CHP kurultayından siz ne umuyordunuz? PM listesi sizce sola daha meyilli bir parti olma imkanı veriyor mu?

Bu kurultay 2023’e giderken CHP’yi iktidar hedefine taşıyacak kurultaydı. Genel başkanlık dahil farklı noktalarda yer almak için mücadele eden arkadaşlar da oldu. Fakat 2 arkadaşımız yeterli imzayı toplayamadığı için genel başkan adayı olamadılar. Parti meclisi içerisinde benim düşündüğüm, olması gereken bazı arkadaşlarımız maalesef yer alamadılar. PM’de doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye’nin eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, kardeşlik ve adalet konusunda bir çok bölgede kalmış, mücadele etmiş, yürüyüş ve mitinglere önderlik etmiş, Türkiye genelinde hala ayak izleri olan arkadaşlarımızın çok iyi işler yapacağına inanıyorum. Ancak o arkadaşlarımız PM’de yer bulamadı. Eğer biz konsantre olabilirsek, 2023’te iktidar oluruz. Ama her yerde söylediğim sözü burada da söyleyeceğim: Bölüşürsek tok oluruz. Bölünürsek yok oluruz. Birleşirsek, 2023 yılında halkın iktidarını biz kurarız. Halkın mevcut iktidara çok ciddi bir tepkisi var. Ama asıl olan bu lokal tepkileri organize edilebilecek bir role sahip insanların PM’de yer alması demokrasi mücadelesi açısından iyi olur diye düşünüyorum.
CHP nasıl bir politika güderse bu öncülük misyonunu yakalayabilir?
Siyasette dik durmak, çok koşmak, çok çalışmak önemli. Eğer bir hedef koyduysanız, bu hedefe yürürken ülkemizde yaşayan 83 milyonun hakları üzerinden siyaset yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Seçimlerde aldığımız oylar belli. Bölgeler de belli. Ama geçmişte CHP Doğu’da da vardı. Batıda da diğer bölgelerde de vardı. Şimdi biz İç Anadolu ve Doğu’dan neden uzaklaştık? Biz hala neden bu bölgelerle sağlıklı, sağlam ilişkiler kuramıyoruz. Bu bölgelerle ilgili sadece akademik raporlar hazırlamak yeterli değil. Buralarda kalıcı olmamız lazım. Bu bölgelerde kalıcı olabilmek için, o bölgedeki insanlarla görüşerek, ekonomik, siyasi kültürel konuları iyi irdeleyerek çalışmamız lazım. Aksi halde bugün iki siyasi parti Doğu ve Güneydoğu’yu temsil ettiği iddiasını taşıyor. Bu hakkı kendilerinde görür oldu. CHP’nin bu bölgelerde olmaması bana kalırsa bir handikap. CHP olarak biz iktidar olacaksak, kimseden çekinmeden o bölgenin insanlarıyla görüşerek, geçmişte olduğu gibi sağlıklı diyaloglar kurarak o bölgelerde kalıcı olmamız gerek.

Partinizde sağ siyasetin ya da hükümetin eline malzeme vermemek adına atılan bazı adımlar var. Genel Başkanınız Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda iktidarın tuzağına düşmedikleri yönünde bir açıklamada bulundu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ayasofya, dünya mirası olan ve dünyanın ger tarafından insanın gelip ziyaret ettiği, ibadet ettiği kutsal bir mekan. Orası zaten ibadete açıktı. Burada yapılan şey, bana göre Recep Tayip Erdoğan yani Saray, son dönemlerde çok ivme kaybetti. Bu yukarıdan aşağıya doğru gidişi durdurmak için bir şeyler yapması gerekiyordu. Büyük bir balık yakalaması gerekliydi. Dolayısıyla da Ayasofya’yı ibadete açmaktı. Ayasofya siyasete açıldı. Siyasete açılan bir yeri de kabul etmemiz mümkün değil. Biz de inançlı insanlarız. Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman. Bu halkın din duygularıyla oynayan bir siyasi iktidar söz konusu. Din simsarlığı yapan bir siyasi iktidara karşı mutlaka zaman zaman bu yapılan yanlışlıkları eleştirmek lazım. Son söz olarak, Ayasofya bir kültür mirasıdır. Bana göre orasını korumak, kollamak en doğrusudur. Ama maalesef iktidar orayı siyasete açmıştır.
Türkiye siyaseti uzun zamandır sağ siyaset eliyle yönetiliyor. Sağ seçenekler de hali hazırda Türkiye’de sizin partinizden daha fazla konuşuluyor. Siz, CHP içinde “sosyalizm” vurgusunu her konuşmada dile getiren birisiniz. “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sözünü her konuşmanızın sonunda söylüyorsunuz. Oysa geçtiğimiz günlerde Sayın Kılıçdaroğlu, sağ ve sol kavramlarının bu çağa ait olmayan kavramlar olduğunu ve günümüzü bu kavramlarla yorumlamanın mümkün olmadığını söyledi. Sizce de sağ ve sol kavramları bitti mi?
Sosyalizm, bilimsel bir kavram. Bilim ölmez. Şu an Türkiye’de ve dünyada yaşayan gelişkenlik bilimin ölmediğini, yok olmadığını gösteriyor. Sosyalizm de bilimsel bir kavramdır. Yani, bunu en güzel tarif eden kişi Şeyh Bedreddin’dir. Diyor k, ‘Gelin beraber üretelim. Ürettiklerimizi beraber tüketelim. Yârin yanağından gayrı, her şey her yer ortak’. Bunun neresi kötü? Bana göre bunun tüm dünyada olması gerekir. Eğer sosyalist sistemlerin dışındaki sistemler başarılı olmuş olsaydı, bugün on milyon işsiz, Türkiye için söylüyorum, olmazdı. Türkiye’de başını yastığa koyan en az beş milyon insan aç yatmazdı. Bugün sadece kovid-19 sürecinde başta sağlık emekçileri, kamu çalışanları canını ortaya koydu. İşte o emekçiler bugün ‘imdat’ diyorlar. Bir çoğu istifa edecek noktaya geldiğini söylüyor. Çünkü, bir çok bölgede zor koşullarda çalışıyorlar. Bir yandan geride kalan 620 bin emekçiye görev vermiyorsanız, bu sistemin neresi başarılı. On milyona yakın engelli vatandaşımız var. 2019 yılında kamuda 14 bin engelli açığı var. Engellinin de talebinin dikkate alınmadığı bir sistem zaten iflas etmiştir. Dünyada emek var oldukça, işverenler var oldukça sağ ve sol kavramları ortadan kalkmaz. Bugün iflas eden bu sistemin alternatifi de sosyalizmdir.

İzmir milletvekili olarak, siyasal çalışmalarınız açısından altını çizmek istediğiniz konu nedir?
Açıkçası, ben daha önce DİSK Genel Başkanlığı dahil işçi hareketi içinde yer aldım. Açıkçası İzmir’de yaşıyoruz; ama ben İzmir’de bu kadar bir doğa katliamı olduğunu bilmiyordum. 25 yıl önce Bergama’da siyanürlü altın çıkarma girişimine karşı direnmiştik. Ama başarılı olamamıştık. Açıkçası o günden bugüne İzmir’in ve bölgenin her yanının tahrip edildiğini görüyorum. Kozak Yaylası’ndaki tahribat bunun en açık örneğidir. Son dönemlerde yaşanan orman yangınlarının da sıradan nedenlerle ortaya çıkmadığı kanaatindeyim. Bazı firmaların hemen yangın sonrasında greyderlerini yanan alana sürmeleri bunun göstergesi. Bu doğa katliamına dur demek gerekiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: