Anayasa Mahkemesi (AYM), "Kobane" olayları gerekçe gösterilerek tutuklanan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Hüda Kaya'nın, "tutuklanmasının hukuki olmaması" ve "soruşturma dosyasına erişiminin kısıtlanması" nedeniyle hak ihlaline uğradığına hükmetti.
Bianet'in haberine göre tutuklama kararının hukuki gerekçelerinin yetersiz olduğunu belirten AYM, Kaya'nın MYK üyesi olması dışında olaylarla doğrudan bağlantısını kuracak somut delil sunulmadığını, suçların işlendiğine dair kuvvetli şüphe bulunmadığı savundu. Yüksek Mahkeme ayrıca, 6-8 Ekim olaylarıyla Kaya’nın eylemleri arasında illiyet bağı kurulamadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“…Meydana gelen şiddet olayları ve ölümler ile başvurucunun herhangi bir eylemi arasında illiyet bağı bulunduğunu gösteren bir delil ortaya konulmamıştır. Başvurucunun söz konusu şiddet eylemlerini azmettirdiği veya bu eylemleri yönettiği ya da böylesi suç oluşturan davranışları desteklediği konusunda bir delil bulunmamaktadır. Başvurucunun üzerine atılı suçlara ilişkin muhtemel cezai sorumluluğunun hangi olay/olguya veya suç teşkil eden eyleme dayandığı açık şekilde belirtilmemiştir. Söz konusu olaylar ile başvurucunun tutukluluğu arasında yaklaşık on yıl geçmesine rağmen başvurucu aleyhindeki suçlamaları destekleyen kuvvetli bir şüphenin var olduğuna objektif bir gözlemciyi ikna edebilecek yeni bir delil de ortaya konulmamıştır.
Tutuklama kararında kuvvetli şüphe bulunduğunu belirtmek sadedinde başvurucunun 17/9/2014 tarihi öncesi ve sonrasına ait terör örgütü PKK/KCK faaliyetlerine dair Emniyet Araştırma Tutanağı'na atıf yapılmıştır. Ancak bu Araştırma Tutanağı ile başvurucuya isnat edilen suçlamalar arasında herhangi bir bağ ortaya konulamamıştır.
Son olarak soruşturmada başvurucuyla ilgili HTS verilerinin de suçlama konusu yapıldığı anlaşılmıştır. Bu HTS kayıtlarının dokuz yıllık bir süreye ilişkin olduğu görülmüştür. Bu zaman zarfında bir siyasetçinin onlarca farklı kişi ile görüşmesi olağan bir durumdur. Pek çok kişinin çeşitli sebeplerle irtibat kurmak isteyeceği bir siyasetçinin kendisini arayan kişilerin kim olduğunu bilmemesi dahi mümkündür. Bu durumda somut olayın koşulları itibarıyla -içeriği belli olmayan- bu telefon görüşme kayıtlarının başvurucuya isnat edilen suçlar bakımından kuvvetli suç belirtisi olarak kabulü mümkün görülmemiştir.”
'Kısıtlama kararları gerekçesiz, soyut ifadelerle alındı'
Soruşturma sürecinde müdafinin dosya inceleme hakkının kısıtlanmasının da silahların eşitliği ve adil yargılanma ilkelerine aykırı olduğunu belirten AYM, kararda dosya kısıtlama kararlarının gerekçesiz, soyut ifadelerle alındığına dikkat çekti. Kararda, şöyle denildi:
"Somut olayda başvurucu, soruşturma dosyasına erişimin engellenmesine ilişkin karara, böyle bir kararın kendisine sunulmadığını belirterek tutuklama kararına yaptığı itirazla birlikte itiraz etmiştir. Ankara 47. Asliye Ceza Mahkemesi başvurucunun soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasına ilişkin talepleriyle ilgili bir değerlendirme yapmadan itirazın reddine karar vermiştir. Buna göre başvurucunun olağan kanun yollarını tükettiği ve başvurunun bu kısmının diğer kabul edilemezlik kriterleri yönünden incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığına ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir."
200 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmedildi
Anayasa Mahkemesi, Kaya'nın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi nedeniyle uğradığı manevi zararların sadece ihlal kararıyla giderilemeyeceğine hükmederek 200 bin TL tazminata hükmetti.
Yorumlar
Kalan Karakter: