Başbakan Yardımcısı Fikri Işık’ın yanıtlaması istemiyle hazırlanan önergede şu sorulara ve ifadelere yer verildi.
“Ülkemizin kurucusu büyük önder Atatürk tarafından “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe” eriştirmek amacıyla kurulan Türk Dil Kurumu’nda yer alan bazı sözcüklerin anlam ve tanımları ülkemizin demografik ve kültürel zenginliğine zarar verecek şekilde yer almaktadır. Genellikle derlemelerde çıkan bu durum inanç, mezhep ve etnik açıdan toplumu ayrıştırmaya ve kutuplaştırmaya yol açmaktadır. Bunun en çarpıcı örneklerinden sonuncusu da “vazalak” sözcüğü üzerinde yaşanan tartışmalardır. Bu bağlamda;
- Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan ve inanç, mezhep ya da etnik açıdan farklı kökenden insanları rencide eden, küçümseyen, hakaret içeren anlam ve tanımlarla ilgili bir tarama yapılmakta mıdır? Yapılıyorsa bu ve benzeri kutuplaştırıcı içerik taşıyan hangi sözcükler tespit edilmiş ve bunlarla ilgili bir işlem yapılmış mıdır?
- Dilin toplumların kaynaşmasında en önemli araç olduğu düşünüldüğünde toplumu ayrıştıran ve ötekileştirerek kutuplaştıran sözcüklerin Türk Dili’nden ayrıştırılması ve farklılığımızın zenginlik olduğu bilinciyle toplumu birleştirici yeni sözcükler türetilmesi konusunda çalışma yapılmakta mıdır?
- Dil, ideoloji ve hegemonya arasında güçlü bir ilişki olduğu gerçeğiyle dilimizin ideolojik kaygılardan ve yabancı kökenli istilalardan arındırılarak sadece özgürleştirilmesine ve zenginleştirilmesine yönelik bir çalışma yapılmakta mıdır? Yapılmaktaysa bunlar nelerdir?
Yorumlar
Kalan Karakter: