Ayakkabı Kutusundan Gemiler Yapmak
Yayınlanma :
03.01.2014 02:38


dinler olduk. Televizyonlarda, radyolarda her an bir “Sanat Güneşi” klasiği dinlemek işten bile değil. “Türkçe’yi
bu kadar çirkinleştirmeyin; delikanlılığı da bu kadar ayaklar altına almayın!”
dercesine her fırsatta sesini duyuruyor. Bence de her gördükleri düzlükte
miting yapan siyaset adamlarının Zeki Müren’ den biraz Türkçe, hatta bol
miktarda da delikanlılık öğrenmeleri gerekiyor. Gerçekten Bodrum’un Paşa
sı rahatsız olmuş mudur? Olmuştur…
“Sevgi dolu bir dünyam var,
Dört yanımda tüm insanlar,
Dünya malı neye yarar,
Dostluklarda yaşıyorum…”
Film tadında bir döneme tanıklık ediyoruz. Bilim- kurgu
filmlerini aratmayacak kadar “Bu kadarı
da gerçek hayatta olmaz, olamaz” dediğimiz sahnelerin hazırlık ve çekim
aşamalarını izliyoruz. Kamera arkası da gözlerimizin önünde. Daha da ilginci:
İzlediğimiz ve bize anlatılan senaryolar arasında inanılmaz bir uçurum var. Bu
uçurum tam anlamıyla gerçek ve sanal olanın çatışması olduğu halde sanal
kurguların destekçileri her geçen gün destek oldukları sanal kahramanlara
inançlarını perçinliyor. Olup biteni ayan beyan görenlerin, gerçekliğin kazanacağına
dair içlerindeki son umut kırıntıları da günden güne yok olup gidiyor.
“Bir Gül’ü sevdim,
Bir O’nu sevdim,
Tek mevsimlikmiş,
Ah geçiverdi…”
Tırlara yüklenmiş roket başlıklarıyla kutulara gizlenmiş
servetler arasında akıp gidiyor yaşam. Ancak bir jetonla vapura binmekten aciz
kalabalıklar hiç tanımadıkları ve tanıyamayacakları bir delikanlının gemi
filosunun fedailiğine soyunuyorlar. Kahrolmayıp da napacaksın?
“Bu ne sevgi ah, bu ne ızdırap,
Zavallı kalbim ne kadar harap.
Nasibim olsun bir yudum şarap,
Sun da içeyim yarin elinden…”
Bir Zeki Müren şarkısı daha açıyorum. Sesini kısarak
izlediğim haberlere en güzel fon müziği bu şimdi. Aklıma şairin dizelerinin son
mısrası geliyor, mırıldanıyorum : “Zeki Müren’ i seveceksiniz.” (Arkadaş Z.
Özger–Zeki Müren’i Seviniz). Ve daha çok seviyorum dinlediğim ezgideki o billur
sesi.
“Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar,
Yeryüzünde sizin kadar yalnızım.
Bir haykırsam belki duyulur sesim,
Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım…”
“Karpuz Kabuğundan
Gemiler Yapmak” sessiz haykırışların anlatıldığı tadı damakta kalan bir
filmdir. En masum duygu ve hayalleri bütün çıplaklığıyla anlatır. Sırtımızı
dönemediğimiz köylü yanımızın arzularındaki saflığı buluruz
izlerken. Filmden aklımda Karpuzcu Kemal’in sözleri kalmış: “Zaten Kemal’ in malını ya kuşlar yer, ya
p.ştlar…” İsyan ve çaresizliğin özetidir Kemal için bu haykırış.
Ekmeğimizi bölüştüğümüz kuşlara lafımız olmaz hiçbir zaman.
Ama gelin görün ki hiçbir zaman kuşlara da bize de kalmaz elimizdeki lokma. Kim
yer, kim çalar? Kemal özetlemiş işte: Ayakkabı kutusundan gemiler yapanlar…
“Zeki Müren’ i
seviniz.”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: