

Bir türkü tutturmuşum duyuyorsun değil mi ?
Çalacak bir kapım yok mutluluğa hasretim
artık sokaklar benim görüyorsun değil mi ?”
Bu yazıya
rahmetle andığım Barış Manço’nun güzel bir şarkısının sözleriyle
başladım.Şarkıdaki anlam uygun geldi bu düşünceler için gözüme. İlk iki yazıya
gelen tepkilere, olumlu olumsuz eleştirilere teşekkür ederim. Verdiğim bir
cevap vardı: Bu köşe üç günde bir çalışacak ve üstünden geçtiğimiz konular,
günden güne yeni yazıların konusu olacak.
İşte onlardan birine geldi sıra. Son günlerdeki olayları da
biraz değerlendirerek, ilk yazıda örtülü kalan bazı konulara açıklık getirelim
istedim. Hazır mıyız?
İlk yazımda biraz yakınmıştım, siyasi kurumların
inandırıcılıklarını kaybettiğinden, örgütün göz ardı edildiğinden ve giderek
güçlüden yana bir hal aldığından bahsetmiştim. Bu süreçte olan eş, dost,
tanıdık kayırmacılıkları, sözlerin yerine gelmemesi bazı sonuçlar doğurdu.
Bence bunlar şu an için günlük sonuçlar. Yeni süreçte bu konuya dair daha
birçok şey göreceğiz gibi gözüküyor. Şimdi söylemek istediğim birkaç şey var:
İktidar denetlenmesi
gereken bir mekanizmadır...
Kuvvetler ayrılığı gerçekten hayati önem
taşımaktadır...
Adalet herkes için gereklidir...
Demokrasi ve özgürlükler ileriyi hedefleyenler
için olmazsa olmazdır...
Vesayet vesayettir, askeri, sivil yoktur...
Türkiye'nin bu konuların tamamında
yapacağı daha birçok şey vardır.
Söylediklerimden,
yazının bugünkü iktidarı doğrudan eleştirecek bir yere gittiği
anlaşılabilir, ama öyle yapmayacağım. Çünkü bunlar siyaset sahnesinde
sergilenenlerin ötesinde kavramlar, iktidara gelince unutulan, unutturulan
kavramlar. Türkiye'de 1945 sonrası demokrasi ve özgürlük vaadiyle gelen hangi
iktidar, zamanla kendi vesayetine yönelmedi ? Bu konularla ilgili yeterli
şeyler söylemek için gerekli deneyimimiz olduğuna inanıyorum. Sıkça
tartıştığımız yönetim tarzının ülkedeki ana akım siyaset üzerinden oluşan,
ayrılma ile bunların mücadele sahasına girdiğini görüyoruz. Başkanlık sistemi,
parlamenter demokrasi. Oysa ki çok da derin kavramlar değil bunlar, esas nokta
halkı bu işin içine ne kadar dahil ettiğiniz. Bizim kullandığımız şekli ile
parlamenter demokrasi, kıta Avrupa'ya benzer nitelikte, önemli olan niyet. Yasama
ve yürütmenin birbirini doğru oranda denetleyebilmesi için milletvekillerinin
mümkün olduğunca lider kararından uzak, örgüt ve halk temelinde seçilmesi, yani
partiler kanunu, yani henüz gereken seviyeye ulaşmamış olduğunu düşündüğümüz ve
ne zaman ulaşacağını bilmediğimiz halkın işin içine gerçekten girmesi!
Bugün hızlı
kalkınma oranı yakalamış ülkelere bakarsak bundan elli yıl kadar önce bizle
aynı olan, fakat bugün bize fark attıkları bir alanı göreceğiz: Eğitim.
OECD rakamlarına göre nüfusumuzun %70’i ilkokul mezunu. Ülkemizdeki ortalama
eğitim süresi 6,5 yıl. Bazı açıklamalarda ara üretim ülkesi olduğumuzu
belirtenleri hatırlıyorum. Siz ara üretim ülkesi olmayı hedeflerseniz, bu
süreçte biz dindar bir ülkeyiz, bilime yönelemeyiz derseniz ve büyük hedefler
koymaya devam ederseniz ben sizin samimiyetinizden şüphe ederim. Açıkça
söyleyeyim: Bu açmaz çözülmeli.
İleriyi hedefleyen yolda gerekenlerden bazılarını alıp
bazılarını kendinize ve çıkarlarınıza göre yorumlayamazsınız. Demokrasi,
özgürlük, kaliteli ve yeterli eğitim, katma değeri yüksek üretim, bilim,
sanayileşme, katılımcılık, sürdürülebilirlik, fırsat eşitliği. Daha birçoğu var
ama bunlar tek tek değil, bütün olarak ele alınmalı. Bugün sizi daha fazla
sıkmayacağım sevgili okurlar, bir sonraki yazıda bu konuya devam edeceğim
çünkü.
Şöyle
bitirmek istiyorum: Parti fark etmez,
eline güç ve fırsat geçince en eşitlikçi söyleme sahip olanların bile yaptıklarını
gördük. Mesele söylemek değil, doğruları tartışmak ve uygulamaya koymak. Yoksa
daha çok döveriz bu dizleri...
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: