Fakirliğin şerefle giyilen nişanesidir cızlavet…
Aslında yetmiş seksen
yıl geriye gittiğimizde toplum kırsalda yoğunlaştığından dolayı cızlavet daha
çok lükstür.
Ondan kötüsü ise kara lastiktir.
Kara lastikle cızlavet arasında pek fark yoktur nihayetinde
ikisi de lastiktir.
Cızlavet’in itibarı ayakkabıya benzetilmiş şeklinden
gelmektedir. Kara lastiğe yapılmış makyaj albenisini arttırarak onu kırsalda
bir basamak yukarı çıkarmış ve bu memleketi besleyen, okutan ve büyüten
emekçinin ayaklarını süslemiştir.
Emekçi fukara alçak gönüllüdür ya, tevazu göstermiş ve bir
çift cızlaveti olduğu için şükretmiştir. Sonra da yardımına koşmuştur ayakları
üşüyen komşusuna…
Her ne kadar yardımına koşmuşsa da onun da ayakları hep
üşümüştür; zira “cızlavetin” diğer
bir adı soğuk kuyudur…
Canının bir yarısını madenin çamurlu ve soğuk kuyusunda
kaybetmiş ve diğer yarısını yırtık bir cızlavete “soğuk kuyuya” hapsetmiş Recep Gökçe’ye devlet’in 2015 model hediye
cızlavetini vermesek olmaz diyen zat-ı muhtereme teşekkür etmeden geçmek olur
mu?
Biz öyle bir devletiz ki ayakkabı kutusundan gemiler yapıp,
ta! Amerika kıtasını Kolomb’dan önce keşfetmedik mi?
Sarı ampulü de biz
icat ettik; bu kel ve fodul halimizi aynaya bakıp daha iyi görebilmek için…
Sokak, sokak adam arayan Sinoplu Diyojen’in fenerindeki
yağlı fitile yeminler olsun ki bizi o karanlıktan aydınlığa çıkaran meğer bir
ampul değilmiş; eğer Gökçe amca’nın yırtık cızlavetindeki manadan yoksun
yaşamışsak…
Televizyonu, bilgisayarı, arabayı, uçağı ve mekiği icat edip
Mars’a biz çıkmış olsak kaç yazar…
Üstelik en son
keşfimiz değil midir doymayan bir nefisten her odası ayrı bir haram tüten, her
odası ayrı bir riya kokan bin bir odalı saraylar icat etmek.

Gökçe Amca bugün var, yarın yok…
En son Sultan bugün
uyansa inanıyorum ki utanır tüm varlığından, saltanatından ve vazgeçemediği
zenginliğinden… Utanır da bir an önce girmek ister küçümsediğin o cızlavetin
soğuk kuyusuna…
Yorumlar
Kalan Karakter: