
“Alana yaşam laboratuvarı kurulacak”
Çeşme, İzmir ve Ege Bölgesi'nin, sürdürülebilir anlamda kalkınması adına bu projenin tasarlandığını belirten Ersoy, “Tema odaklı köyleriyle, üniversiteleriyle, spor tesisleriyle, kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak alanlarıyla, Çeşme’nin markalaşmasına katkı sunacak. Bütün bunlar hayata geçirilirken, bölgenin mevcut dokusu ve biyoçeşitliliği korunacak. Hatta daha da önemlisi, yıllar içinde kaybedilmiş ürün deseninin yeniden canlandırılması sağlanacak. Bunun için projenin tasarım aşamasında, uzmanlar denetiminde son teknoloji ürünü multispektral kameralar ve fotokapanlar ile aralarında endemik türlerin de bulunduğu bitki örtüsünü ve bölgenin yaban hayatını inceledik. Çeşitliliği korumak ve geliştirmek amacıyla kapsamlı akademik çalışmaları başlattık. Projenin öncelikli ve vazgeçilmez şartı olarak belirlenen biyoçeşitlilik kontrolünün denetiminin sağlanması için bir ‘Yaşam Laboratuvarı’ kuracağız” diye konuştu.
“Projede Cumhuriyet Köyü de yer alacak”
Ersoy, sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımıyla projenin turizminin geleceğine yön vereceğini vurgulayarak “Çeşme'yi ve Ege’yi yerelden kalkındıracak büyük bir vizyon projesi olacak. Farklı ölçek ve konseptte turizm tesislerinin, butik otellerin, üniversitelerin, kültür sanat faaliyetleri için etkinlik mekânlarının bulunduğu Çeşme Projesi’nin kalbinde Atatürk’ün 1937 yılında tasarlamış olduğu İdeal Cumhuriyet Köyü yer alacak. Cumhuriyet Köyü ayrıca, Anadolu topraklarının sahip olduğu hoşgörü anlayışıyla semavi dinleri kucaklayan Dinler Bahçesi’ne de ev sahipliği yapacak. Bunların yanı sıra uluslararası turnuvaların ve fuarların gerçekleştirileceği spor ve fuar alanları, gastronomi, sağlık, ekoloji gibi farklı temalara odaklanan köyler ve Ege’ye has ürünlerin yetiştiği bahçeler de olacak” açıklamasını yaptı.
“Projenin yapı ayak izi sadece yüzde 1,2 ile sınırlı kalacak”
Proje kapsamında 27,5 kilometrelik sahil şeridinin ve 4,3 hektarlık orman alanının olduğu gibi doğal haliyle korunacağına dikkat çeken Ersoy, “Çeşme Projesi kapsamında yapılacak bina ve yapıların oturduğu taban alanı, yani projenin yapı ayak izi sadece yüzde 1,2 ile sınırlı kalacak” ifadelerini kullandı.
Projenin hazırlık sürecinde 7 üniversitenin hazırladığı raporlardan yararlanıldı ve 15 üniversiteden 40 akademisyenin çalıştığını söyleyen Ersoy, “Proje çalışmalarına altlık teşkil etmek üzere, yapılması planlanan tesislerin İzmir-Çeşme Otoyolu ve İzmir-Çeşme Devlet Yolu üzerindeki olası etkilerinin değerlendirilmesi konusunda detaylı bilimsel ve teknik görüşleri içeren 3 ayrı ulaşım etüt raporu yapıldı. Bu rapor Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) ve Mersin Üniversitesi (MEÜ) Şehir ve Bölge Planlama ile İnşaat Mühendisliği Bölümleri tarafından oluşturuldu” dedi.
“Batı sahil şeridi boyunca hiçbir yapılaşma olmayacak”
Ersoy, Çeşme Projesi’nde yer alan tema odaklı köyler hakkında da bilgi de verilirken Gastronomi Köyü’nün merkezinde bir gastronomi üniversitesi bulunacağı vurguladı ve ekledi:
“Bu üniversitede, akademisyenlerin yanı sıra işletmeler ve alaylı aşçılar, bölgenin mutfak kültürü üzerine araştırmalar yapabilecek ve eğitimlere katılabilecek. Bu üniversite, Ege mutfak kültürünü dünya gastronomisinin gündemine taşıyacak. Sağlıklı ve İyi Yaşam Köyü, büyük şehir yaşamından uzaklaşıp ruhunu dinlendirmek isteyenleri Ege’ye özgü şifa ve sağlık ritüelleri ile ağırlayacak. Rüzgâr Köyü de el değmemiş doğasını ve alanın kimliğini oluşturan sörf kültürünü yerinde koruyarak dünya sörfçülerinin vazgeçilmez destinasyonu olacak. Köyün de içinde bulunduğu Batı sahil şeridi boyunca hiçbir yapılaşma olmayacak. Sanat Köyü, bugüne kadar Türkiye sınırları içinde hayata geçirilen en kapsamlı, sosyal ve üretken sanat yerleşkelerinden biri olacak. Sanat Köyü, dünya çapında kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan bir sahne sanatları ve kongre merkezinin yanı sıra geleceğin sanatçılarını yetiştirecek bir Mimarlık ve Güzel Sanatlar Üniversitesi'ne, içindeki dev kütüphane ile birlikte Ege'nin en büyük müzesine de sahip olacak. 200 dönüm üzerine kurulacak bu film platosuyla Çeşme, dünya ve Türkiye sinema sektörüne, üretimden tanıtım ve dağıtıma kadar her alanda hizmet edecek.”
Son olarak projede dikkat çeken Hayvan Köyü, ile ilgili açıklamalarda bulunan Ersoy, “Dünyada bir ilk ve örnek olacak. Hayvan sahipleri seyahat etmek istediklerinde can dostlarını güvenle bu köyde bırakabilecek. Tüm evcil hayvanların özgürce yaşayabileceği bu köyde bir hayvan hastanesi bulunacak. Bu hastane, veterinerleri ve ambulansıyla bölgedeki tüm hayvanlara sağlık konusunda hizmet verecek” diye konuştu.
“Biyoçeşitlilik geleceğe miras bırakılacak”
Ersoy, Çeşme Projesi’nin öne çıkan diğer özelliklerini kaydederek, “DSİ, İZSU ve ilgili üniversitelerin katılımı ile 15 Haziran 2020 tarihinde gerçekleştirilen Su Yönetimi Toplantısı’nda; Hidroteknoloji konusunda uzman bir ekibe ‘Ters Ozmoz Yöntemiyle Deniz Suyundan İçme-Kullanma Suyu Temini Fizibilite Raporu’ hazırlattırıldı. Deniz suyundan su elde edilmesi sonucunda ortaya çıkan konsantre tuzlu suyun bertaraf edilmesinde derin deşarj yönteminin uygulanmasına karar verildi. Projenin tüm su ihtiyacı, ters ozmoz sistemleri kullanılarak arıtılan deniz suyuyla karşılanacak. Proje kapsamında kurulacak Tarım Kooperatifi ve Ege Otları Tohum Bankası ile bu toprakların binlerce yıllık tarım kültürü ve Peyzaj Bankası ile de endemik türlerin yarattığı eşsiz biyoçeşitlilik korunarak geleceğe miras olarak bırakılacak” ifadelerini kullandı.
Planlanan kompost alanı ile bir yandan projenin yaşam sürecindeki karbon ayak izi düşürülürken diğer yandan bütün tarım alanlarının verimliliği yükselteceğini vurgulayan Ersoy, “Elektrikli araç kullanımı, akıllı ulaşım sistemleri ve su kullanımının takibine ilişkin scada sistemlerinin hayata geçirilmesi için ASELSAN’ın uzmanlığı ile sürdürülebilir kent yaşamı için akıllı şehir altyapısı kurgulandı. Bölge, tüm altyapısı bütüncül bir şekilde önceden hazırlanmış örnek bir akıllı sistemle yönetilecek. Proje kapsamında oluşturulacak limon bahçeleri ve kurulacak üretim tesisi ile Çeşme’nin efsanevi limonuna yeni bir gelecek yazılacak. Rumlardan kalma antik üzüm bağları onarılacak. İdeal Cumhuriyet Köyü etrafında sakız bahçeleri ve sakız işleme tesisi kurulacak” açıklamasını yaptı.

Soyer, “Türkiye'de hiç bu kadar büyük bir turizm planlaması yapılmadı”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise bu projeye başından beri olumlu yaklaştıklarının altını çizerek, “Bugüne kadar ki şeffaf ve son derece özenli sürdürülen süreç ile ilgili teşekkür ederim bakanımıza. Biz projeye başından beri çok olumlu yaklaştık. Türkiye'de hiç bu kadar büyük bir turizm planlaması yapılmadı. Bölgede de çok iddialı projelerden biri. Bizim nitelikli koruma alanlarını sürdürülebilir koruma alanlarına dönüştürülmesi ile ilgili endişelerimiz vardı. Ancak yaptığımız görüşmelerde alanın taranması ile ilgili süreç devam ediyormuş. Doğal koruma alanlarının dönüşümü için ÇED raporu çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Süreç devam ediyor. Bizim sorularımız eleştirilerimiz olabiliyor ancak bakanlık bunlara yanıt veriyor” sözlerine yer verdi.

Oran, “Süreç şeffaf bir şekilde işliyor”
Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran ise, “Çeşme'nin sezonunu 12 aya yayacak ve çeşme turizmine katkıda bulunacak her projenin arkasında olacağız. Bazı çekincelerimiz vardı. Bir tanesi beton yoğunlaşmasıydı, diğeri de vatandaşlarımızın mallarının üzerindeki acele kamulaştırma kararlarıydı. İBB Başkanımızın çekincelerini katıldık ve bakanımızdan açıklamalar geldi. İkimizde masadayız ve şeffaf bir şekilde süreç işliyor” görüşünü aktardı.
Ersoy, “Sakız ağacı çeşmeye geri gelecek”
Bakan Ersoy, gazetecilerden gelen soruları yanıtlayarak Çeşmelilerin bu projeyi istemediklerine ilişkin yer alan ifadeleri değerlendirdi ve şunları söyledi:
“Planlama süreci devam ediyor. Bu süreç devam ederken Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan ve üniversitelerimizden kısıtlama ile ilgili detaylar geliyor. Bugün belediyemiz çok iyi bilir... Bizim ilk verdiğimiz planla şimdiki planlama arasında çok değişim olduğunu göreceksiniz. Dünyada en iyi düşünülmüş, doğa ve sürdürülebilirlik açısından örnek bir proje olacak. Çevre halkının tamamının görüşü alınıyor. Vaktiniz varsa proje ekibi ile sizleri yan yana getireyim. Belki siz bilmezsiniz ancak sizin bilmediğiniz yerleri bile gezdim. Cumhuriyet Köyü'nün etrafına 130 bin sakız ağacı dikeceğiz. Sakız ağacı Çeşme'nin ürünü, Sakız Adası'nın ürünü değil. Biz bu proje ile sakız ağacını gerçekte ait olduğu yere getirmeye hazırlanıyoruz.”

“200 otelin her biri için ihale açılacak”
Tüm yatırımcılara da sürdürülebilir turizm sertifikası alma zorunluluğu getirileceğini belirten Ersoy, “200'den fazla otel var. Tek bir yatırımcıya ihale söz konusu değil. Her otel için ihale açılacak. Dünya genelinde de katılmak isteyenler katılabilecek. Her parsel için açık ihale yapılacak. Öngörümüz 2 ay içinde ÇED raporları tamamlanırsa 2-3 ay içinde planlama sürecine gelir ve askı aşamasına geçeriz diye düşünüyoruz. Bizim öngörümüz; 2025'te projenin işletmelerin açılacağı yönünde. Türkiye'de bakanlık tarafından en ince ayrıntıları ile en yoğun bir biçimde bilimsel raporlamaları ile en koruyucu projelerinden biri” dedi.
Ersoy, maksimum seviye yabancı yatırımcı olması olduğunu vurgulayarak “Tabii ki belli oranda uluslararası yatırımcılara sınırlama getireceğiz. Krizlerde de önümüze geliyor. Pazar çeşitlemesini sağlayabilirseniz, o bağışıklığı sağlamış oluruz öncelikli hedefimiz budur” açıklamasını yaptı.
Yorumlar
Kalan Karakter: