Son günlerde dalgalanmaların seyri farklı illerimizde farklı olmaktadır. Vaka sayısına göre vefat oranının en yüksek olduğu il Gümüşhane'dir. En düşük ilimiz Kilis'tir. Burada dikkatinizi bazı illerimize çekmek isterim. Ankara'da günlük ortalama vaka 127, son bir haftada ortalama vaka 155, son üç günde ortalama vaka 177.
İstanbul'da son bir ayda 653, son bir haftada 620, son üç günde 616.
Düne göre baktığımızda bu sayı 700'leri geçmektedir.
Artık Kovid 19'u daha yakından tanıyoruz. Mücadele, tanıda, takipte, tedavide daha tecrübeli olduğumuzu söyleyebiliriz. Biz bize düşen görevi bütün gücümüzle yapa gayreti içindeyiz. Bu ülkeyi seven, yakınını, akrabasını, komşusunu, iş arkadaşını, eşini, dostunu seven her vatandaşımızın da elinden gelen gayreti göstereceğinden şüphe etmiyorum. Hep birlikte kucaklaşacağımız günler uzak değildir.

Kontrollü sosyal hayat dediğimiz bu yeni normalin, yani normalleşme döneminin en önemli kontrol mekanizması 1,5 metreden aşağı olmayan mesafe, maske ve el hijyeni. Dolayısıyla biz hayatın devam ettiğini ama bu hayatın kontrollü olmak zorunda olduğunun altını çiziyoruz. Bu virüs insandan insana bulaşıyor. Gerekli tedbirlere uyulabilirse tehdit de ortadan kalkmış olur. İl Hıfzıssıha Kurullarımız bölgesel illerinde salgının seyrine göre her türlü tedbiri alma noktasında yetkililer. Bu anlamda maske kullanımıyla ilgili şu an 45 ilde gerekli görüldüğü için bu karar alındı. Benzer şekilde ilave olabilecek illerimiz de olabilir. Bunlardan 3 tanesi için Bilim Kurulu'nun önerisi oldu: İstanbul, Ankara ve Bursa. İstanbul'da artış çok ciddi olmamakla birlikte tedbir amaçlı alınmasını Bilim Kurulu önermiş oldu. Özellikle şu dönemde uygulamada maske zorunluluğu olmasına rağmen birçok ilimizde ve kapalı alanda bunun sağlanmadığını görüyoruz. Bu noktada sağlanmayan illerimizde veya ortamlarda, topluluklarda, kültürel, sosyal etkinliklerde bu vaka sayılarının arttığını çok net görüyoruz. Vatandaşımızdan ısrarla ricamız, maske, mesafe ve el hijyenine olabildiğince dikkat etmeleri noktasında 83 milyon olarak gayret içinde olmamız gerekir.
Biz önümüzdeki dönemde bu anlamda, genel anlamda sokağa çıkma kısıtlılığı ve yasağı gibi bir durumu düşünmüyoruz. Bilim Kurulu'nda da gündeme gelmedi. Özellikle pikten sonra bir plato çizdiği ve daha sonra aşağı düştüğünü hepimiz gördük. Dünyanın birçok ülkesinde görüldüğü gibi dalgalanmalar olabilir. Bunlar tamamen bizim tedbirlere uyumla doğru orantılıdır. Bu dalgalanmanın beklediğimizden fazla olduğunu söyleyebilirim. Ama bazı bölgelerde fazla, İzmir, İstanbul gibi bölgelerimizde daha az olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki dönemde bu anlamda sokağa çıkma yasağı gündemimizde olmadı.
O ilaç bir kortizon. Şimdi değil daha önce salgının ilk günlerinde gündemimizde olan bir ilaçtı. Daha çok iltihabı önlemek üzere uygulanan bir ilaç. Bu ilaç yapılan çalışmada geç dönem solunum sıkıntısı olan hastalara uygulandığında bu sonucun elde edildiğini belirten bir durumdu. Biz baştan itibaren tedavide hem genel hem de hedefe yönelik uygulamalarımız oldu. Genele yönelik bu anlamda kortizon kullanıldığı gibi yine hedefe yönelik etkili olarak ilaçları da kullandık. Başından beri kullandığımız ama hangi hastaya kullandığımızın da net belli oluduğu bu ve benzeri ilaçları kullandığımızı, rehberimizde olduğunu söylemek istiyorum. İngiltere'de bazı vakalarda uygulanan ilacın sadece bu ilaç özelini değil hem genel hem hedefe yönelik ilaçlar anlamında, özellikle sitokin fırtınasının olduğu hasta grubunda kullandığımızı söylemek istiyorum.
18 yaş altı gençlerimizde bir artış olmadığını rahat söyleyebilirim. Demin verdiğim rakamlarda vaka sayısında yaş ortalamasının aşağı düştüğünü ifade ettim. Özellikle gençlerin sokağa çıkmasıyla birlikte bu oranın arttığını ve ortalama yaşı aşağıya çektiğini söyledim. Özellikle şu dönemde giderek bu yaş dağılımı 70'lerden 73-74'e çıktığını görüyoruz. Yaş aralığının yukarı doğru çıktığını söyleyebilirim. Büyüklerimizin bu anlamda hassas olmalarını, zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamalarını, kronik hastalığı olan büyüklerimiz için de ifade ediyorum. Çıkmaları gerekiyorsa maskesiz çıkmamaları gerektiğinin altını çiziyorum.
Toplum Bilimleri Kurulu kendi aralarında toplanıyor. Başkanlığımda da toplantılar yapılıyor. Sosyolojik ve psikolojik etkilerini görmek anlamında birtakım çalışmalar yapılıyor. Önümüzdeki günlerde bununla ilgili geniş açıklamaları olacak. Bununla ilgili zannediyorum gelecek hafta birtakım açıklamaları yapmaya başlarlar diye düşünüyorum.
Aşı çalışmalarıyla ilgili daha önce bahsetmiştim, TÜBİTAK ve TÜSEB'in desteklediği kimi merkez ve üniversitelerde çalışmaları başlattık. Hayvan çalışmaları da devam ediyor. Klinik safhasına gelmiş değiliz. Dünyada da bu anlamda klinik safhaya gelmiş olan aşı çalışmalarının sayısının az olduğunu biliyoruz. Çin ve Rusya ile aşı çalışmalarını işbirliğini geliştirmeyi, klinik çalışma bazında bu işbirliğini daha güçlendirmeyi konuştuk. Bilim heyetlerimiz karşılıklı görüşüyorlar, çalışmaya devam ediyorlar. Önümüzdeki aylar, erken dönemde klinik çalışmalarının Türkiye'de gelebileceğini şu an söylemem zor. İki çalışmanın birinin Eylül, birinin Ekim ayında klnik çalışma safhasına gelebileceğini söyleyebilirim. İkisinin iki farklı üniversitemizde olan çalışma. Bir gelişme olduğunda açıklamış oluruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: