DEMİR; CHP İKTİDARINI GENÇLİK KURACAK!
CHP Ankara İl Başkan Yardımcısı Deniz Demir, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yayınlanma :
26.10.2015 17:25


Ankara, siyaset biliminde Türkiye’nin nabzıdır. Ankara siyasetini iyi okumak bütün ülke siyasetini iyi okumak anlamına gelmektedir. Bizde bu atmosferde, değişen ülke dinamiklerini kendi lehimize çevirmek istiyoruz.
Bakınız, mesela Gezi ile başlayan bir halk dinamiği kısa bir zamanda ülkeyi yöneten iktidarı çok olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Sonuçta on üç yıl bütün kurum ve kuruluşlarıyla kadrolaşan bir iktidarın bir anda tepe taklak gitmesini gerçekçi bulmuyorum. Bu dönüşümlerin bir yerde başlaması gerekiyordu ve halk bu dönüşümü bana göre Gezi hareketiyle başlatmış oldu.
Onu takip eden süreçte de aslında bu iktidarın gidici olduğunu hepimiz görebildik. Burada bize düşen görev ise, demokratik gücünü kaybetmekte olan ve ülke yönetme hâkimiyetini kaybeden, kaybettikçe hırçınlaşan, gözü dönen, diktasını, faşizmini katmerleştirerek artıran, sömürülen ve ezilen halk kesimlerine karşı sürekli bir saldırı dalgası başlatan iktidardan doğacak boşluğu iyi doldurmaktır.
Türkiye büyük bir değişim ve dönüşümün eşiğindedir. Bunun en güzel örneği 7 Haziran seçimlerinde bütün illerde oy kaybeden iktidar partisidir. Ankara’nın siyasi atmosferi de ülkeyle paralel bir şekilde gitmektedir. Bunu en çok bütün siyasi mücadelesini sokakta vermiş bizim gibi genç arkadaşlarımız bilir. Gönül rahatlığıyla bunu belirtmek isterim ki, CHP iktidarını kuracak olan gençliktir.
Bu atmosferde gençlerin önünün açılması ve üst düzey yerlerde görev verilmesi partinin kanını tazeleyecek ve daha hızlı adımlarla iktidara koşuşunu gerçekleştirecektir. Şimdi önümüzde az bir süre var ve bize dayattıkları bir seçim daha var. Bu seçimde yapmamız gereken AKP iktidarından bunalmış halk dinamiklerini kendi ilkelerimizden taviz vermeden, kendi doğrularımıza ikna ederek CHP etrafında toplamak olacaktır. Bunun için gece gündüz çalışmalarımız sürüyor ve sürecektir.
Sizce, Ankara nasıl yönetiliyor ?
Ankara nasıl yönetiliyor konusunu aslında çok konuşmaya değer bulmuyorum. Melih Gökçek dünyanın en magazinsel belediye başkanıdır bu konuda kendisini takdir etmek gerekir. Normal şartlarda yönetilen bir metropolün belediye başkanı sürekli gündeme geliyor ve magazinleşiyorsa bunu magazinleştiren paradigmalar bellidir. Ya başarılıdır, ya yatırımları güçlüdür, ya halkla ilişkisi kuvvetlidir, ya da trafik sorununu çözmüştür vs gibi konularla gündemde olması gerekirken, Melih Gökçek ya bir gazeteciyi tehdit etmiştir, ya Ankara’yı sel basmıştır, ya adı yine bir yolsuzluğa karışmıştır. Böyle koşullarda Ankara’nın nasıl yönetildiği tartışılmasını gereksiz buluyorum. Sayın Gökçek’in Ankara’yı parsel parsel dağıttığını biz söylemiyoruz kendi partisinin Başbakan Yardımcısı bunu söylüyorsa o zaman bu çok nettir. Melih Gökçek başarısızdır.
7 Haziran seçimleri ve önümüzde ki 1 Kasım seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seçimlerle ilgili bir analiz yapacaksak eğer, hem 7 haziran seçimlerinin öncesinden başlamak gerekir. Haziran seçimlerinden önce tam bir demokrasi katliamı yapan, hukukun üstünlüğü eze eze meydanlara çıkıp tarafsız olduğunu iddia eden ancak her meydanda 400 milletvekili isteyen cumhurbaşkanıyla, köy köy dolaşıp oy toplayan kaymakamıyla, valisiyle, bütün kirli eylemleri dizayn eden kolluk kuvvetleriyle çalışan bir iktidar partisinin kontrolünde geçen bir seçimi geride bıraktık.
Ancak AKP iktidarının hesaplayamadığı şey bütün kurumları ve mekanizmalarını kontrol altına alarak iktidar olamazsınız. Bu ülkenin demokratik muhatabı iktidarların kirli kurumları değildir. Bu ülkenin vatandaşlarıdır. Demokratik ülkelerde halk bir figüran değildir, demokrasinin temel taşıdır.
Türk halkı yok sayılmışlığa, kullanılmışlığa karşı gelerek AKP iktidarına gereken cevabı sandıkta vermiştir. Başkanlık hayalleri suya düşen cumhurbaşkanı ve tek başına hükümet kuracak çoğunluğa bile ulaşamayan AKP iktidarı bunun faturasını seçimlerden hemen sonra ülkeden kesmeye başlamıştır. Türküyle, Kürdüyle, Çerkeziyle, kadınıyla, isçisiyle, sanatçısıyla , öğrencisiyle bütün halk dinamiklerini ve ülkenin doğusunda uyguladıkları sıkıyönetim politikalarıyla halkı baskıyla 1 Kasım seçimlerine hazırlamaya başlamıştır.
Ülkede kaos çıkararak insanlara “ bakın AKP iktidarı yoksa savaş var “ algısı oluşturmak istenmiştir. Bunun son örneği Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Beyaz Toros” örneğidir. Yapılan her eylemde bekledikleri geri dönüşü alamayan AKP iktidarı ülkeyi apar topar erken seçime götürmüştür. Buda demektir ki ; en azından tek parti hükümeti kuracak bir çoğunlukla çıkmak ve fiili başkanlık konumu edinmektir. Açıktır ki, “Tek Adam ve Tek Parti Diktatörlüğü” özleminden vazgeçilmemiştir. Halka dayattıkları 1 Kasım seçimlerinde bütün planlarının yeniden suya düşeceğinden ve hayallerinin yıkılacağından kuşkumuz yoktur. Halkımız gereken cevabı 1 Kasım günü sandıkta verecektir.
Son dönemde yaşanan olaylarla ilgili düşünceleriniz nedir?
Tarihin her döneminde Ortadoğu coğrafyasında bir savaş durumu, kaos durumu hakim olmuştur. Bu coğrafyada insanlar ölüyor ve bizi buna demokrasi diye inandırmaya çalışıyorlar. Ortadoğu’da romantizm falan olduğu yok, insanlar ölüyor ve bu durumdan hepimiz suçluyuz. Bu coğrafyada sürekli dizayn planları yapan emperyalist güçler bu günlerde ve bu topraklarda bir kaos durumu oluşturmaya çalışıyor. Tarih bu kirli güçleri unutmadığı gibi, kendi gelecek ve hayalleri için bu ülkenin evlatlarını ölüme gönderenleri de unutmayacaktır. Bu ülkeyi “ bakın bize muhtaçsınız “ demek için ateşe atanlar ve anaların yüreğine ateş salan politikacılar bunun hesabını er geç verecektir. 7 Haziran’a kadar olmayan şiddet olayları, ne tesadüftür ki 8 Haziran’dan itibaren başlıyor ve 1 Kasım’a kadar devam ediyor. Diyelim ki, AKP istediğini aldı ve tek başına hükümet kurma çoğunluğuna ulaştı. Nitekim bu şiddet olayları 2 Kasım’da son bulacak. Peki bu yitip giden bu kadar genç kardeşimizin hesabını kim verecek? Bence artık Türkiye’nin hırsı politika haline getirerek ülkeyi uçuruma götürenlere son bir ders vermesinin zamanı gelmiştir.
1 Kasım seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle 1 Kasım için temennim huzurlu bir seçim olmasıdır. Hilenin, oy çalmanın, sandık kaçırmanın olmadığı adil bir seçim olması tek beklentimizdir. Fakat gelinen noktada vatandaş kullandığı oyun peşine düşer hale gelmiştir. Oyunu kullanan vatandaş ne yazık ki oyum çalınmasın endişesiyle gece yarılarına kadar sandığı takip etmek zorunda kalmıştır. Bu büyük bir ayıptır. Dünya’nın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yoktur. Demokratik ülkelerde oyun teminatı devlettir. Vatandaş oyunu kullanır , evine gider. Maalesef ülkemizde kurumlara güven kalmadı. Devletin kurumu olan Anadolu Ajansı’nın seçim akşamları yaptığı manipülatif veriler ise ortada. Ben adil bir seçimde AKP’nin oylarının çok daha fazla düşeceğine inanıyorum. Yeter ki devlet imkanları kullanılarak farklı yollara girilmesin. 2 Kasım günü CHP’nin oylarının artırarak daha güçlü bir konumda pozisyon alacağını düşünüyorum. (Gercekgundem.com)
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: