Şu an cemiyetimizin binası yok, Avrupa Birliği projesi de orada yürüyordu. Oradaki binanın sıkıntıdan dolayı teknik olarak, projenin yürümesinde sıkıntı yaşıyor muyuz? Nasıl yürüyor proje?

Projemiz, ikinci yılını tamamlamak üzere, proje birkaç ayaktan oluşuyor. Öncelikle ilk ayağımız eğitimler, bu eğitimlere de dördüncü dönem başlayacağız mart ayından itibaren. Aslında hedefe ulaştık, çünkü 4 ayrı başlıkta eğitimler veriyoruz. Çünkü Avrupa Birliği Projesinden önce böyle bir proje yapmak için sendikayla bir araya geldik. Neden sendikayla bir araya geldik?
Öncelikle örgütleyenimizin ve kendi gazetemizin sendikalı olması gerektiğini düşündük. Bu konuda hiç taviz vermedik ne olursa olsun evet, “9 Eylül” daha çok genç bir gazeteydi, belki sendikalaşma için çok yeterli koşulları yoktu ama; hayır önceliğimiz sendikalaşma, dedik. Bunu yaptıktan sonra, hem kendi meslektaşlarımıza daha iyi fırsatlar sunmak için hem de gazetemizi biraz daha rahatlatmak için yeni projeler baktık. Ne olabilir dedik ve mesleğimiz üzerine sendikayla birlikte bu projeyi geliştirdik.

Bu projenin dediğim gibi birinci ayağı eğitimler, ikinci ayağı telif destek, üçüncü ayağı iller yani, çevre illere de bizim hem eğitimlerimizi hem de telif programımızı taşıma. Birinci ayağı, pandemi nedeniyle online taşınmış durumda ve pandemi süreci olduğu noktada fiziki bir mekâna zaten ihtiyacımız yok. Online devam ediyoruz eğitimlerimize, yeni dönem eğitimleri online sürecek. Onun dışında telif program yine devam ediyor. 200 kişiyi aştık şuan, 200 arkadaşımıza telif desteği verdik; ama bu konuda da çağrımız olacak.
Onun dışında eğitimleri de özel sayılara dönüştürdük ve dergiler yapıyoruz. Burada özellikle farklı kentlerde; Aydın, Manisa, Muğla bu kentlerdeki yine iş arama sürecinde olan veya serbest gazeteci olan arkadaşlarımıza dergiler yapıyoruz, bunlar da devam ediyor. Tüm bunlara baktığımız zaman, çok acil fiziki bir mekana ihtiyacımız yok, ama biz Avrupa Birliğiyle de konuştuk. Gerektiğinde bu mekanı, lokalimize taşıyacağız. Lokalimizde de biliyorsunuz, geniş bir alanımız var, orada da eğitimlerimiz yapabileceğimiz bir ortama sahibiz.
Ama sanırım daha önümüzdeki yılın, en azından ilk döneminde de online eğitimler devam edecek gibi görünüyor. Sadece proje için demiyorum, bunu, İzmir için, tüm gazeteci arkadaşlarımız, meslektaşlarımız için hatta sadece üyelerimize değil, hepimiz için çok daha kapsamlı mekanlara ihtiyacımız var.

Misket başkanla benim hayalim diyebiliriz. “Uluslararası Basın Merkezi” kurmak, neden? Bu Uluslararası Basın Merkezi eğitimlerimizi yapabileceğimiz daha geniş alanlar sağlayacak, ama bunun ötesinde farklı niyetlerimiz var. Biz bir “Basın Kütüphanesi” oluşturmak istiyoruz, çünkü çok sayıda meslektaşımız, üyelerimiz arşivlerini bırakıyorlar bize ve bunları koyabileceğimiz yerimiz yok. Onun dışında stüdyo, çok daha büyük bir stüdyo oluşturmak istiyoruz. Avrupa Birliği’nin verdiği imkanlarla küçük stüdyo oluşturduk, ama onu büyütmek istiyoruz. Artık çağ değişti.
İşin özüne gelirsek gazetecilik farklı donanımlar gerektiriyor, bunu görmemiz gerekiyor, sadece bir kalem, bir kağıtla yapılabilecek meslek değil artık, her şey dijitalleşti. Yani geleneksel medya tamamen, dijital medyaya bırakıyor. Gençler gazete okumuyorlar. Tabii ki geleneksel medyanın verdiği gücü asla bırakmayacağız, her zaman olacak, geleneksel medya demek güven demektir. Ama onunla birlikte, dijitalleşmenin gerektiğini öğreneceğiz. Bugün bir arkadaşımız, gazeteciyim diyorsa veya gençlerimiz gazeteci olmak istiyorum diyorsa, dijital medyanın bütün platformları iyi bilmek zorunda. Bulunduğu yerden anında haberi dünyanın dört bir yanına gönderecek teknik donanıma sahip olmak zorunda.

TELİFTEN 200 GAZETECİ FAYDALANDI
Bugüne kadar 200 meslektaşımızın bu destekten faydalandığını söylediniz. Bu projenin anladığım kadarıyla yapılmasının bir amacı da çevre bilinci, insan hakları bilinci, kadın sorunu, belki azınlıklar orası emin değilim, bunları da kapsayan, bunları da öne çıkaran, bu sorunsalı gündeme taşıyan bir yanı da vardı. Bu konuda, 200 gazeteci ile yapılan çalışmanın sonucunda İzmir'de “evet biz insanlara şunu taşıyabildik” dediğiniz duyarlı sarih var mı? Etki alanınızı görebildiniz mi?
Proje Türkiye’ye açık, sadece İzmir değil tüm Türkiye'den geliyor. Hatta son zamanlarda inanılmaz şekilde doğudan da geliyor, Van'dan, Diyarbakır'dan, en son Bitlis'ten geldi haberler. Şimdi proje genel olarak, iki amaç taşıyor aslında telif kısmında. Bir tanesi Avrupa Birliği'nin de önemsediği ama bizlerin de kesinlikle altını çizdiği ve savunduğumuz konular olan; çevre, çevre bilinci, mülteci, göç, birçok konu, azınlık hakları, kişisel haklar, dezavantajlar. Bunlara yönelik bir haber çerçevesi çiziyor proje.
Ama bunun ötesinde asıl niyetimiz de şu; mesleğin yaşadığı son dönemdeki en büyük sıkıntılardan biri işsizlik. Gazetecilik öyle bir meslek ki, bir çok şeyi göze alıyorsunuz, zaman zaman işsiz kalabiliyorsunuz, zaman zaman serbest gazeteci olarak devam edebiliyorsunuz. O nedenle, arkadaşlarımızın meslekten kopmaması için telif projesini geliştirdik biz. Bunlar da bize iki sonuç getirdi. Bir kere dediğim noktalarda evet yayınladığımız haberler gerçekten dişe dokunur, doğaya dokunur. Azınlık hakları dediğimiz, dezavantajlı grupların haklarının korunması bu konuda çok duyardık yarattı; ama bunun ötesinde gerçekten mesleğimizde gazeteci bağlarını koparmak istemeyen birçok arkadaşımıza da fırsat yarattı.
CEMİYETLER ARTIK YEREL DEĞİL
Türkiye'nin en eski üç cemiyeti, İstanbul, Ankara, İzmir, arada aylık farklarla kurulan üç cemiyet. Anadolu'daki ve iki büyük merkezdeki meslek örgütlerimiz tarafından takdirle karşılanır, rekabetle izlenir noktaya geldi mi? Yani İGC dışarıdan nasıl takip ediliyor, diğer örgütlerimiz tarafından?
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin de belli destekleri var. Ankara Gazeteciler Cemiyeti, o da çok büyük bir proje aldı. Şimdi sendikayla böyle bir proje yürütüyoruz, Türkiye Gazeteciler Sendikası’yla ve şunu hissettik. Yaklaşık 3 yıldır bu izlenimi gördük, özellikle son zamanlarda daha fazla bunu gözlemledim. Çünkü Türkiye'ye yayılan bir farklılık var. Artık cemiyetler, sadece bulundukları kentlerde değil, bütün Türkiye'ye, ülkeye hizmet eden farklı bir hizmet yelpazesi geliştirdiler. İşte Ankara Gazeteciler Cemiyeti, BEDA destekleri veriyor ve burada internet sitesi kurana destek veriyor, senin mali müşavir desteğini sağlayabiliyor.
Bu değişen çağla birlikte basında bazı ihtiyaçlarını daha farklı cevap verir hale geldik. Biz İzmir olarak telif desteğini daha yoğun verirken mesela ya da eğitim desteğini, Ankara dediğim gibi web sitesi kuracak arkadaşlara farklı destekler veriyor. Sendika kendi internet sitesinde farklı destekler veriyor. Psikolojik destek veriyor, adli duruşmaları izliyor. Bu da örgütlü mücadele yöntemini oluşturdu. Yani Avrupa Birliği aslında sadece bir gerekçe oldu, ki bundan sonra asıl önemli olan bu. Yani cemiyetlerin de gazetecilerin olduğu gibi artık hayata ve mesleğe bakış açıları değişti, değişmek zorunda.
Gazeteci arkadaş, telif başvurusunu nasıl yapmalı? Sizi ilk defa bulacaksa nasıl ulaşacak? Bunun biraz yolunu yöntemini anlatır mısınız?
Bizim İzmir Gazeteciler Cemiyeti web sayfamızda detaylı olarak var aslında. AB bölümü diye bir bölümümüz var ve buradan bakabilirler. Ayrıca gazetemizde Avrupa Birliği’yle ilgili, bu kapsamda yayınlanan haberlerin bulunduğu bölüm var. Her ikisine de bakmalarını öneririm, nasıl bir haber istiyoruz kısmı, web sayfamızda. Ve yayınlanan hangi haberler geçmiş, o da gazetemizin web sayfasında var. Genel kapsamımız zaten geniş, diyoruz ya tüm haksızlıklara, ana akım medyada yer alamayacağını düşünen tüm haberlere, doğa, çevre kadınlar, mülteciler her konuda özellikle biraz daha hak odaklı habercilik yapabilirler. Biz de zaten bir jüri oluşturduk, bu da Türkiye'de ilk defa oldu. Duayen gazetecilerden oluşturduk, onların onayından geçiyor telif grubu. Oradan yararlanabilirler.
MESLEĞİ DOĞRU YAPAN HERKES BAŞVURABİLİR
Şu ana kadar yapılan çalışmaların kitaplaşmaları söz konusu mu?
Buradaki amaç, meslektaşımıza dokunmak. Her projedeki, her fırsatı, her mali gücü, meslektaşa yöneltmeye çalışıyoruz. O nedenle, her şeyi dijital yapmak çok daha mantıklı.
Dördüncü dönem eğitimlerimiz başlayacak, mart ayı başından itibaren ve eğitimlerde bir şeyi gördük. Hani meslekteki en büyük eksiklikler neler ona bakmaya çalıştık. Bir tanesi tabi artık tamamen dijital ortam dedik ya, video. Video uygulamaları, yani yeni nesil gazetecilik uygulamaları, önceliğimiz bu, ikinci tamamen ihtiyaca yönelik yapmaya çalışıyoruz bu eğitimleri dijital pazarlama, üçüncü eğitimimiz sosyal medya ve İngilizce.
Video nasıl yapılır? Haberini anında nasıl yapabilirsin? Kurgunu kendin yapabilirsin, böyle bir gazetecilik algısını, yeteneğini geliştirmek için aslında bu eğitimler var. O nedenle ben daha çok arkadaşımızı, daha çok meslektaşımızı bu eğitimlere katılmaya bekliyorum. Herhangi bir yaş sınırlaması yok, sadece üyelerimiz değil bu mesleği doğru yapan herkes dahil olabilir.
Bu mesleği yapacağım diyen, doğru yapmaya çalışan özellikle gençleri de çağırıyoruz. Yani gazetecilikte kalmayı düşünen genç arkadaşlara diyoruz ki gelin. Gazeteci olacaksınız diye bir şart yok, gelin kendi yeteneklerinizi artırın mesleği öyle görün.
Yorumlar
Kalan Karakter: