
“Üst üste yapılan artışlar nedeniyle yoksullaşma dalgası başlayacak”
Enerjiye erişim bugün tüm dünyada temel insan haklarından biri olduğunu belirten Uğurlu, “Enerji fiyatlarının herkesin ulaşabileceği düzeyde olması gerektiği ilkesini göz ardı ederek, üst üste yüksek artışlar, yeni bir yoksullaşma dalgası başlatacaktır. Asgari ücretle geçinen geniş halk yığınlarının ödeyemeyeceği fatura sayısının artacağı uyarısını yaparak, elektrik tarifelerinin kamu yararını esas alan siyasi ve ticari müdahalelerden uzak özerk bir yapı tarafından belirlenmesi çağrımızı yeniliyoruz” dedi.
Yıllara göre elektrik faturaları ne durumda?
Uğurlu, yıllara göre aynı miktardaki elektrik kullanımının faturaya yansımasını değerlendirerek, “Aynı miktardaki enerji tüketiminin konut faturalarına Temmuz 2020 döneminde 163 TL olarak yansıdığı düşünüldüğünde, aradan geçen 1 yıllık zaman diliminde konut faturalarına yüzde 29 oranında 47 TL’lik zam yapıldığı görülecektir. Hesaplamalarımıza göre, dört kişilik bir ailenin elektrik faturasına ödediği tutar 2017’de 94 TL idi. Bu tutar 2018’de 137 TL’ye ve 2019’da ise 163 TL’ye ulaştı. 2020 Aralık’ta 183 TL iken, 2021 Temmuz itibarıyla 210 TL’ye kadar yükseldi” sözlerine yer verdi.
“Borcunu kapatma odaklı politikalar yurttaşları yoksullaştırdı”
Zamların temel nedeni 2001 yılında bu yana enerji alanında sürdürülen neo-liberal, özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamaları olduğunu ifade eden Uğurlu şunları söyledi:
“Elektrik dağıtım bölgelerinin de özelleştirilmesiyle birlikte ne yazık ki, maliyetlerden bağımsız olarak zam üreten bir sistem oluşmuştur. Salgın döneminde tüm dünyada talep daralması nedeniyle elektrik üretiminde kullanılan doğalgaz ve kömür gibi birincil enerji kaynaklarında yaşanan fiyat düşüşleri, elektrik faturalarında yer alan “dağıtım bedeline” zam yapılarak indirime dönüşmesine engel olunurken, bugün doğalgaz ve ithal kömürdeki artış nedeniyle zam yapılmak zorunda kalındığı ifade edilmektedir. Bugünden bakınca kamu yararına çalışması gereken Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) işlevinin, artan fatura kalemlerini alandaki oyunculara dağılım yapmakla sınırlı kaldığı görülmektedir. Kamunun düzenleyici rolünün silikleştiği bu dönemde, başta dağıtım şirketlerinin özelleştirme için uluslararası finans çevrelerinden aldığı döviz bazlı krediler olmak üzere, enerji sektörünün borcunu kapatma odaklı politikalar yurttaşları yoksullaştırmıştır.”
“Elektriğin pahalı olması ekonomik gelişmeyi de sınırlar”
Uğurlu, elektrik enerjisinin pahalılaşması, sadece faturaları artırmadığını, tüm mal ve hizmetlerin temel girdisi olduğundan ekonomik gelişmeyi sınırlayan, enflasyonu artıran bir olgu olduğunun altını çizerek, “Enerjide, üretiminden başlayarak, tüketimine kadar tüm süreçler kamu yararı esasına göre planlanmalıdır. Özelleştirilen santralların kamulaştırılmasının yanında, kamunun düşük maliyetler oluşturacak şekilde yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapması gereklidir. Elektrik dağıtım bölgelerinin de kamulaştırılarak, merkezi planlama ilkelerine geri dönülmesi ile elektrik faturalarında gerçek anlamda bir denge oluşacaktır. Uzun vadeli bu önlemler bir yana, elektrik faturalarını düşürmek için acilen sanayi faturalarından kaldırılan TRT payı başta olmak üzere, fon ve vergiler düşürülmelidir” açıklamasında bulundu.
Yorumlar
Kalan Karakter: