

Şubat ayının 9’unda başlayan ve 10’u sabahına kadar sarkan
Merkez Yönetim Kurulu ve Parti Meclisi sonrası adayların belirlenmesi ile
CHP’de ciddi bir kavga başladı. Burada adaylıkları onaylanmayan bir çok
belediye başkanı ve başkan aday adayı istifa ederek DSP saflarına katıldı.
Gidenlere lafımız yok. Elbette CHP’den aday adayı olmaları ne kadar hakları ise
başka partiye de gitmeleri o kadar da doğal haklarıdır. Ama, aday adayı
olmayanların ya da DSP’den aday olduktan sonra yapılanların haddi var hesabı
yok. Bu seçilmeyen isimlerin bazıları tarafından ardı ardına verilen demeçler,
edilen laflar, el altında yapılan kampanyalar ve basın yayın organlarına el
altından yapılan servisleri görünce Ehl-i Tarik’in Allah’a seslenerek edep
istediği “Edeb Ya Hu!” sözleri ile
aklıma geldi.
Harbiden; “EDEB YA
HU!”
Neden Edeb Ya Hu! dediğimizi isterseniz bazı ilçeler bazında
değerlendirelim. İlk olarak kentin ana merkezi olan ilçe ile başlayalım;
KONAK
Bu ilçede aday İzmir Barosu eski Başkanı Sema Pekdaş oldu.
İzmir Barosu’ndan istifa sonrası geleceği kesindi. Öncelikle Pekdaş’ı duruşu
nedeniyle tebrik etmek lazım. Kazanması yüzde 1000 garanti olan Karşıyaka’ya
konulmasına dahil, özellikle İstanbul Medyası(!) tarafından Gaziemir, Balçova
ilçelerine yönlendirilmesine rağmen, ısrarla ve inatla “Konak için daveti edildim. Başka ilçe olmaz” demesi cidden dik
duruş adına önemli bir örnektir. Gelelim burada aday gösterilmediği için istifa
eden Mevcut Başkan Hakan Tartan’a. Öncelikle isyanı haksız. Neden derseniz,
örgütten kopuk götürdüğü süreç bir yana, kendisi Büyükşehir Belediyesi için
aday adayı olduğu için başta kendi danışmanı dahil olmak üzere tüm aday
adaylarına yönelik meclis kürsüsünden kullanmış olduğu “Leş Kargaları” sözü, Büyükşehir Adaylığı yattıktan sonra kulislere
düşen “Meclisi tamamen değiştirip
istediğim gibi meclis kurup kenti yöneteceğim” ifadeleri en büyük handikapı
oldu. Kentin sahil kenarından kurtulamayıp tepeleri ihmal etmesi nedeniyle
kendisine takılmış olan “Alsancak Belediye Başkanı” lakabı da bir diğer önemli
handikapı idi. Bence en önemlilerinden biri de CHP İzmir’de sıkça kullanılan “Büyük kız olmadı, küçük kızı istemek”
hatasıydı. Bu hataları göz ardı eden Sayın Tartan’ın istifa ederken kendini Ulu
Önder Atatürk ile özdeşleştirmesinin değerlendirmesini ise siz değerli okurlara
bırakıyoruz.
BAYRAKLI
Aday adaylığının en sert yaşandığı yerlerin başında gelen
Bayraklı’da mevcut başkan Hasan Karabağ ile devam kararının alınmasının
ardından, muhalifleri tarafından muhalifler bir araya gelerek ortak eylem
yaptılar. Bu eylemin akıllarda kalan tek karesi protestocuların ilçe binasının
balkonuna asılı olan Hasan Karabağ posterini parçalamak gayretleri oldu. Bu
gayrete verilen “tahrik edildik” açıklaması ise daha vahimdir. Gelelim bu
ilçede yüzer gezer muhaliflere, bir dönem Karabağ’ın her gittiği yerde olan bu
isimler sırasıyla Pınar Susmuş, Murat Haluk Öncel ve Kerim Özer’in yanında
görünmeye başlamıştır. Parti iktidarı değil de kişisel iktidarı hedefleyen bu
isimlerin yaptıkları belden aşağı dedikodu üretmeleri cidden ne siyasetin neden
toplumun ahlaki yapısına uyar.
Bu ilçede bugün dolaşan diğer iddia ise Ege-Koop Genel
Başkanı Hüseyin Aslan’ın DSP’den aday olarak yarışa gireceği konusudur. Sayın
Aslan yaptığı açıklamada bu konuda kendisine teklifler geldiğini ifade ediyor.
Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı olan Hüseyin Aslan, Kocaoğlu’nun adının
açıklanmasının hemen ardından bazı basın yayın organlarınca Buca, Çiğli,
Karabağlar ve Bayraklı için manipüle edilen bir isim. Hatta bu ilçeler içinde kendisi
için yoğun kulis yapıldı. Şu an tek hedef Bayraklı. Burası için aday olması
halinde diğer aday aylarının onun etrafında birleşeceği dedikodusu var. Hatta
bunlardan birinin bazı isimleri arayıp kendilerine destek vermeleri konusunda
görüşme yaptığı bilgisine ulaştık. Sadece iki sorumuz olacak; “Bayraklı Kentsel Dönüşüm’de önemli bir
merkez Hüseyin Aslan buradan aday olurmuydu? Neden Buca, Karabağlar, Çiğli
değil de Bayraklı?”
BUCA
Burada aday adayı Efsane Başkan Ahmet Piriştina’nın oğlu
Levent Piriştina oldu. Bir çok adayın aday adaylığı döneminde belden aşağı
vuruş yaptığı oğul Piriştina yılmadan çalışıp projeleri ile bir adım öne
çıkarak aday oldu. Bu ismin açıklanacağı biliniyor olmalı ki akşam MYK’an isim
çıkıp PM’de onaylanması beklenmeden pankartlarla yaklaşık 60 kişi ilçe önünde
toplandı. Aralarında Belediye Başkan Yardımcısı ve Bucaspor Başkanı olan Hüsnü
Kaya’nın da bulunduğu mevcut Başkan Ercan Tatı taraftarı bu grup o kadar
öfkeliydi ki o hızla bir gazeteci kız kardeşimize de saldırdılar. Aslında
saldırıya şaşırmadık. Çünkü söz konusu Buca’da çok sayıda kavgalı meclis yada
meclis dışında yapılan kavgayı haberleştirmiştik.
İsyanlarda ön safta olan Buca Belediye Başkanı Sayın Ercan
Tatı’da, Sayın Tartan gibi Atatürk ipine sarıldı. Sanırım DSP’den CHP'ye
geçenlerin ortak karakteristik özelliği bu. Peki Sayın Tatı Buca’yı nasıl
yönetmişti? İşte bu dönemde Sayın Tatı’nın 2009 yılındaki aday adaylığı
döneminde en önemli kozu ola ve kendisinden bir dakika ayrılmayan dönemin Genel
Başkanı Deniz Baykal ve onun ekibi ile kontak kurmasını sağlayan başta Rıza
Zayıfoğlu olmak üzere,meclis üyeleri Lokman Fazla, Adnan Öztürk ve Sevilay
Dursun CHP’den ayrıldı. Belediye Meclisi çok parçalı bir yapıya ayrıldı. Hemen
hemen her meclis te ciddi kavgalar yaşandı. En önemlisi sokak Sayın Tatı’dan
çok fazla şikayet eder oldu. Şahsımızca değişimi önce kendi özelinizde
sorgulamanız lazım.
GAZİEMİR
Gaziemir’de mevcut belediye başkanın devam ettiği yerlerden
biri. Burada da ciddi anlamda kötü bir seçim dönemi yaşandı. Özellikle Başkan
Halil İbrahim Şenol’un yaptığı yada yapamadığı hizmetlerden çok özel hayatı
eleştirildi. Eşi olan ve CHP Gaziemir İlçe Örgütü içinde önemli görevler yapmış
Birsen Şenol hep hedefte oldu. Parti Genel Merkezi’ne “Belediyeyi Halil İbrahim Şenol değil eşi yönetiyor” diyerek
şikayet edildi. Buna rağmen CHP Genel Merkezi çalışmaları başarılı bulmuş ki
görevi yeniden “Gaziemir’in Halil
İbosu”na verdi. Gelin görün Başkan Şenol için CHP Genel Merkezi’ne ve
sokaklarda partililere yapılan belden aşağı muhalefet bu kez yüksek sesle basın
yayın organları üzerinden dillendiriliyor. Hatta aday adaylarından İlçe eski
Başkanı olan Yüksel Demirsoy DSP’ye geçmeyi düşündüğünü ifade ediyor. Madem
Sayın Şenol dediğiniz gibi birisiydi o zaman neden iki kez aday gösterilmesi
için çalışıp kendisine kefil olduğunuzu beyan edip onunla yol yürüdünüz? Neden
bugün istifa ederken sunduğunuz gerekçelere meclis üyesi olarak 5 yıl katlanıp
isyan etmediniz?
KARŞIYAKA
Burada aday adayları şu an ayakta ve “İthal aday istemiyoruz” sloganı ile her gün ayrı bir eylemdeler.
Haklılar Karşıyaka Karşıyakalılar tarafından yönetilmelidir. Peki, aday
adaylıkları sürecinde yürüttükleri kampanyayı gözden geçirdiler mi hiç? Türkiye
genelinde yapılan değerlendirmelere göre kendi kaynakları ile en fazla yatırım
yapmış ve kentin çehresini tamamen değiştirmiş, kentin ezeli rakibi olan diğer
yakasının bile gıpta ile baktığı bir kent yaratan mevcut Başkan Cevat Durak’a
karşı başlattıkları ve çoğu belden aşağı olan muhalefet bu duruma gelmelerinde
ne kadar etkilidir? Kongrelerde tek blok olarak karşısına çıktığını Durak’a
karşı 3 aday olarak ortaya çıkmanız ve bu isimlerin kendi içlerinde de kavgalı
olması bu atama da ne kadar etkili olmuştur? İl Başkanı Ali Engin’in 10 senelik
süren davayı güderek hamleler yaptığını bilinmesine rağmen düşmanımın düşmanı
benim dostumdur diyerek yapılan ittifakların ayrıntısına girmek dahi
istemiyoruz. Bu soruların cevabını bir kendinize sorun lütfen. Şunu da ekleyin, "Acaba birlik olsaydık, Karşıyaka'da bu iç kavga ile 'kim gelirse kavga çıkar' havası vermeseydik Konak'tan aday atanırmıydı?"
Haa adayı pas
geçmeyelim. Konak aday adayı iken bir dönem Karabağlar’da olur diyen son anda
Sema Pekdaş’ın Konak’ta diretmesi sonrası Karşıyaka’ya yerleştirilen Hüseyin
Mutlu Akpınar maalesef henüz Karşıyaka’ya girememiştir. Hele son olarak
Karşıyakalı olduğunu ifade etmek için kullandığı “Öyle bir Karşıyakalıyım ki
kanımın kırmızı aktığı gibi gözlerim de yeşil bakıyor” sözlerinin değerlendirmesini Karşıyakalılar
en iyi şekilde yapacaktır.
İşte bazı ilçelere bakarak genel durumu anlatmış olduk.
Özellikle DSP’ye geçen diğer isimler arasında 15-20 yıldır görev yapan ve koltuktan
kalkmak istemeyenler yada partisi sayesinde Belediye Başkanı ve Milletvekili
olan isimler var. Bunlarla ilgili ayrıntıya girmeden sadece şunu demek
istiyoruz. Partinizin Parti Meclisi üyesi olan eski Beyoğlu Müftülüğü
görevinden istifa ederek TBMM’ye İstanbul Milletvekili olarak seçilen İlhan
Özkes’in yazdığı ‘AKP’nin Gerçek Yüzü’ isimli bir kitabın arka kapağında yer
alan notu iletmek istiyoruz;
Bir çok kişi
tarafından 4 Halife’nin en önemlisi olarak kabul edilen ve yolunda gidilen Hz.Ali’nin
Mısır Valisi Malik El-Eşter’e yazdığı mektupta şöyle der; “Memleketin harabesi,
halkın sefaletindendir. Halkı sefil eden nedenler ise yöneticilerin;
1-Servet edinme
hırslarındandır.
2-Uzun süre iktidarda
kalma arzularındandır
3-Geçmiş olaylardan
yeteri kadar ders almamalarındandır”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: