CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, İBB'ye yönelik soruşturma kapsamında tutuklanmasının ardından etkin pişmanlıktan yararlanarak serbest bırakılan Aziz İhsan Aktaş'ın şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin olarak, "Neden tutukluyken değil, tahliyeyle birlikte değil de tahliyeden tam 4 ay sonra TMSF tarafından el konuldu?" sorusunu gündeme taşıdı. Aktaş ile anlaşma yapıldığını savunan Günaydın, "Bu işleri azıcık bilenlerin, sözü edilen dönemde o şirketlerin bilançosunda oluşan pozitif ve negatif değişimleri tahmin etmesi asla zor değil. Bir de bunun üstüne iddianame(ler) sonrası duruşmalarda Aziz İhsan Aktaş’tan yararlanılacak olması eklendiğinde, anlaşmanın niteliği ortaya çıkar" ifadelerini kullandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik soruşturma kapsamında "suç örgütü lideri" olduğu iddiasıyla tutuklanan, etkin pişmanlıktan yararlanarak verdiği ifadenin ardından ev hapsi adli kontrol şartıyla tahliye edilen ve daha sonra ev hapsi de kaldırılan Aziz İhsan Aktaş'ın tüm şirketlerine dün kayyım atanmış ve tüm mal varlığı TMSF'ye devredilmişti. Etkin pişmanlık kapsamında verdiği ifadelerle CHP'li belediyelere yeni operasyonlar yapılmasına neden olan Aktaş'ın şirketlerine tahliyesinden 4 ay sonra kayyım atanmasına CHP'den tepki geldi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, X hesabında yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
"Suç örgütü lideri Aziz İhsan Aktaş, 'etkin pişmanlıktan' yararlanarak, 4 Haziran 2025 günü tahliye edildi. Çıkarıldığı canlı yayında, kendi ağzıyla 99 AKP’li, 27 MHP’li, 21 kayyım belediyesinden ve 132 kamu kuruluşundan ihale aldığını itiraf etmesine karşın, yalnızca bazı CHP’li belediyelere operasyon yapıldığı kamuoyunun bilgisi dahilinde... Yalnızca bu durum dahi, operasyonların hukuki değil siyasi olduğunun açık kanıtı niteliğinde.
Şimdi güncel soru şu: Aziz İhsan Aktaş’ın şirketlerine, neden tutukluyken değil, tahliyeyle birlikte değil de, tahliyeden tam 4 ay sonra TMSF tarafından el konuldu? Üstelik de bu arada şirketler konkordato yolu ile icra tehditlerinden kurtulduktan sonra...
Bu işleri azıcık bilenlerin, sözü edilen dönemde o şirketlerin bilançosunda oluşan pozitif ve negatif değişimleri tahmin etmesi asla zor değil. Bir de bunun üstüne iddianame(ler) sonrası duruşmalarda Aziz İhsan Aktaş’tan yararlanılacak olması eklendiğinde, anlaşmanın niteliği ortaya çıkar.
Bu işin 'herkesin bildiği sır' niteliğinden çıkarılabilmesinin tek yolu, (en azından) son bir yıl içinde şirketlerin aktif ve pasifindeki değişimin, bağımsız denetim şirketlerince incelenip raporlanarak kamuoyunun bilgisine sunulmasıdır.
Bugün sunulmazsa, yarın bakılır.
Bu gökyüzü altında hiçbir şey gizli kalmaz."
Yorumlar
Kalan Karakter: