AKP’NİN DÜMEN SUYUNDA KULAÇ ATANLARA…

Rüşvet, yolsuzluk, hukuk dışılık iddiaları bir yanda, Recep
Tayyip Erdoğan’ ın Don Kişot vari karşı saldırısı diğer tarafta… Seçimler yerel
olmaktan çıktı. 30 Mart seçimleri AKP iktidarına karşı tam bir güven oylamasına
dönüştü.

Herkes hesabını buna göre yapmalı, safını belirlemelidir.
Seçimlerde ortaya çıkacak irade, ülkenin kaderini belirleyecektir. AKP iktidarından
kurtulmak için tarihsel önemde, bulunmaz bir fırsat oluştu. Recep Tayyip
Erdoğan ve O’nun iktidarı ülkeyi yönetemez hale gelmiş, hızlı bir şekilde güç
kaybediyor. Seçimlerde yenilgiye uğrama ihtimali oldukça yüksek. Çıkar
ortaklığı temelinde oluşmuş bu yapılanma 30 Mart yenilgisiyle çil yavrusu gibi
dağılır, dağılacaktır.

İstanbul, Ankara ve
İzmir seçimlerine dikkat. Genelin sonucunu tayin edici nitelikteki bu
illerimizde AKP ince taktikler ve varyasyonlarla netice almaya çalışıyor.
Önceki seçimlerde aldıkları oy oranlarında ciddi bir gerilemenin yaşanacağının
farkındalar. O halde ne yapmalı? Muhalefet partilerinin oylarını olabildiğince
minimize etme gayretindeler.

Ve maalesef bu çark
döndürülüyor…

Seçimlere giren marjinal adaylar AKP’ nin can simidi
oldular. İzmir’ de şu andaki seçim çalışmalarına bakarsanız sözlerimiz daha iyi
anlaşılacaktır. CHP’nin aday listesine almadığı kimi ilçe belediye başkanları
ve aday adayları son anda DSP’den aday gösterildiler. Kazanma şansları sıfır.

Normal şartlarda bu adaylar hakkında yazı yazmayı
düşünmüyorduk. Ancak bugün yaşananlar normalin dışında olduğundandır ki böyle
bir yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettik. Herkesin takdiridir ki bu seçimde
tek bir oyun dahi hangi safta ve ne şekilde istifleneceği çok ama çok
önemlidir. Söz konusu adayların kamuoyu araştırmalarına göre hiçbir şekilde
kazanma şansları yoktur . Ama birilerine yarım puan- bir puan da olsa oy
kaybettirecekleri ortadadır. Soruyoruz: Böylesi bir sonuç kimin işine
yarayacak, kimin ekmeğine yağ sürecektir?

Bir Hakan Tartan, bir
Hüseyin Aslan, bir Hakkı Ülkü ve diğerleri bu gerçeği görmüyor olamaz. Eminiz
ki herkesin görüp bildiğini onlar da görmüştür. Ve yine eminiz ki böylesi
davranışın arkasında bilmemezlik ve görmemezlik değil bilinçli bir tercih ve
rol alma vardır.

Söz konusu adaylara bu saatten sonra “Ne yapıyorsunuz beyler?” diye sormak abesle iştigalden başka bir
şey değildir. Ne yaptıklarını, kimin için yaptıklarını iyi biliyorlar ki
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’si hakkında eleştirmek şöyle dursun bir
çift söz söylemiyorlar. Buna karşılık tüm enerjilerini CHP adaylarını
karalamada kullanıyorlar.

Adeta “Amaca varmak
için her yol mübahtır” diyen Machiavelli’ye rahmet okutuyorlar. Çünkü
yaptıklarında doğrudan kendileri için bir hedef, bir amaç yoktur. Adeta
başkalarının amacı ve hedefi için çalışıyorlar. Normal şartlarda seçim sürecine
girilince belediye başkanları önemli ihale, ruhsat vb tasarruflardan el çeker.
Giderayak yangından mal kaçırırcasına davranmak hiçbir etiğe ve ahlaki ölçüye
sığmaz. Kayınço, baldız, bacanak ve birkaç destekçisiyle belediyeyi seçim
bürosu gibi kullanmak doğru olmaz. Hele ki belediye çalışanlarına göz dağı
vermek, destek vermeyenleri görevlerinden almak kimseye fazladan tek bir oy
kazandırmaz.

Bu marjinal adaylar
arasında basından gelenler var. Medya ile güçleri bağları malum. Her vesile ile
kendilerini haber yaptırmayı becermeleri ise takdire şayandır. Yalnız bu
haberlerde çok ciddi eksiklikleri var. Örneğin ülke ve İzmir gündemine ilişkin
konuşamamak gibi.

İçlerinden biri “Bu
ülke için, çocuklarımız için” derken bu ülkede 14 yaşında bir çocuk 269
günlük yaşam savaşını kaybederek hayata gözlerini yumdu. Bu çocuk Gezi
Direnişi’nde polis saldırısında başından gaz fişeğiyle vurulup tam 269 gün
komada kalan ve ölümüyle tüm yurdu uyandıran Berkin Elvan’dı. Bazıları göstermelik
olarak anmalara katılıp. çarşaf çarşaf fotoğraf yayınladılar. Ama seçimde Gezi
Parkı eylemleri sırasında polise talimat verdiğini söyleyen Başbakan’ın yanında
yer alıyorlar.

Sizler Kimden
Yanasınız?

“Demokrasi
içinmiş!... Cumhuriyet değerleri ve Atatürk içinmiş…” Demokrasinin
kırıntısına tahammül göstermeyenler Cumhuriyet değerlerine ve Atatürk’e açıktan
saldıranlar karşısında en küçük bir duruşu olmayanların bu değerleri kullanarak
siyaset yapmasına herkesin karnı toktur.

Anlatabiliyorsanız
AKP iktidarını nasıl gördüğünüzü açıklayın. Bakın evde, sokakta, işyerinde,
kahvehanede, okullarda herkesin rüşveti, yolsuzlukları ve bunları örtbas edebilmek
için bağımsız yargıya nasıl müdahale edildiğine dair tapeleri tartışıyor.
Tapeler montaj mı, değil mi? İlgilenmiyor musunuz yoksa?  Bir teklifimiz var; o zaman, mesela Hakan
Tartan beş yıl boyunca, Konak Belediye Başkanlığı’ nda neler yaptıklarını,
kentin sermayenin kar ve rant alanına dönüştürülmesi, yani neo liberal ekonomi
politikalarının içerisinde mi yer aldığını yoksa katılımcı, kamunun çıkarlarını
gözeten alternatif yerel yönetim sergilediğini anlatsın. Biz de diyelim ki CHP
bu adaylara haksızlık yapmış…

AKP iktidarına güveniyorsanız yanılırsınız. Her iktidarın
sonu gibi bu da sona erecek. Bu sonla beraber o dönemin sorgulaması da
başlayacaktır. AKP’ nin değirmenine bu kadar su taşımanın, adeta biat etmenin
altında neler var? Halk merak ediyor. Bu sorgulama su taşıyanların icraatlarını
da didik didik inceleyecektir. Örneğin Konak’ ta bu sorgulama  gerçekleşmez ise, bugünden not aldık,
yazacağımız yazının başlığı “Nerede
kaldı hukukçuluğun Sema Pekdaş” olacaktır.