Hikmet Çetin'in MHP ile yaptığı görüşmelerden CHP içindeki güç mücadelesine, Ekrem İmamoğlu'nun siyasi hedeflerinden yeni bir parti kurulacağı iddialarına kadar birçok kritik konuyu ele alan deneyimli gazeteciler; yaşananların Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yeniden seçilme projesinin" bir parçası olabileceğini öne sürdü.
Hikmet Çetin görüşmesindeki 'garip' an
Ahmet Nesin, Hikmet Çetin'in MHP'li Fethi Yıldız ile görüşmesindeki bir detaya dikkat çekerek, yaşanan diyaloğu ve gülüşmeleri "ayıp" olarak nitelendirdi. Nesin, şöyle dedi:
“Hikmet Çetin birdenbire ön plana çıktı. Bütün olayı Hikmet Çetin çözecekmiş gibi bir Fethi Yıldız'la ikisi bu olayı çözeceklermiş gibi ama konuşmada ikisinin de güldüğü bana çok ayıp gelen bir şey var. İşte tutuksuz yargılanma konuşulurken işte diyor ki ‘efendim Hikmet Bey’ diyor yani kaçmasından şey yapıyorlar falan filan. Esasında kaçsa da siz de CHP olarak kurtulsanız diyor. Hikmet Çetin orada gülümsüyor. Sonradan bizim arkadaşlarımız kaçmaz diyor ama bu ne yapılacak bir espri ne de böyle bir espriye gülünecek bir olay yani. Gerçekten her şeyin mi dengesi kaybolduğu insanlar dahil olmak üzere Nedir bu? Sana garip gelmedi mi o bölüm?”
Bahçeli'nin 'Demirel taktiği'
Serdar Öztürk ise görüşmenin ciddiyetten uzak olduğunu ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, Hikmet Çetin'i Fethi Yıldız'a yönlendirmesini Süleyman Demirel'in siyasi taktiklerine benzettiğini belirtti. Öztürk, iktişafi görüşmelerini hatırlatarak şu sözlerle devam etti:
"Aslında garip gelmediği tarafta var. O da şu. İzleyenler de anımsayacaktır. Türkiye'de Haziran ve Kasım arasında iki seçim yapılmıştı. O seçimde Haziran'la Kasım arasında Ahmet Davutoğlu ile işte o zamanki Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olarak bir görüşmeleri vardı. Onun adına da iktişafi diyorlardı. Bence Hikmet Çetin'in bu görüşmesi aslında iktişafi. Yani bence gülmelerinin nedeni o. Çünkü herkes biliyor ki Fethi Yıldız'ın Hikmet Çiçek'inle yaptığı görüşmenin hiçbir anlamı yok. Ben bir iki tane gazeteci arkadaşın hem yorumunu okudum. Hem de Ankara'dan bir iki kişiyle görüşme fırsatım oldu. Yani şöyle bir detay verdiler. Aslında Devlet Bahçeli Hikmet Çetin'in Hikmet Çetin olarak görüşme isteğini pek sıcak bakmıyor. Ama Hikmet Çetin'in Cumhuriyet Halk Partisi eski genel başkanı sıfatından çok Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bir dönem başkanlığını yapmış olması nedeniyle kıramıyor ve bunu bir nezaket ziyareti haline dönüştürüyor. MHP lideri Devlet Bahçeli Hikmet Çetin yani CHP'nin aracısı Hikmet Çetin'le görüşmeye pek sıcak bakmıyor. Yani bu sıfatla çok sıcak bakmıyor. Ama aynı zamanda Hikmet Çetin'in taşıdığı diğer sıfat yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin eski başkanlarından biri olması Türkiye Cumhuriyeti adına NATO'da, Afganistan'da görev yapması falan. Bunu biraz zorlayarak sadece ve sadece bir nezaket ziyareti haline dönüştürüyor. Zaten Fethi Yıldız'la ikinci defa görüşmesinin altında yatan neden de bu. Artık Hikmet Çetin'in Devlet Bahçeli ile görüşme olanağı kalmadı öyle diyelim. Süleyman Demirel de başından atmak istediği zaman insanları yardımcılarına gönderildi. Bunlardan tanıdıklarımız da var. Onlar hallederlerdi bu işleri. Ya da Demirel'in genel siyasi taktiği buydu. Bence bu Devlet Bahçeli'nin Fethi Yıldız'a yönlendirmesi de bu Demirel taktiğinden geçiyor. Çünkü hemen o görüşmenin ertesi günü yine izleyenler anımsayacak, siz de anımsayacaksınız. Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak gitti Devlet Bahçeli'yi evinde ziyaret etti ve 55 dakika görüştüler. O görüşmeden sonra Erdoğan'ın hem Cumhuriyet Halk Partisi hem de cezaevindeki Hikmet Çetin'le ilgili çok ciddi sert açıklamaları olmuştu. Ben o yüzden ikisinin görüşmesinin evet böyle biraz içinde magazinde olan biraz da böyle komedi olan cümlelerle geçtiğini görüyoruz ama bu kadarını biliyoruz ve bu kadarı”
Görüşme talebi İmamoğlu'ndan mı geldi?
Öztürk, görüşmenin Ekrem İmamoğlu'nun talebi üzerine ve CHP Genel Merkezi'nden kısmen bağımsız gerçekleştiği iddiasını gündeme getirirken, Çetin'in pozisyonunu "NATO Gladyosu'nun sözcülüğü" olarak yorumladı. Öztürk şöyle devam etti:
"Hikmet Çetin bugün o görüşmelerden çıkan sonuçları kendince nasıl değerlendirdi? İşte tutuksuz yargılanacaklar başkanlar buna inanıyorlar falan türünden. Özellikle İmamoğlu için. Ama dün akşam bir televizyon kanalında yine tam hatırlayamadım adını şimdi ama TGRT olabilir. Orada kanalın Ankara temsilcisi Hikmet Çetin'in Ekrem İmamoğlu'nun isteği ve bu isteğin İmamoğlu'nun eşi Dilek Hanım tarafından Hikmet Çetin’e iletilmesi sonucunda genel merkezin ve Özgür Özel'in de çok haberi olmadan gerçekleştiğini açıkladı, söyledi. Bunu yalanlayan olmadı. Çetin bu görüşmeyi genel merkezden biraz bağımsız, Özgür Özel'den bağımsız yapmış. Sonrasında ama görüşmeden sonra genel merkeze detaylı olarak Özgür Özel'e bir bilgilendirmede de bulunmuş. Şimdi hal böyle olunca Hikmet Çetin'in geçen hafta ondan önceki haftada yine programlarımızda konuşurken söylemiştim. Hikmet Çetin'in NATO'da görev yapması nedeniyle çok açık ve net söylemiştim. NATO Gladyosu'nun sözcülüğüne soyunduğunu ve onun adına bir takım bu tür görüşmeler yaptığını buna bir de eklenince Ekrem İmamoğlu'nun yargılanmasının en azından tutuksuz olarak yapılacağı bunu hissettim diyor konuşmalardan nasıl bir şeyse bu hissetmek konuşmalardan hissettim. Benim hissettiğime göre diyor Ekrem İmamoğlu tutuksuz yargılanacak. Ama Erdoğan'ın açıklamalarına ya da Devlet Bahçeli'nin sessizliğine bakarsanız önümüzdeki günlerde pek böyle bir şey beklenmiyor. Belki Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu içinde bulunduğumuz günlerde yaşadığı bu kaotik ortam nedeniyle belki taraftarlara, belki partililere işte belki üst kademe yönetimin elini rahatlatacak bir argüman gibi görüyorum. Hikmet Çetin'in bu işlerde 87 yaşından sonra bu kadar tecrübeli bir siyasetçinin yani yalan söyleyecek demeyeyim ama biraz politik davrandığını düşünüyorum. Ve de bunu zaten bir tek Sözcü Gazetesi'nin Ankara temsilcisi Saygı Öztürk'e onun yazısı üzerinden birçok yerde haber oldu. O yüzden bu isimleri bir araya getirdiğimizde aslında Türkiye'deki dengeleri bilenler ne olduğunu anlamışlardır diye düşünüyorum”
'Tutuksuz ama hukuksuz yargı' çözümü mü?
Ahmet Nesin, tartışmaların sadece tutukluluk hali üzerinden yürümesini eleştirerek, "serbest bırakılma durumunda hukuki her şey düzelmiş mi olacak?" sorusunu sorarak şöyle dedi:
“Hikmet Çetin'in söylediği ya da Ekrem İmamoğlu'nun ve eşinin Hikmet Çetin'den söylediği şöyle bir şeydi. Tutuksuz ama hukuksuz yargılanalım. Şöyle bir şey olmadı mı yani bana öyle geliyor. Bütün hukuk düzensizliğinin sanki birtakım insanların yani herkes Ekrem İmamoğlu üzerinden konuşuyor ama bir sürü insanın tutuklanması bütün sorunmuş gibi gözüküyor. Serbest bırakılma durumunda hukuki her şey düzelmiş mi olacak?”"
Tahliyenin pratik bir faydası olmayacak
Öztürk, İmamoğlu'nun tahliye edilmesinin göreve döneceği anlamına gelmediğini, asıl endişenin CHP'nin belediye meclislerindeki çoğunluğu kaybetme riski olabileceğini ifade etti. Öztürk şöyle dedi:
“Bana göre olmayacak çünkü Ekrem İmamoğlu'nun yerine bir belediye başkanı seçildi, vekil de olsa. Ekrem İmamoğlu'nun dışarı çıkması demek ya da tahliye edilmesi demek hemen ertesi gün göreve başlayacağı anlamına geliyor mu? Hayır. Yani o vekili devam ettirecek. Bence o vekilliğin sıkıntılı bir sürece doğru gittiğini fark ettiler. Çünkü Beykoz'da yaşananlar son 1-2 günde önce belediye başkan vekilinin Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa etmesi, iki tane belediye meclis üyesinin istifa etmesi ve CHP'nin birden mecliste çoğunluğu kaybedip azınlığa düşmesi oradaki çoğunluğun AKP-MHP bloğuna geçmesi bunlar sanıyorum cezaevinde yatan Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere birtakım isimleri endişeye sevk etti. Bu da çok doğal. Çünkü süreç kendilerinin istediği gibi ya da kendilerinin planladığı gibi gitmiyor anlaşılan. Ve iddianamenin ortaya çıkmasından sonraki yazılmaya başlandı. Yakında açıklanacak falan gibi birtakım söylentiler de var. Onu bilemiyorum. O iddianameden sonra belki işlerinin farklı bir boyuta politik anlamda da farklı bir boyuta gideceğini düşünerek dışarı çıkmak ehveni şer diye ama söylediğiniz gibi hukuken dışarı çıkmalarının yaşanan süreçle ilgili hiçbir yararı olmayacak. Yani belediye başkanına geri dönmeyecek diploması iptal edilmesi olayı ortadan kaldırılıp İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adayı olarak önünün açılması mümkün olmayacak falan bunlar çok uzun hukuki süreçler ama cezaevinde kalmaktansa insanların dışarıda olmasının belki dışarıda toplumu daha fazla etkileyebileceklerini düşünüyorlar. Belki işte çeşitli olanaklarla televizyonlar gibi, gazeteler gibi çeşitli olanaklarla kendilerini daha iyi ifade edeceklerini planlıyorlar. Bence dışarı çıkmalarının bundan başka bir avantajı olmayacak”"
İmamoğlu merkez sağı mı hedefliyor?
Nesin, Ekrem İmamoğlu'nun nihai hedefinin CHP'nin başına geçmekten ziyade, partiden ayrılarak Türkiye'de yeni bir merkez sağ hareket oluşturmak olabileceği tezini ortaya attı. Nesin şu ifadelere yer verdi:
“Şöyle bir şey mi hazırlanıyor ben mi öyle düşünüyorum? Yani sanki Türkiye'deki en büyük sorunlardan bir tanesi hep Merkez Partisi oldu. Merkez Sağ ve Merkez Sol. CHP Merkez Solu bir müddet idare etti. Fakat CHP demokratlaşmaya doğru ciddi bir adım atıyor. Bunun tek başına Kemal Kılıçdaroğlu ile ne başka gruplardan yani böyle ciddi bir çalışma var diye düşünüyorum ben yani. Gençliğin ve kadınların ciddi bir itici güç olarak CHP'yi artık demokrat bir parti haline getirelim gibi bir şey var diye düşünüyorum. Fakat tabii son dönemdeki Mark Kılıçdaroğlu'yla beraber gelen şeyler bir olasılık bana göre Kemal Kılıçdaroğlu'nda istediği gibi gitmedi. Nedir o? Tamam İstanbul ve Ankara'yı kazandı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile beraber. Onun öncesinde de MHP'nin oyununa gelip Ekmelettin İhsanoğlu’nu aday yaptı. Oy vermeyen bölgelere baktığımızda seçim sonrası MHP'nin kuvvetli olduğu yerlerde oylar düşmüş vermemişler. AKP'ye gitmiş, Erdoğan'a gitmiş. Şimdi Ekrem İmamoğlu AKP bundan sonra yok oluyor onun yerine CHP'nin başına geçerek merkez saha ben olurum düşüncesinde gibi geliyor bana bu son tartışmalar bazılarını bildiğimiz bazılarını bilmediğimiz tartışmalar bana onu gösteriyor çünkü geçen gün canlı yayında da izleyicilere onu sordum yani Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Mahsur Yavaş... Hikmet Çetin, Canan Kaftancıoğlu, İkisi birden. Sekiz kişi saydım. 8'inin de siyasi görüşü Sosyal Demokrat bir partinin içerisinde ya da CHP gibi işte Atatürkçü ve sol bir partinin içerisinde 8'de değişik dünya görüşünde. Ama bazısı bir araya gelmiş bazısı. Şimdi Ekrem İmamoğlu CHP'de belediye başkanı olurum sonra cumhurbaşkanı olurum atarlarsa Ekim Partisi'ni kurarım lan. Acaba Türkiye'nin merkez sağını ben oluştururum. İşte sahneye de Kur'an-ı Kerim'den çıkar Yasin okurun falan filan bunu mu yapmak istiyor? CHP'de esasında bir tedirginlik var bu anlamda da bu tartışma şimdilik Gürsel Tekin ve Kemal Kılıçdaroğlu ile yapılıyormuş gibi gözüküyor. Ekrem İmamoğlu bu tartışmanın içinde değilmiş gibi gözüküyor ama bu da ortaya çıkacak mı ben bunu seziyorum yani yaşanan olaylarda”"
Erdoğan'ın yeniden seçilme projesi: CHP'yi bölmek
Serdar Öztürk, "Ekim Partisi" isminin bir CHP genel başkan yardımcısı tarafından dillendirildiğini ve yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre bu yeni partinin CHP'yi bölerek ciddi bir oy alabileceğini, bu durumun da en çok Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işine yarayacağını savundu. Öztürk şu cümlelerle sözlerini tamamladı.
“Şimdi dediğim gibi dün akşam televizyon kanallarını gezerken bu sözün yani bu Ekim Partisi'nin nereden geldiği konusunda da bir fikir ortaya atıldı. Gül Çiftçi; Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkan yardımcılarından biri. Bu sözü bir grup gazeteciyle sohbet ederken söylemiş. Gerçi parti adı dile getirilmemiş ama bizim yeni bir parti kurmak dahil olmak üzere planlarımız hazır diye sonradan Ekim Partisi gündeme geldi. Sizin söylediğiniz üzerinden bir kamuoyu araştırması yapılmış. Ben kamuoyu araştırmasının güvenilirliği üzerinde bir şey söylemek istemiyorum ama çıkan sonuç ya da kamuoyuna iletilen sonuç önemli Eğer Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul il yönetiminin iptal edilmesi, önümüzdeki günlerde Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurultayının da 38. kurultayının da iptal edilmesi ve mutlak mutlan kararı çıkması halinde ve partinin yani yeni adına da Ekim dedikleri partinin aktif hale getirilmesi işte Ekrem İmamoğlu dahil. Şu anda CHP'nin genel başkanı Özgür Özel ve onun ekibinin bu partiye geçmesiyle Cumhuriyet Halk Partisi ve Ekim Partisi arasında vatandaşın tercihi sorulmuş. Vallahi yüzde yirmi beş civarında yeni kurulacak. Henüz adı var sadece ortalıkta dolanan. Ama yeni kurulacak denilen Ekim Partisi'nin %25 civarında oyu olacağı hesaplanmış. Kemal Kılıçdaroğlu'nun da CHP'nin başına geçtiğini düşünsek ve CHP'nin bugünkü oyunun yüzde 35 civarında olduğunu düşünsek Kemal Kılıçdaroğlu'na ya da onun başındaki CHP yüzde 10-12 falan oy kalıyor. Bu aslında Erdoğan'ın bizim hep anlatmaya çalıştığımız adaylık değil, yeniden seçilmek için Cumhuriyet Halk Partisi'ni bölme niyetinin ya da siyasi çabasının başarılı olduğu anlamına gelir. Çünkü ikisi de bir şey edemez. İkisi ancak bir araya gelmesi lazım ki bu önümüzdeki bu hafta yaşananlara baktığımız zaman bir daha bir araya gelmeleri mümkün değilmiş gibi görünüyor. Her taraf kaybediyor. Ben de o zaman sizin söylediğiniz gibi düşünmeye başladım. Bir de Beykoz gibi yerde özellikle de üstüne basa basa söylüyorum. Çünkü bu yazıldı ve yalanlanmadı. Belediye başkanının Ekrem İmamoğlu'nun çok yakına olduğu şu andaki başkan vekilinin ve Ekrem İmamoğlu tarafından belediye başkanı görevden alındıktan sonra özellikle aday olarak gösterildiği zaten evinin Beykoz'da değil Ekrem İmamoğlu'nun daha önce belediye başkanlığı yaptığı yerde olduğu. Bu nedenle sanki bu bir Ekrem İmamoğlu tarafından acaba partinin içindeki bu CHP'lilik sorgulanıyor yani açık söyleyeyim. Acaba CHP'yi kapatmak mı istiyorlar? Ya da iyice pasifize mi etmek istiyorlar? Küçücük bir parti haline mi getirmek istiyorlar gibi bir soru işareti bende de Doğdu Çünkü bu Bir genel başkan yardımcısının sıradan bir konuşması değil gazetecilere yaptığı bir konuşma bizim yeni partimiz dahi hazır demesi aslında bu planın büyük olduğunu gösteriyor. İşte bizim de hep bazen programlarda söylediğimiz ama çok dillendiremediğimiz yani dillendiriyoruz da detaylandıramadığımız işte bu NATO'cu Gladion'un Erdoğan'ın kendi derin devletinin Avrasyacıların Onun dışındaki bazı grupların herkesin kendi hesabına göre bir iktidar kavgasının tam ortasında CHP mi var acaba diye düşünmeye başladım. Yani bütün plan aslında CHP'nin Türk siyasetinden silinmesi üzerine mi kurgulanıyor? Bundan sonrası için sadece Erdoğan'ın önünü açmak değil Türkiye'de Cumhuriyet Halk Partisi'ni de aslında merkez bir Sağ Parti yani Adalet Partisi haline getirmek gibi bir Çabamı var diye düşünüyorum. Ya da Ekim Partisi'ni oraya mı konumlandıracaklar diye düşünüyorum. Yani bunlar önümüzdeki günlerde netleşecek ama sanki. Yani gelecek günler böyle görünüyor gibi. Çünkü Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar da önemli. Ankara'daki Asliye Ceza Mahkemesi'ne bunu Ağır Ceza Mahkemesi'nin bakmasına gerek yok. Siz bakacaksınız demesi. Kararı 15 Eylül'de beklerken bu mutlak mutlak kararını 15 Eylül'de beklerken mahkeme şimdi yetkiyi de aldı anayasa mahkemesinden. Çat diye bu cuma günü karar verirse kim ne diyecek? Çünkü mahkeme en son duruşmada öyle demişti. Ben bu İstanbul'daki davanın sonucunu ve anayasa mahkemesine yaptığım başvuruyu bekleyeceğim demişti ondan sonra kararımı açıklayacağım demişti. O yüzden 15'ine ertelemişti. E şimdi hem İstanbul'daki davanın sonucu geldi, hem Anayasa Mahkemesi'nin kararı geldi. Çok bekleyeceği bir şey yok. 15'inden önce karar açıklarsa ne olacak? Tam bu cuma borsalar kapandıktan sonra kararını açıklarsa ne olacak? Öne çekerse yani. Çünkü pazartesi 15'i. 12'sinde açıklarsa ne olacak? Bir şey olmayacak. Ama ondan sonra Türkiye'deki siyaset özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde bulduğu siyaset ne olacak? Cumhuriyet Halk Partisi'nin üyeleri ne olacak? Onlara oy veren onların potansiyel seçmeni ne olacak? Bunlar tehlikeli demeyeyim ama kritik günler. Ama bu günlerin arkasında yine ısrarla söylüyorum. Bütün bunların arkasında ben Erdoğan'ın yeniden aday olması değil, yeniden seçilmesine yönelik proje, yeniden seçilmesine yönelik bir ortam oluşturulmaya çalışıyor gibi geliyor. Valla bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi'nin hem eski hem yeni yönetimi ne yapacak? Doğrusu kestiremiyorum. Bir yazı okudum. Kemal Kılıçdaroğlu'nun ekibi de en az bir aylık eylem haritasını hazırlamış. Yani bir mutlak mutlan kararı çıkıp, partinin yeniden Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetimine geçmesi halinde ilk bir haftada ilk günde ilk bir ayda ne yapacaklarını planlamışlar diye okudum. 2-3 gündür de İstanbul'da zaten onun Gürsel Tekin'le provası yapılıyor. İşte gördük orada polislerin nasıl yığıldığını. Genel merkezin sizi alıp İstanbul İl Başkanlığı'nı o binadan alıp öbür binaya götürme bir takım siyasi şeylerini ama sonuçta uymam dediğiniz tanımıyorum dediğiniz bütün hukuk kuralları uygulanıyor. Bence Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'da yaşananlardan da ders çıkararak kendisine bir plan yapmıştır gibi geliyor.”"
Yorumlar
Kalan Karakter: