-Zor bir salgın süreci geçirdik. Geçiriyoruz. Buca Belediyesi olarak bu süreci nasıl atlattınız?
Şöyle anlatayım. Sağlık Bakanı’nın ilk vakayı açıkladığı gün bütün kurmay ekibi topladık. Ne yapalım, ne edelim? Bununla mücadelede yerel yönetimler ne yapmalı? Ciddi bir çalışma yaptık. O gün toplantı 13 saat sürdü. Sonrasında internetten özellikle Çin’e ait siteleri taradık. Tercümanları yanımıza aldık. Konuyla ilgili ne varsa tercüme ettik. Bunun sonucunda özellikle kent dezenfektasyonunun ne kadar önemli olduğunu gördük. Özellikle Whuan’da hala aynı önlemler devam ediyor. Bu konuda ne yapacağımızı konuştuk ve halihazırdaki makinelere ulaştık. Bizim kullandığımız makinede soğuk sisleme denilen bir sistem. En sağlıklı yol bu. Bizim araştırmamız bu virüsün önemli ölçüde sokaktan geçtiğini gördük. Bu oranın yüzde 30’larda olduğunu biliyoruz. Biz toplam 47 mahallede toplam 3 defa muhtarlar eşliğinde dezenfektasyon çalışması yaptık. Kimse bizim mahallemizden geçmedi diyemez. Gece üçte geçmiştir; ama geçmiştir. Her yere gidildi. Etkisi oldu mu olmadı mı, bu ayrı bilimsel veri gerektirir; ama vakaların yüzde 30’u 40’ı Buca’da beklenirken vaka-nüfus orantısını bir kenara bırakın rakam olarak bile en diplerde. Bir kişiyi bile kurtarmışsak bizim için önemlidir.
-Öngörünüzü kentin nüfus yoğunluğuna ve işlek caddelerine mi dayandırdınız?
Buca’nın nüfus 515 bin 495. Fiili nüfusun 800 bine çıktığını bize İlçe Nüfus Müdürlüğü söylüyor. Buca’daki vatandaş Konak’taki vatandaş gibi değil. İlçemizden Kemalpaşa Organize Sanayi’ye işine giden var. Gaziemir Serbest Bölge’de işine giden var Kemeraltı’nda esnaf olanlar var. Atatürk Organize Sanayi’ye giden var. Buca’daki vatandaşların çoğu orta ve orta alt gelire sahip, çalışan, işçi, garson gibi mesleklerden. Çok ilginçtir, İzmir’deki garsonların çoğu Buca’dandır. Gidin bir mekana oturun garsona sorun. Büyük ihtimalle Bucalı çıkacaktır. Yani ilçe dışında çalışan kişinin hastalığı Buca’ya getirme ihtimali vardır. Gezen nüfus olunca, buradaki hastalığı götürme ihtimali var. Dolayısıyla İzmir’in hastalığa yakalanma ihtimali en yüksel olan ilçesi Buca oluyor. Bilimsel olarak böyle. Sonuç olarak yapılması gerekeni yaptık. Umut ediyorum ki etki etmiştir.
-Başka belediyelerle dayanışmanız oldu mu?
Oldu. Kullandığımız makineleri kullanmak isteyenlere verdim.
-Çalışma sisteminiz nasıldı? Personelinizin durumu halihazırda nedir?
Pandemiyle beraber 12 yaş altı çocuğu olan kadınlara ilk izni ben verdim. Ardından Çiğli Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi bu izni verdi. Sonra pazartesi günü de genelge çıktı. Ciddi bir çoğunluk gitmiş oldu. Sonrasında kronik hastalığı olan personele de izin verdik. Raporu getiren gitti. Sonrasında basındaki bir personelimizin olduğu aparmandaki bir çocukta vaka görüldü. Basın biriminin hepsini yolladık. Yani makinelerin üzerinden yapılan çekimlerimizin önemli bir kısmı cep telefonlarıyla oldu. Basın yoktu. Bin 700 kişilik personelden 400 civarında personel kaldı. Resmi yazışmalar durduğu için kalan işler yürüdü tabii.
Bütün personeli çağırdık. Genelge yayınlandı, biliyorsunuz. Kronik ve ağır hastalığı olan kişilerle ilgili çekincelerimiz sürüyor. Onları izinli kılmaya devam ediyoruz.
-Bundan sonra ne yapacaksınız?
Tabii bu pandemi kolay kolay bitmez. Kalıcı bir çözüm olmadığı sürece tarihsel olarak da salgınları inceledik. Umarım sürü bağışıklığıyla değil de aşı gibi bir önlemle çözülür. Ancak, bu durum kapitalizmin işleyişine ters. Sosyal izolasyon insanı içeride tutmak sistemin işine gelmez. Ekonomi sokağın üzerine kurulu. Dolayısıyla devletlerin kesin bir çözüm üretmesi şart. Biz belediye olarak bu süreçte uyguladığımız önlemleri sürdürmeye devam edeceğiz.
-Gelirleriniz bu süreçte düştü. Pandemi de çalışmaları durdurdu. Projeleriniz ne durumda?
Projelerinizin pişme sürecinde bu pandemi geldi. 6 ay kaybettik. Projeyi pişirecek yapıda da kayıp oldu. Devam ettiği her süreçte bir eksilme olacak. En önemlisi para. Emlak vergisi ve esnafın ödediği vergileri de toplayamamak söz konusu. Yerel yönetimlerin desteğe ihtiyacı var. Merkezi anlamda bir desteğe ihtiyaç var. Yerel yönetimlerin önemi bir kez daha anlaşıldı. Kriz zamanlarında belediyelerin iyi iş çıkardığı görüldü. Atanmış yapılar seçilmiş yapılara göre daha yavaş hareket eder.
-Vatandaşın beklentisi değişti mi?
Evet, değişti. Vatandaş artık önce güvende olmak istiyor. Benim sağlığımı koru, diyor. Sahiplenmek istiyor. Parkları, sokakları, taksileri dezenfekte et diyor. İşsiz kalan, çaresiz kalan vatandaşın öncelikli ihtiyaçlarını karşıla diyor. Eskiye göre tabii beklenti değişti.
-Son olarak geçtiğimiz günlerde basına yansıyan üretime dayalı bir projenizi okuduk. Ona değinir misiniz?
Pandemi süresinde üretimin değerini bir kere daha anlamış olduk. Belediyemize ait tarlalarda yaklaşık bir ay önce sebze ekimleri gerçekleştirdik. Bu ürünleri Bucalı vatandaşlarımıza dağıtacağız. Şu an Buca’nın sembolü ne kadar üzüm olsa da Buca’ya geldiğinizde üzüm göremezsiniz. Bir zamanlar Buca Belediye Binasının bulunduğu yer bile üzüm bağıymış. Ama çarpık kentleşmeyle bu hale gelmiş. Biz, en azından Kaynaklar bölgesinde tarım yapılmasını teşvik ediyoruz. Doğa talanına karşı mücadele veriyoruz. Sadece bu bölgede yetişen Buca razakisi ve benekli sultani cinsi üzümlerin coğrafi işaretlerini almak için çalışıyoruz. Belediyemize ait üzüm bağımızda ürünlerimiz mevcut. Buca razakisi ve benekli sultaninin Buca genelinde dikimi için teşvik etmeyi planlıyoruz
Yorumlar
Kalan Karakter: