilişkin politikaları havada kaldı. 2025 yılının ilk 11 ayında kaç kadının katledildiğine ilişkin veriler belli oldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından açıklanan verilere göre, 2025’in ilk 11 ayında 264 kadın cinayeti işlendi. Öte yandan şüpheli kadın ölümleri ise 269 kişi olarak kaydedildi. 2024 yılında ise bu veriler 12 ay için 395 kadın cinayeti, 259 şüpheli ölüm olarak görüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, verilere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kadın cinayetleri sayısında geçen seneye göre her ne kadar düşüş yaşanmışsa da şüpheli kadın ölümlerinde artış görüldüğünü ifade eden Osmanoğulları, “Kadın cinayeti verileri baktığımızda göreceli bir düşüş var ama bunun dışında şüpheli kadın ölümlerinde ise ciddi bir artış görülüyor. Yani bu aslında bize kadın cinayetlerinin artık boyut değiştirdiğini ve sanıkların, faillerin bir kadını öldürdüklerinde kaza süsü verilebileceğini öğrendiğini gösteriyor” dedi.

KADIN CİNAYETLERİ BOYUT DEĞİŞTİRDİ
Osmanoğulları, kadın cinayeti faillerinin cinayet işlemiş olmaktan kurtulmanın yolunu bulduğunu belirterek, kadın cinayetlerinin boyut değiştirdiğini ifade etti. Verilerin buna işaret ettiğini söyleyen Osmanoğulları, “Fail eğer kadının yüksekten kazayla düştüğünü söylediğinde ya da intihar ettiğini söylediğinde bu kaza ya da intihar şeklinde işlem görüyor. Burada kadın katilleri bir kadın cinayetinden nasıl kurtulacağının yolunu bulmuş durumdalar. Aslında bu veriler bunu gösteriyor. Yani kadın cinayetlerinde bir azalma olmadığını tam tersi kadın cinayetlerin kazaydı intihardı yüksekten düştü ya da kendini vuru denerek boyut değiştirdiğini görüyoruz. Bu da aslında daha tehlikeli bir sürece evrilmiş durumda kadın cinayetleri açısından” açıklamasında bulundu.
DAHA FAZLA KADININ ÖLDÜRÜLMESİNE NEDEN OLDU
AK Parti hükümetinin 2025 yılında açıkladığı “Aile Yılı” politikasını da eleştiren Osmanoğulları, söz konusu politikayla hedeflenen şeyin kadınları tamamen eve hapsetmek olduğunu belirtti. Osmanoğulları, konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı: “Aile Yılı’na ilişkin politikaları bir de her alanda hayata geçirmeye çalışıyorlar. Örneğin okullarda aile yılına dair müfredat koyuldu, liselerde evliliği ve çocuk yapmayı öven, ‘Aile kutsaldır’ anlayışını dayatan, dört duvar arasında kalır’ı öven müfredatlar eklendi. Diyaneti kullandılar vaazlar verildi, yani yaşamın her alanında bu politikaları hayata geçirmeye çalıştılar. Biz bu politikaları hayata geçirirken yani Aile yılı ilan ederken hedefledikleri şey neydi? Kadınları tamamen eve hapsedip, yaşadıkları şiddete hayır demesinler. Her koşulda o evliliği sürdürsünler, çünkü kutsal olan o alandır. Çocuk doğursunlar. Erkeklere de dediler ki ‘Kadınlar birçoğunuza hayır derse sizin o kırılgan erkeklik gururunuzla oynarlarsa, hassas erkekliğinizi yerle bir ederlerse de öldürebilirsiniz’ dediler. Bu aile yılı politikalarının sonucunu bu şekilde görüyoruz. Yine aile yılı politikalarının amacını aslında bu sene yargı kararlarına baktığımızda da görebiliyoruz. İnanılmaz derecede cinsiyetçi kararlar, haksız tahrik indirimleri, buna benzer potansiyel kadın katillerinin serbest bırakılması gibi birçok örnek var. Kısaca diyebilir ki, hükümetin Aile Yılı politikası daha fazla kadının öldürülmesine sebep oldu. Daha azla kadını şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmesine neden oldu.”

POLİS ‘BİZ SİZİ KORUYAMAYIZ’ DİYOR
Osmanoğulları, kadına yönelik ve aile içi şiddet davalarında bir güvenlik tedbiri olarak uygulanan uzaklaştırma kararlarının işlevselliği ve uygulanabilirliğiyle ilgili de konuştu. Uzaklaştırma kararlarının kadınları katledilmekten ya da şiddete maruz bırakılmaktan kurtarmadığını örneklendirerek anlatan Osmanoğulları, şunları kaydetti: “Tam bu sorunla ilgili hafta sonu bir olay yaşadık. Kamuoyunun yakından bildiği bir olay, evli olduğu erkek tarafından öldürülmeye çalışılan bir I.T. davası vardı. I.T.’yi öldürmeye çalışan fail, 1 yıl hapiste yattıktan sonra mahkeme tarafından tahliye edildi. Tahliyesinden sonra şahsa elektronik kelepçe takıldı. Ama tabii biz o gün dahi dedik ki mahkemeye ‘Siz bu sanığı serbest bıraktınız ama sizin bu serbest bıraktığınız sanıklar yarım bıraktıkları işi her zaman tamamlamak isterler.’ Bunu söyledik ve gerçekten de o şahıs önce sahte hesaplarla I.T.’yi rahatsız etti. Ne hikmetse haftada bir, elektronik kelepçesi sinyal vermiyor, aranıyor bulunuyor gibi şeyler yaşanıyor. Hatta geçen hafta polis Irmak’a, şahsa bir saat ulaşılamamasıyla ilgili diyor ki, ‘Bu kadar merak ediyorsan kocanı, evde mi diye git kendin bak.’ Ancak bunun dışında daha da vahim bir şey yaşandı. Hani diyoruz ya, ‘6284 etkin kullanıldığında hayat kurtarır ancak kadınlar koruma kararlarına rağmen öldürülüyorsa gerçekten o karar uygulanmıyordur’ diye. Hafta sonu I.T., kızlarını kursa götürüyor, kızlarının o gün sınavı vardı. Allahtan götürdüğü yer kalabalık. Diğer ailelerin olduğu yerde. Ankara’dan ŞÖNİM’den arıyorlar, diyorlar ki, ‘Eşinizin cihazı sizin bulunduğunuz yerde, yanınızda sinyal veriyor. Çocuklarınızı ve kendinizi oradan güvenli bir alana götürün.’ Düşünebiliyor musunuz? Bu kadına diyorlar ki ‘Kendinin ve çocuklarının güvenliğini kendin sağla.’ Bu kadın arkadaşımız bizimle iletişimde olduğu için bizi aradı. Biz direkt 112’yi arayarak ekip istedik, ekip geldi. Ekip geldiğinde şahıs kursun kapısındaydı, ekipler buldu konuştular şahısla. Şahıs, tesadüfen oraya kadar geldiğini söyledi. Biz aynı gün I.T.’den karakola gidip suç duyurusunda bulunmasını istedik. Karakoldaki polisler I.T.’ye, ‘Siz o şahsı görmediniz ki biz nasıl işlem yapalım?’ Biz I.T.’yi kalabalık bir yerde tutmaya çalıştık ki en azından kalabalığın içinde şahıs I.T.’ye zarar vermesin. O şahsın I.T.’yi görmeyişinin sebebi bizim onu güvenli bir alanda tutmamızdan kaynaklanıyor. Kadınlara diyorlar ki, ‘Biz sizi koruyamayız, siz kendinizi koruyun.’ Her defasında şahsa ulaşılmıyorsa elektronik kelepçesinde, I.T.’yi polis arayıp diyor ki, ‘Kendini ve çocuklarını koru, güvenli bir yere git.’ Gerçekten bu olay, kadınların nasıl korunmadığına dair ete kemiğe bürünmüş bir örnek.”

KORUMA KARARLARINA RAĞMEN ÖLDÜRÜLÜYORLAR
Konuyla ilgili olarak bir başka örneği daha anlatan Osmanoğulları, “Bir diğer örnekse şu; kamuoyunun yine çokça bildiği, öz babası tarafından boğazına bıçak dayanan B.A. var. Bu ailenin adres gizliliği var. Adresini emniyet, mahkeme ifşaladı. Emniyet bu annenin adresini ifşaladıktan sonra, mahkeme bu sanık için tahliye kararı verdi. Yine bizim ve kamuoyunun baskısı sonucu cumhuriyet başsavcılığı tutukluluğun devamına karar verdi. Yani o gün biz orada olmasaydık, bir kamuoyu oluşturmasak, bu sanığın tutukluluğunun devamı istenmese şu an o arkadaşımız da hayatta olmayacaktı. Çünkü hu şahıs cezaevinden ailesine talimat verdi, ‘Ben içerideyim yapamıyorum, siz bu işi bitirin’ diye. O kadın arkadaşımız daha 26 yaşında çocuğuyla, adresi deşifre oldu diye, başka bir ile taşınmak zorunda kaldı bu karda kışta” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: