Sıla ARABACIOĞLU-GERÇEK HABERCİ-Kadın Savunma Ağı Üyesi Gizem Coşkun, GERÇEK HABERCİ’ye konuştu. Coşkun, kadına yönelik şiddetin temel nedenlerini aktardı. Coşkun, ülkemizde istihdamın arttığını söyleyerek, “İstihdam arttı; ama kadınların kendi mücadelesi ile arttı. Sosyal bir devletin sunduğu olanaklar ile artmadı. Kadınlar bunun için çok fazla mücadele etti” dedi. İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı takdirde kadının sorunlarının azalmayacağını da söyleyen Coşkun, “Yönlendirme, psikolojik destek ve hukuki destek noktalarında kadınlarla dayanışma içerisindeyiz” ifadelerini kullandı.
Kadına yönelik şiddetin temel nedenleri nelerdir ve Türkiye’de bu konuda, dünyanın diğer ülkelerine göre nasıl bir durum söz konusudur?
Kadına yönelik şiddeti sistematik bir şekilde tartışıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ne de bu şiddeti ortadan kaldıracak 6284 sayılı yasayı da hukuki aktarıma da dayanarak tüm toplumun eşit koşullarda hem eğitimin hem sosyal hayatının bu şekilde olabileceğini düşünüyoruz. Bunlar olmadığı takdirde ne şiddeti ne de işsizliğin ortadan kalkacağını düşünüyorum. Bu yüzden buna yönelik çalışmalar yapıyoruz. Feminist, bağımsız bir kadın örgütüyüz. Son dönemlerde kapalı grup çalışması yapıyoruz. Çalışmalarımızın en temel başlıklarından bir tanesi ‘Feminist öz savunma’ kadına yönelik şiddetin kaynağına ulaşma ve durdurabilmek için öz bilincin açığa çıkması için çalışıyoruz. En temel aldığımız çalışma tarzı bu. Elbette yaşanan kadın cinayetlerini elimizden geldiğince takip ediyoruz. Direkt bir şiddet başvurusu almıyoruz; ama yönlendirme, psikolojik destek ve hukuki destek noktalarında kadınlarla dayanışma içerisindeyiz. Mahallelerde kurduğumuz ağlarla kadınlar arasında dayanışmayı güçlendirmeye çalışıyoruz. İhtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz.
Ekonomik bağımsızlığın, kadına yönelik şiddet konusu ile bir bağlantısı var mıdır?
Elbette alakalı. Tek başına özgürleşmeyi sağlamaz; ama bağlantılı. Çünkü toplumsal olarak yetiştirilme tarzımız geleneksel. Eğitim sisteminden tutun bütün sisteme yayılmış bir biçim var. Bu biçimde kadının ve erkeğin rolleri belirlenmiş durumda. Bu iki cinsiyet rolü arasında zaten kadınların rolleri belirlenmiş durumda. Evin içerisinde çocuk ve yaşlı bakımı, temel hizmetler kadınların ücretsiz yaptığı, bunun da tırnak için fedakârlık ve annelik olarak kutsallaştırıldığı bir durumdur. Bu yüzden, kadın şiddete maruz kaldığı zaman oradan uzaklaşabilmesi kolay değil. Zaten yürüttüğümüz çalışmalarda da kadınlarla bu çalışmaları yapıyoruz. ‘Ne yaşıyoruz, bunun adını koyalım ve ne yapabiliriz?’ diyerek mücadele pratikleri geliştiriyoruz. O yüzden kesinlikle ekonomik durum ile ilişkisi var; ama ekonomik güçlenme sağlanabilmesi için devletin yapması gereken şeyler var. Bizim de devlete bu sorumluluklarını hatırlatma sorumluluğumuz var. Çalışmalarımızda olabildiğince bunu yapmak istiyoruz. Çünkü devletimiz anayasada sosyal bir devlet olarak geçiyor. Özellikle sığınma evleri, iş olanağı çok yetersiz. Toplumsal cinsiyet rollerince kadınların çalışmaması gerektiği için bu ihtiyaçlar ikinci plana atılıyor.
Anayasada devletimizin sosyal devlet olarak geçtiğini söylediniz. Peki pratikte ülkemizde kadın istihdamı adına neler yapılıyor. Uygulamaları konuşabilir miyiz?
Bir dönem istihdam ile ilgili çeşitli girişimler oldu; ama bu girişimler esnek, kuralsız ve düşük ücretli meslek kursları ve aile bütçesine katkı şeklinde biçimlendiği için yeterli olmadı. Bir kadının eğitim alması, üniversiteye gidebilmesi toplumsal cinsiyetin aşılması ile başlıyor. İş hayatında bir erkeği tercih ettikleri kadar, kadın tercih edilmiyor. Meslek sahibi olsa da durum böyle çünkü kadının yürütmesi gereken ev işleri ve çocuk bakımı var. Meslek alanında aşılmaya çalışılsa da bu mekanizma toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden beslendiği için sıkıntılar yaşanıyor. İstihdam artmış olabilir; ama bu kadınların kendi mücadelesi ile arttı. Sosyal bir devletin sunduğu olanaklar ile artmadı. Kadınlar çok fazla mücadele etti.
Şiddete maruz kalan bir kadın ne yapmalı yani başvurabileceği yerler nereleri?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 183 numaralı hattını arayıp şiddete maruz kaldığını beyan edip bunu kayıtlara geçirmesi gerekiyor. Eğer şiddet uygulayan erkekle bir evlilik ya da aile bağı varsa direkt savcılığa başvurabilir. Doğrudan kendisi Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurabilir. En yakın karakola gidip şikâyette de bulunabilir. Şiddete uğrayan kadın kendisi başvurmuyorsa buna tanık olan herhangi bir kişi şiddete maruz kalan kadını bildirme durumu da söz konusu. Çeşitli kadın kurumlarının telefon numaralarını sosyal medya üzerinden yayıyoruz. Bazen kapı kapı geziyoruz, broşür dağıtıyoruz bazen de şehir merkezlerine stantlar kurup bilgilendirme yapıyoruz.
İstanbul Sözleşmesi hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?
İstanbul Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ülkelerden biriyiz. İstanbul’da imzalandığı için de adı İstanbul Sözleşmesi. Ve çok geniş kapsamlı, eşitliği temel alan bir sözleşme. O yüzden de özellikle kadına yönelik şiddetle mücadele açısından bizim elimizdeki çok kuvvetli bir hukuki dayanak. Uluslararası bir bağlayıcılığa var. Biz uygulamasında sıkıntı yaşıyoruz. Çoğu zaman da uygulanmıyor. Bunun için mahkeme salonlarında mücadele ediyoruz. Biz İstanbul Sözleşmesi yaşamsaldır diyoruz. Ve hiçbir maddesinde dokunulmamalı.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Kadına yönelik şiddet, sistematiktir ve toplumsal cinsiyet eşitliğine bağlıdır. Her gün bir üç dört artık sayamıyoruz. Çok fazla kadın, özellikle en yakınında yakınındaki erkek tarafından katlediliyor. Kadın maruz kaldığı şiddetle yalnız olmadığını ve kadınlarla her yerde, her alanda, her biçimde dayanışma kurabileceğini söylemek isterim.
Coşkun, “İstihdam, kadınların kendi mücadelesi ile arttı”
GERÇEK HABERCİ, kadın kuruluşlarının, kadına şiddetin nedenlerini ve İstanbul Sözleşmesi konusundaki görüşlerini aktarıyor. Röportaj dizimizin bu haftaki konuğu Kadın Savunma Ağı…
Yayınlanma :
17.02.2021 13:58
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: