İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) ve tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, 200 günü aşkın süredir tutuklu bulunduğu Silivri (Marmara) Cezaevi'nden seslendi.
Eşi Dilek İmamoğlu’nun paylaştığı videoda okuduğu mektubunda İmamoğlu, şunları söyledi:
“Sevgili Dilek. Acımasızca içine itildiğimiz bu kumpas yüzünden aylardır sana, çocuklarıma, güzel şehrime, halkıma hasret bir şekilde yaşıyorum. Beni hukuksuzca dahi olsa yargılamak bir yana dursun, direkt cezalandırmaya çalışan yargı eliyle 9 nolu cezaevinde hürriyetimden ve sizden yoksun tutuluyorum.”
"YARGI BENİ GÖKYÜZÜNDEN İNEN RAHMETTEN DE ALIKOYACAK DEĞİL YA"
Günlük rutininden bahseden İmamoğlu “8 gibi görevlilerin avlu kapısını açmasıyla 12 metrekarelik dünyam biraz daha büyüyor. Gökyüzünü seyredebiliyorum. Özellikle hava güneşliyse değme keyfime. Fakat yağmurluysa da girmiyorum hemen içeri. Bizim oraları hatırlatıyor diye herhalde. Bir de rahmetin tenime değmesi beni biraz daha özgür hissettiriyor.
Sonuçta yargı beni gökyüzünden inen rahmetten de alıkoyacak değil ya. Ayrıca hava kapalı diye göğe küsülür mü ki hiç? Bulutlar dağılınca güneş elbet tekrar ışıldar" dedi.
"NE BİR KORKU NE BİR YILGINLIK YARATIYOR BENDE"
Cezaevinde geçirdiği zamanı okumak ve yazmakla değerlendirdiğini belirten İmamoğlu, günlük ihtiyaçların ardından zihinsel yoğunluk yaşadığını ifade etti:
“Fiziksel manada yapacak bir işim kalmayınca düşünceler basıyor kafamı. Ülkemi, çocuklarımı, seni düşünüyorum koğuşumun duvarlarını seyrederken.
Türkiye'nin geleceği, çözülmeyi bekleyen problemlerimiz, hukukun üstünlüğü ilkesinin hiçe sayılması ve maalesef güzel ülkemin yargı eliyle düşürüldüğü durum.
Fakat bu endişe ne bir korku ne bir yılgınlık yaratıyor bende. Çünkü ülkemizi düştüğü bu zor durumdan önümüzdeki ilk seçimde çıkarmak hiç bu denli önemli olmamıştı.”
"ÖZEL'LE YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMELERDE DE HEP BUNA KAFA PATLATIYORUZ"
Mektubunda CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le sık sık görüşmeler yaptıklarını belirten İmamoğlu, bu görüşmelerin kendisine moral verdiğini vurguladı:
"Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'le yaptığımız görüşmelerde de hep buna kafa patlatıyoruz.
Sağ olsun, sürecin başından beri o da sizin gibi hep yanımda.
İlk günden beri bir an olsun ziyaretime gelmeyi bırakmadı.
Ülkemiz için yaptığımız beyin fırtınaları, sürece katkıda bulunacak bilgileri paylaştığımız görüşmeler, milletimiz için yaptığımız dayanışma içinde tutulduğum 12 metrekarelik dünyamda bana birer dayanak oluyor.
Tüm bu çalışmaları teknolojik imkanlardan uzak, tümüyle yazıp okuyarak yaptığımızı da belirtmek isterim.
Tamamen eski usul, bir nevi teknolojik detoksu gibi yani. Hazır yazmak için bolca vaktim varken ben de tuttuğum dipnotları, yaşama dair hususları, düşündüklerimi, yaşadıklarımı, bu yola beraber çıktığım yol arkadaşlarımla en başta da seninle paylaşmaya karar verdim.
Size olan hasretimi belki bu yolla bir nebze olsun dindirebilirim diye düşündüm.
Sesimin yasaklandığı, görüntülerimin engellendiği böylesi bir dönemde lütfen söyleyeceklerimi onlara ilet. Zaman zaman milletimden gelen soruları da bana iletmeyi unutma sakın.”
"BU HİZMETLERİ TÜM TÜRKİYE'YE YAYMAK İÇİN HAZIRLANIYORUM"
İBB döneminde hayata geçirdiği sosyal hizmet projelerine atıf yapan İmamoğlu, bu anlayışı ülke geneline yaymak istediğini söyledi:
“Sen kimin parasını kime dağıtıyorsun diyerek o dönemki vaatlerimi eleştirenlere Halk Süt, annelere ücretsiz ulaşım, kreş, yurt, öğrencilere burs, kent lokantası gibi halkçı hizmetlerle milletin parasını millete dağıtıyorum diyerek cevap verdim. Şimdi tüm bu hizmetleri tüm Türkiye'ye yaymak için hazırlanıyorum.”
'SEBGİS' ANISINI ANLATTI: 'TRAJEDİYDİ'
Tutukluluğu sırasında yaşadığı bir SEGBİS görüşmesini de ayrıntılı olarak anlatan İmamoğlu, hukuki sürecin nasıl işlediğine dair dikkat çeken bir örnek verdi:
"Ben devletin dini adalettir anlayışına gönülden bağlıyım ve bunları da hep beraber aşacağımıza inanıyorum. Bu hususta çok yakın zamanda yaşadığım bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Saat 13.30 gibi genel başkanımla bakanlık izniyle görüşme yaparken infaz koruma memuru bana SEGBİS bağlantısı için davette bulundu.
Daha önce duymadıysan açıklayayım. SEGBİS, mahkemeye çıkartılması imkansız veya zor olan kişilerin sesli ve görüntülü görüşme ile savunma yapmasını sağlayan bir sistem.
Alelacele 15 dakika içinde genel başkanım ile görüşmemi bitirdim ve hazır olduğumu söyledim. Henüz çağırmadılar gibi bir cevap gelince o zaman hücreme geçeyim diyerek beklemeye başladım.
Tam 3 saat sonra bana sizi mesaiden sonra çağırabilirler denildi. 17.30 gibi SEGBİS için avukatımla görüşme yaptım.
Görüşmemiz daha sürerken 5 dakika içinde SEGBİS'le görüşmeniz olacak haberi geldi. Apar topar avukat bölmemden ayrılıp SEGBİS bölümüne gittim.
20 dakikadan fazla bekleme müziği eşliğinde oturdum. Artık her detayını ezberlediğim, defalarca tekrar eden müzik kesildi ve bir hakime hanım görüşmeye bağlandı.
Masasının sağ tarafında 4-5 adet dosya bulunuyordu. Benim soruşturma dosyalarım mıydı?
Emin değilim. Hızlıca konuya giren hakime hanım gayet serinkanlı bir şekilde tutukluluk incelemeniz yapılacak.
Savcılık tutukluluğun devamını istedi. Bu konuda diyeceğin var mı diye sordu. Periyodik olarak yapılan tutukluluk incelemelerinde önünüzde soruşturma dosyası dahi olmadan karar vermektesiniz.
Son derece önemli bu hukuki denetim yolu tümüyle şekli bir merasime indirgenerek etkisizleştirilmiştir.
Bu konuda avukatlarımın 4 Eylül 2025 tarihinde İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği'ne sunmuş oldukları beyanlarına aynen iştirak ediyorum diyerek cevap verdim.
Hakime hanım karar için ara veriyorum dedi ve ekran kapandı.
Tekrar müzik eşliğini beklemeye başladım.
10 dakika daha bekledikten sonra Hakime Hanım tekrar bağlandı ve yaptığım inceleme sonucunda tutukluluğun devamına karar verilmiştir dedi.
O esnada gözüm masanın sağındaki dosyalara ilişti.
Dosyalar başlangıçta nasılsa aynı şekilde duruyordu.
Hiç dokunulmamıştı. Dediğim gibi bunlar soruşturma dosyaları mıydı? Bilmiyorum.
Fakat bildiğim bir şey varsa o da dosyaların kapağının dahi kaldırılmamış olduğuydu.
Teşekkür edip iyi akşamlar dileyerek SEGBİS bölümünden ayrıldım. Bu bir trajedidir. Fakat bunu bir trajedidir diyerek sineye çekecek bir adam olmadığımı en iyi sen biliyorsun.
Halka diz çöktürmeye çalışanlara karşı devletin şefkatini temsil eden bir tavırla davranmak milletime karşı en büyük borcumdur.
Bu istikametten bir milim sapmak yok."
Mektubun sonunda demokrasi, adalet ve hizmet vurgusunu sürdüren İmamoğlu, halktan ve ailesinden aldığı güçle mücadeleye devam edeceğini söyledi:
“Bu istikametten bir milim sapmak yok. Bu anlayışa karşı mücadeleyi yeni doğan bebekler için, umudumuz olan çocuklar için, geleceğimizin teminatı gençler için, bu ülkeye yıllarını vermiş yaşlılar için vereceğim.
"VARSIN PRANGALAR VURSUNLAR, ZİNDANLARA KAPATSINLAR"
Sonsuz bir kararlılıkla Cumhuriyet için, demokrasi için, adalet için vereceğim. Varsın prangalar vursunlar. Varsın zindanlara kapatsınlar. Ben bu duygularla burada çok huzurluyum. Kararlıyım, güçlüyüm, umutluyum ve başaracağımıza dair hiç olmadığım kadar inançlıyım.”
"12 METREKARELİK BU HÜCRE SARAYLARDAN DAHA GENİŞ"
İmamoğlu, eşine ve halkına duyduğu sevgiyi şu sözlerle ifade etti:
"Sizlerin iradesi, demokrasi ve adalet mücadelemiz sayesinde de çok sürmeyeceğini bildiğim bu ceberrut düzen sona erdiğinde tekrar göz göze, gönül gönüle olmaya devam edeceğiz.
Hiç şüphesiz. Tüm milletime abileri, kardeşleri, evlatları Ekrem'den selamlarımı ilet. Sizlerin duaları ve iyi dilekleriyle 12 metrekarelik bu hücre inan saraylardan daha geniş.
Gönlünü ferah tut. Varsın penceremde hiç mavilik olmasın. Arkamda koca bir millet varken hangi duvar gökyüzünü görmemi engelleyebilir ki?"
Yorumlar
Kalan Karakter: