Aksoy ve Aydın mahallelerine komşu 70 dönümlük arazide 2 yıl önce faaliyetini
durduran ancak arkasında nükleer bir çöplük bırakan kurşun fabrikasında
radyoaktif malzemelerin varlığının ortaya çıkmasından bu yana aylar geçti ancak
alanda fabrikanın satılacağı söylentilerinden başka hiçbir hareket yok.
Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol ise sürecin takipçisi olarak
aylar önce ilgili kurumlara gönderdiği raporların cevabını beklediklerini ancak
bu süreçte fabrikanın satılacağı gibi haberlerin ortaya çıkmasının kafa
karıştırıcı olduğunu belirtti.

Başkan Şenol, hiyerarşik
olarak Kaymakamlık, Valilik, Çevre ve Şehircilik, Sağlık Bakanlığı ve
üniversitelere ne yapılması gerektiğini sorduklarını ancak kurumlardan sadece
Ege Üniversitesi'nin geçtiğimiz günlerde dönüş yaptığını açıkladı. Şenol, daha
önce herkesin üzerinde durduğu konu olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun
(TAEK) 2010 yılındaki raporunda alanda radyoaktif bulaşmış malzeme olduğunu
açıklamasına rağmen 4 Aralık 2012'deki raporunda radyoaktivite yok
açıklamasının üniversiteden gelen yazıda da yer aldığını, bu çelişkinin artık
giderilmesi gerektiğini belirtti. Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa imzalı raporda 9 madde ile 2007'den bu
yana fabrikanın atıklarıyla ilgili verilerin raporlandığını ve alanın
temizlenmeden satılamayacağına, devredilemeyeceğine vurgu yapıldığını aktaran
Başkan Şenol, kurumlardan gerekli açıklamaları beklediklerini ve kafaları
karıştıran TAEK raporlarının iç yüzünün açıklanmasını istediklerini
kaydetti.
Başkan Şenol, yaptığı
açıklamada şunları söyledi: "TAEK kaçıyor, ama işin doğrusu TAEK
kaçamaz. Bu konuyu gündeme getiren de,
bölgenin temizlenmesi gerek diyen de TAEK. Fakat bu raporu üç yıl sonra
değişmiş. Şimdi radyoaktivite yoktur diyor. Yoksa neden oraya şeritler çekildi,
insanlar özel kıyafetlerle bölgeye girdi? Bu işi bilen bilimadamları TAEK'te
var. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın müdahale etmesi lazım. Buna ne
Büyükşehir'in ne de bizim tekniğimiz yeter. Buna bilimadamları karar verecek.
Ben o yüzden üniversitelere yazdım bunu. Hiyerarşik olarak ise Kaymakamlık,
Valilik, Çevre ve Şehircilik, Sağlık Bakanlığı gibi yerlere başvurduk.
Öncelikle bölgede bir sağlık taramasının yapılması lazım. Kurşun yıllar içinde
orada yaşayanlara nasıl bir zarar verdi, buna bakılmalı. Bir de bu
radyoaktivite yurtdışından girmiş. Tıbbi amaçlı kullanılmıyor, Türkiye'de
kaynağı yok. Şu an oradaki atıkların bertaraf edilmesi lazım. Ağır metal,
kurşun çok tehlikeli. Zeka geriliğine yol açıyor. İnsanlar tedirgin. Yeraltı
sularıyla ilgili sıkıntı var mı, yok mu bilinmiyor. Üniversitenin raporunda
temizlenmeden satılmaz, devredilemez diye yazıyor. O derece yani."
BAŞKA DOLAPLAR DÖNÜYOR
İnsanların tedirginliğinin
alanda ölçüm gibi işlemler yapıldıkça arttığını, en azından o bölgedeki
insanların sağlık taramasından geçirmelerinin şart olduğunu belirten Şenol,
'İlk yapacakları bu bence. Sonra da bunu nasıl bertaraf edeceklerini oturup düşünecekler.
Ama bir şekilde oradan kalkması lazım. Başka dolaplar da dönüyor ama
bilinmiyor. Yıllardır orada olan bir şey bu. Birden çıkması ilginç oldu. Şimdi
okuyoruz, vergi borçlarına karşı satılmaya çalışılıyor falan diye. Burası
kentsel dönüşüm alanının bitişiğinde. Değerli bir yer ve daha da değerlenecek.
O yüzden belki de temizletilmek isteniyor. Ama çok pahalı bir işlem bu. Buradan
çıkan sonuç şu ki biz nükleer konusunda iyi bir ülke değiliz" dedi.
Ege Üniversitesi Halk Sağlığı
Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa imzalı raporda riskin
sürdüğü, acilen bertaraf edilmesi gerektiği vurgulandı. İşte o değerlendirme;
1- Europium-152 nükleer
santrallerin yakıt çubuklarının yapısında bulunmaktadır ve yarılanma ömrü 12.5
yıldır. Sürece bakıldığında fabrika alanındaki radyoaktivite riskinin ortadan
kalkmış olması bilimsel açıdan olası değildir. Bu nedenle TAEK dışında tarafsız
bir kurum yeniden değerlendirme yapmalıdır.
2- Europium-152'nin
ülkemize ve fabrikaya nasıl girdiğinin açıklanması çok önemlidir. Ancak bugüne
kadar bu konuda bir girişim bulunmamakta, konunun bu yönü yeterince
sorgulanmamaktadır.
3- Radyoaktivite
saptanmasından bu yana ilgili kurumların görevlerini yerine getirmedikleri
anlaşılmaktadır. Atıklar hala yaşam alanının ortasındaki fabrikada durmaktadır.
Bu yüzden toplumsal risk devam etmektedir.
4- Fabrikada çalışmış her
bireye ulaşılıp sağlık açısından değerlendirilmeleri ve izlenmeye alınmaları
gereklidir.
5- Fabrika çevresinde
yaşayan toplumun sağlık açısından değerlendirilmesi gereklidir. Bunun için
konunun uzmanlarından oluşacak bir bilim kurulunun önerileri doğrultusunda
Sağlık Bakanlığı'nın yerel ekiplerince sağlık değerlendirmesi
gerçekleştirilmelidir.
6- Fabrika alanında
depolanmış atıklar içeriğinin gerektirdiği bilimsel güvenlik önlemleri alınarak
bedelinin kim tarafından ödeneceği gibi kaygılar güdülmeksizin olabildiğince
kısa zamanda boşaltılmalı ve güvenli yöntemlerle bertaraf edilmelidir.
7- Fabrika kaynaklı
kimyasal ve radyoaktiviteye bağlı toplumsal riskler var olan durum itibariyle
devam etmektedir ve yukarıda belirtilen önlemler alınmadığı sürece de devam
etmesi kaçınılmazdır. (Figen BİCAN- http://www.gazetedokuzeylul.com)
Yorumlar
Kalan Karakter: