Başkanlık davası Yargıtay'a taşındı

Kısa süreli oturduğu AK Parti İzmir İl Başkanlığı koltuğunu yeniden Ömer Cihat Akay'a devreden Abdullah Tekbaş, il başkanlığı seçimini ve ardından yaşanan sancılı süreci Yenigün TV'de değerlendirdi. Yenigün'de Gündem programına katılan Tekbaş, yaşanan bu süreçten AK Parti'nin güçlenerek çıktığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu süreç ilçe kongreleri ile başlamıştır. O zaman AK Parti'nin İzmir'de güçlenmesini istemeyen güçler ve bazı arkadaşlar ilçe kongrelerinde küskünlüklerin ve sorunların kaynağı oldular. Partimiz ilçelerde iki veya üç gurup şeklinde ayrıldı. Biz bu konuda il teşkilatımızı uyardık. Bazı hamlelerde bulunsalar da bu sorunu tamamen çözemediler. Biz isterdik ki ilçelerde ve mahallelerde birlik, beraberlik en üst düzeyde olsun, ama bu başarılamadı. Önce partiiçi bir temayül yoklaması, sonra bir temayül yoklaması daha yapıldı, ben hiçbir süreçte aday olmadım ama İzmir'de en iyisinin yapılması için her zaman üzerime düşeni söyledim ve söylemeye devam ettim. Ama gördüm ki, sonuçta mevcut il başkanının ilçe kongrelerinde yaşadığı sıkıntılarının il kongresine de yansıyacağını gördüm ve uyarılarıma rağmen Ömer Cihad Akay'la devam kararı alındı. Bu karar alındığı zaman dedim ki belki Ömer Cihad Akay partiyi toparlamak, partide birlik, beraberliği sağlamak için bazı hamlelerde bulunur, gerekli şeyleri yapar diye düşündüm.Ancak 15 günlük süreçte Ömer Cihad Akay bu konuda herhangi bir adım atmadı. Bunun üzerine parti içinde bulunan, partinin iyi olması için konuşan arkadaşlarımız sanki partiye muhalefet ediyormuş gibi baskılara maruz kaldı. Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç'ın açıklamalarından sonra bu kongrenin tek adaylı olması durumunda, partimizde küskünlüklerin artacağını düşündüm. Bu kongre tek adaylı olmasın, bu kongre iki adaylı olsun, bir heyecan olsun diye düşündüm.”
 
Birlik sağlanamadı
Tekbaş, esas sıkıntılarının partide birlik ve beraberliğin sağlanamaması olduğunu belirterek bununla ilgili sıkıntılara da değindi: “Sıkıntımız şuydu partide kurucular var. Bunların bir çoğu dışarıda kalmış durumda, eleştiriyi dışarıda yapıyorlar. Partiye yeni katılanlar var, uzun süredir partide çalışan, koşturan arkadaşlar var .Bunların hepsine ilçe teşkilatlarında yer bulmak mümkün değil, ama hepsini kucaklamak mümkün, kimseyi kırmadan, dökmeden bu süreçleri atlatabilirdik. Ama bu süreçte sanki muhalif olan arkadaşlar partiye düşmanmış, partiyi yıpratmaya çalışan arkadaşlarmış gibi gösterildi. Bu bana da yapıldı, bu yüzden ayrışma oldu. Benim eleştirdiğim buydu, bu ayrışma olmasın istedim.Bu parti herkese mevki, makam temin etmek zorunda değil.”
 
Arkamda kimse yok
Abdullah Tekbaş, arkasında kimsenin olmadığını da ifade ederek şöyle devam etti: “Bu yola çıkarken en yakınlarım bile çıkma, etme, kendini yıpratma, siyasi hayatını tehlikeye atma dediler. Bu süreç de AK Parti içinde herkes korkuyor, birşeyler söylemekten çekiniyordu.Başbakan işaret etti Ömer Cihad Bey'i, susalım oturalım dediler. İşte ben çıkarken bu telkinlerle çıktım. Kesinlikle özgür iradem, dedim ki bir kurban olacaksa bu konu da Abdullah Tekbaş kurban olsun, ama AK Parti bu süreçten güçlü çıksın. Beni tanıyanlar kimsenin beni arkadan yönetemeyeceğini bilir. Bunu konuşanlar beni tanıyorlarsa bunu bilinçli yapıyorlar. Tam tersine ben Ömer Cihad Akay'a muhalif olanlardan tepki aldım. Bu benim özgür iradem, tek başına aldığım bir karar, ben bu konuda duyarlı olan, partiye hizmet etmiş, görev yapmış insanları bunu yapmamız gerektiğine zorla ikna ettim. Bunlar muhalefet yapıyorlardı ama çıkma gibi bir niyetleri yoktu .Ben bunları zorladım, ben çıktıktan sonra bunların bir ekip olmasını sağladım.”
 
Bedel ödenmeli
İl Başkanlığı seçiminde Başbakan'ın Ömer Cihad Akay'ı işaret etmesinin sadece temenni olduğunu belirten Tekbaş, “bu başka bir aday çıkamaz anlamına gelmez” diyerek şöyle dedi: “Ben hayatım boyunca hep duruş dik duruş sergiledim.Yarını düşünen kahraman olamaz. Başbakanın siyasi başlangıcı da böyle. Eğer bir bedel ödemezseniz, bir yere gelemezseniz. Benim için siyasi geleceğini tehlikeye attı diyenler, partideki küçük olsun benim olsun zihniyetinde olan kişilerdir. Genel merkezden, başbakanımız tarafından böyle göründüğünü düşünmüyorum. Yola çıkarken il başkanlığını falan düşünmüyordum. Ben makam, mevki sevdalısı bir adam değilim, bunu her seferinde söyledim.Ben hizmet sevdalısı bir adamım.Ortada bir hizmet varsa, ortada AK Parti için bir başarı sağlamak varsa, her adımı atarım. Belki bugün bu olaylar benim için zarar gözükebilir. Bütün İzmir üzerime gelebilir, basın eleştirebilir, hiç bunları kafama takmıyorum. Ben bu adımı inanarak attım, bedelini öderim, karşılığını da zamanı gelince alırım. Benim amacım AK Parti'nin İzmir'de bazı sorunlarının olduğunu iletmekti. Ben hiçbir zaman bel altı vurmadım. Bir AK Partili olarak, AK Parti İzmir il başkanının Aziz Kocaoğlu'nu övmesini kaldıramıyorum. Ben Akay'ın seçime giremeyeceğini, böyle bir olay olduğunu daha önce de söyledim, çekilmesini istedim. O çekilseydi ben de çekilecektim.Seçim kuruluna dilekçeyi verdim ama, sonucun ne çıkacağını bilmiyordum, zaten ben hakkımı aradım sonuç böyle oldu. Benim hakkımı aramam kadar doğal bir şey yok.”
 
Cadı avcılığı...
İl Başkanı Ömer Cihad Akay'ın söylemlerine de değinen Tekbaş, Akay'a şöyle yanıt verdi: “İl başkanı birlik beraberlik deyip, aba altından sopa gösteriyor. Partilisine cadı avı yapmayacağım diyor. Ortaçağ'da kiliseler dışarıda büyü yapanları alıp kilisede yakarlarmış buna cadı avı deniliyor. Bir il başkanı kendi partilisi hakkında böyle söylerse birlik, beraberlikten nasıl söz ederiz? Ben kimsenin düşmanı da değilim ve kimsenin maşası da olmam, bugüne kadar da olmadım.”
 
Dava Yargıtay'da
İl başkanlığı için hukuki sürecin devam ettiğini sözlerine ekleyen Abdullah Tekbaş, “İl başkanlığı ile ilgili hukuki süreç henüz bitmedi. Biz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduk, buradan gelecek sonucu bekliyoruz” dedi.