“Siparişlerin azalması artan maliyetler olabilir”
Yorgancılar üyelerin üçte birinde iç pazarda siparişler değişmezken, yüzde 48’inin yani neredeyse yarısının iç pazarda siparişleri farklı oranlarda azaldığını vurgulayarak, “Sadece yüzde 20’sinde artış gerçekleşti. Dış pazarda ise üyelerimizin üçte biri siparişlerde değişim gözlemezken, üçte biri de artış bildiriminde bulundu. Yüzde 28’i siparişlerinde azalma, yüzde 8’lik bir kesimin siparişlerinin tamamen durmasında, artan maliyetlerle birlikte, hammadde temininde yaşanan sıkıntılardan kaynaklı olma ihtimali yüksektir” dedi.
“Üyelerimizin yüzde 5’i hükümetin desteklerini yeterli buluyor”
Yılın ilk yarısında salgının etkisini azaltması ile üyelerin yüzde 47’si üretimlerinde değişiklik olmadığını yüzde 29’u üretimlerinde artış, yüzde 24’ü azalış bildirirken, yüzde 2’si de üretimlerini durdurduklarını bildirdiğini aktaran Yorgancılar şunları söyledi:
“Geçen sene üretimin tamamen durduğunu belirten firma olmamasına rağmen, yılın ilk yarısındaki bu beyan uzayan sürece, artan maliyetlerle katlanmanın güçlüğünü gösteriyor. Pandemi ile birlikte üyelerimizin dijitalleşme süreçlerinde hızlanma olduğunu geçmiş verilerden bugüne artan oranlarda görmekteyiz. Son 3 anket döneminde, dijitalleşme yönünde girişimi/yatırımı olduğunu ifade edenlerin oranı, yüzde 30’dan yüzde 41’e ve son olarak da yüzde 66’ya yükselmiştir. Firmaların yüzde 49’u döviz borcu olduğunu ve yüzde 25’nin açık döviz pozisyonu bulunduğunu yani kur riski taşıdığını görmekteyiz.
|
Yorgancılar, üyelerin yüzde 55’i 2022 ikinci yarısında ekonominin kötü olmaya devam edeceğini, yüzde 25’i ise iyileşme başlayacağını düşündüğünü paylaşarak, “Oldukça karamsar bir bakış açısı hakim. Bir önceki dönemde olduğu gibi firmaların yüzde 65’i 2022 ikinci yarısında yeni bir yatırım planı hayata geçirmeyi düşünmüyor. İyileşme beklemeyen üyelerimiz, yeni yatırımları da ertelemektedir. İkinci yarıya ilişkin beklentilerde de en büyük riskin enflasyon artışı ve döviz kurlarında istikrarsızlık, dış talepte yavaşlama olduğu vurgulanmakta ve bunlara ek olarak iç talepte yavaşlama ile erken seçim ve FED kararı gösterilmektedir” diye konuştu.
“Çoğunluk faiz politikasını onaylamıyor”
Üyelere hükümetten beklentileri sorulduğunda ‘enflasyonun düşürülmesi, ekonomide istikrarın sağlanması ile maliyetlerin azaltılarak finansman temininde destek verilmesi’ olarak ilk 3 konu sıralandığının altını çizen Yorgancılar, “Benzer şekilde EBSO’dan beklentilerini de; sanayicilerin sesini daha iyi duyurması, krediye ulaşımın sağlanması, eğitim ve personel desteği verilmesi olarak sıralamışlardır. Hammadde maliyetlerinin yüksekliği, kurlardaki belirsizlik ile enerji maliyetlerindeki artışın sanayicilerin iş yapmasının önündeki en önemli engeller olduğu, sanayicilerin faiz politikası ve sonrasında yaşanan kur artışlarından büyük zararlar gördüğü ve bu nedenle faiz politikasını onaylamadıklarını da belirtmişlerdir” dedi.
“Temmuz ayında 38 ülke faizleri artırdı”
Yorgancılar, tüm sektörlerin maddi ve manevi olarak çok yıprandıkların ve yeni şoklara daha ne kadar dayanılabilir bilmediklerini söyledi ve ekledi:
“Türkiye Ekonomi Modeli kapsamında atılan adımlara rağmen, bozulan dengeler, artan belirsizlik ve yükselen risk algısı enflasyonu son 24 yılın en yüksek düzeyine çıkarmış, kurlarda istikrarsızlık derinleşmiştir. Türkiye’nin CDS risk priminin, 2001 krizimizin ardından yeniden rekor kırarak 900’leri aşması, yanlış yollardan gidildiğini açıkça gösteriyor. Benzer şekilde PMI, 48 ile son 2 yılın en düşük seviyesinde ve baraj altında. Ekonomi yönetiminin böylesi olağanüstü bir dönemde piyasa ekonomisinin işleyişiyle uyumlu olmayan önlemleri devreye alması, ihracatçımızın döviz dengesini bozması ve bu tür uygulamaları genişletme isteğini anlamak da zorlanıyoruz. Son olarak Merkez Bankamız Ocak ayından bu yana faiz kararını değiştirmeyerek yine sabit bıraktı. Sadece Temmuz ayında 38 ülke faizleri artırdı. 2 ülke düşürdü. 6 ülke sabit bıraktı.”
“Rüzgara karşı savaş açıyoruz”
Vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarına uygulanan faiz oranları yıllık yüzde 30’a yükseltilirken, kredi faizleri yüzde 40’ları aşarken, politika faizindeki ısrar devam edildiğini belirten Yorgancılar, “BOTAŞ Deutschebank’tan CDS+2 ile borçlanıyor. Hazine en son dolarla yüzde 8,624’ten borçlandı. Bu da 10,5’e geliyor. TL’ye faiz vermek günah, dolara vermek sevap olmaz. Yani, mevcut koşulların aksine faiz kararımız ile fırtınalı bir günde rüzgara karşı adeta savaş açıyoruz. Oysaki bu şekilde kazanmak mümkün değildir. Geldiğimiz noktada, politika faizinin de bir anlamı kalmadı. Diğer yandan, Fiyat İstikrar Komitesi’nin son toplantısında; ilgili kuruluşların enerji ve gıdada stok yapması gerektiği kararını alması bizi bekleyen günlerin zorluğunu göstermesi açısında ayrıca önemlidir” açıklamasını yaptı.
“Dış politikada yeni önlemlere ihtiyacımız var”
Yorgancılar, dünya genelinde de enflasyonda bir artış olmakla birlikte enflasyonun Türkiye’deki düzeyinin taşınabilir olmadığı, tüm ekonomik birimler gibi sanayicilerin de en büyük sorunu haline geldiği, bu soruna öncelik verilmesinin elzem olduğuna dikkat çekerek, “Enflasyonun ise kurlarda istikrar sağlanmadan kontrol altına alınamaz. Kurlardaki istikrarın ise döviz talebini düşürmekten çok arzı artırmaktan geçtiği, bunun için de ihracat artışı ve doğrudan yabancı yatırım girişinin gerekiyor. Enflasyon, kur istikrarı, cari açık ve işsizlik gibi sorunların çözümü için yeni, bütünsel, tutarlı ve piyasa sistemiyle uyumlu bir ekonomik programa ihtiyaç. Bu programın merkezinde artık daha fazla inşaat sektörünün değil, sanayi ve tarım sektörünün olması gerekiyor. Ayrıca hukuk, demokrasi, özgürlükler boyutundaki sorunların çözülmesi gerektiği ve yine sığınmacılar ve dolayısıyla da dış politikada bazı yeni önlemlere ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: