

CHP İzmir yönetiminde yani İl
Başkanı mevcut yapının direncine rağmen göreve başladı. Öz geçmişini değerlendirdiğimde
mesleki bilgi ve becerilerini toplumsal ve politik dokuyla uzlaştırmayı
sağlarsa kolay bir başarı elde edebilir.
Devraldığı örgüt her ne kadar
yarısına yakın düzeyde yenilense de yerel yönetim seçimlerindeki başarısızlık
muhalefet yapmaya teşni kesimlerce sürekli dillendirilecektir. Kişisel kanaatim
bu eleştirilerden çok kendisinden önceki Başkan’ın özellikle yerel yönetimdeki
görevlendirmelerde yetkilerini çok hoyratça kullanmasıydı. Liyakat, bilgi,
beceri ve hak kavramlarından uzak, eş dost akraba ve iş ortaklarını, partideki
görevini alet ederek yerel yönetimlere taşıdı. İş ilişkilerindeki faydacı
yaklaşımı politikada da milletvekili olurum sevdasıyla birleştirerek partiyi
ciddi anlamda örseledi. Bu davranış tarzı sürekli tekrarlamaya çalıştığım gibi,
komisyoncu ve taşeron alışkanlığı olan faydacı yaklaşım yıllardır İzmir’e
musallat olmuş yansımasıydı. Partililik ilkeleriyle, hele hele sol söylemlerle bağdaşmayan
bu durum, üyeleri örgütten soğuttu, halka açık etkinliklerde dahi kimseyi
yanında göremez oldu. Partiliye tepeden bakan, üyeye değer vermeyen, aynı
şımarık anlayış daha on gün önce, bu örgüt sekiz ilçede seçim kaybetti,
eleştirilerini Genel Başkan Yardımcısından duymalarına rağmen, hala durumu
anlamamazlıktan gelerek, partiye verdikleri zararı değerlendiremediler.
Tabii ki; gerçek bir partili,
partinin yıpranmasını kendi bireysel prestijlerinden daha önemli bulan herkes,
seçim sonrası gider istifasını verir, partinin önünü açardı. Tüzük gereği kendi
içlerinden 16 kişiyi bulamayacaklarını anladıklarından İl’in etkili kişi ve
güçlerini yanlarına alarak boyunlarında hiçbir vebal yokmuş gibi ellerinde aday
CV’leriyle Genel Merkez’in kapısını çaldılar. Bu hamlenin de sonuçsuz
kalmasından hala bir olumlu tespit yapma ihtiyacı duymayıp, yeni atama
önerisine direnç göstermelerine söylenecek söz bulamıyorum. Oylama sonucu yeni
il başkanı atayamayacaklarını, Ankara’nın talimatıyla yedek üyeleri çağırmak
zorunda kaldıklarından, düşüncelerinin hepten hayal olduğu nihayet anlaşılmış
oldu. Peki partide yaşanan bu fiili
durum, fikri ya da örgütsel bir çelişmeden mi kaynaklanıyor? Hayır! Yıllardır
örgütü tabandan kopuk emelleri için kullandıkları azgın iştahından vazgeçmeyi
bir türlü kabullenemediklerinden.
Yeni İl Başkanının işinin kolay
olabileceğini düşünüyorum. Çünkü parti içinde eş dost akraba kayırmacılığı
yerine, emeği geçenlerin taktir ve güvenini kazanmak gibi yönetim tarzının
basit ilkeleri dahi işini kolaylaştıracaktır. Partili makam sahiplerinin
“değerliliği” işgal ettikleri makamlar içindir. Bu değerli partililerimiz
kendilerinin de birer parti üyesi olduklarını parti lokallerinde ve
toplantılarda diğer üyeler gibi olmayı artık sindirecek kadar alçak gönüllü
olmayı kabullenmeliler.
İl Yönetimindeki yıpranmışlık ve
gereksiz direnç gösterisi elbette bir motivasyon bozukluğuna neden oldu. Bu da
yine yöneticinin yönetim biliminin gerekleriyle üstesinden geleceği bir
durumdur.
Yeni İl Başkanımız İşletme mezunu, üretim alanında çalışan, ürettiği
ürünü, sunduğu tüketicinin isteklerine göre, arzulanan değişimi izleyerek
başarılı olmuş bir işletmecidir. Bu şans toplumsal eğilimleri birinci elden değerlendirme
imkanını da vermektedir kendisine. Ayrıca üretim alanı kişiyi dünyadan haberdar
kılar. Duygu ve düşünceleri toplumsal beklentiler doğrultusunda şekillenir. Ben
bu ilişkinin kendisine ciddi bir bilgi birikimi kazandırdığını, parti
üyeleriyle ilişkilerde beklenen özen, faydasız tartışmaların siyasi çalışma
olmadığı, toplumsal beklentilerin, bizim duygularımızdaki özlemlerle
kıyaslamasını, doğru belirleyeceğini düşünüyorum. Siyasi gerçeklerle, siyasi
şartlanmaların aynı şeyler olmadığını sağlıklı değerlendirecektir. Bilgi
teknolojileri konusundaki gelişmelerin artık örgütlenme yöntemimizde
kullanabilmeliyiz. Mahallelerimizdeki üye sayımızla aldığımız oy ilişkisini bir
tuşla görebilecek yapılanmaları uygulamaya koymalıyız.
Özellikle İzmir’de partimizin çok
oy aldığı bölgelerdeki üye azlığı fikri yansımaları zamanında değerlendirmemize
ve partideki bilgi düzeyine yansıyacak etkide geç kalmamıza neden olmaktadır. Yatay bölgeler olarak tabir edilen
mahallelerdeki üye çokluğu neden oya yansımamaktadır?. Üyelik yöneticilerin
siyasi hedefleri için mi yoksa partiyi örgütleyip toplumun kılcal damarı haline
getirmek için mi? Bu kıyaslamalar çok önemli ve partiye yön verecek
niteliktedir.
Bir gözlemim olarak da, partili
yöneticilerin elbette siyasi ve entelektüel tartışmalardan haberdar olmaları
arzulanan bir durumdur. Ancak bahsettiğim
arkadaşların parti programından, partinin tüzük ve yönetmeliklerinden habersiz
olmaları artık hoş görülmemeli.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: