Türk Tabipleri Birliği (TTB) Deprem Kriz Masası’na ulaşan bilgilere göre depremin vurduğu 10 il arasındaki Hatay’da durum vahim.
Diken'den Mesude Erşan'ın haberine göre Arama-kurtarma çalışmaları hala yetersiz. Sağlık hizmetleri sunumunda ciddi aksaklıklar var.
Özel Akademi, Eski Hatay Devlet, Eğitim ve Araştırma gibi birçok hastane hasar gördü. Röntgen cihazı, resüsitasyon malzemeleri dahil birçok sağlık araç-gerecine erişim imkanları zayıf. Tuvalet, temiz su, elektrik gibi ihtiyaçlar karşılanamıyor.
Depremlerin ardından soluğu doğup büyüdüğü Hatay’da alan Çerkezoğlu’nin izlenimleri şöyle:
‘Her binanın başında bir tanıdığım ağlayarak bekleşiyor‘
“Uzaktan yansıyandan çok daha vahim bir durum var. Kent bombalanmış gibi. Herkes kaderine terk edilmiş. Her binanın başında bir tanıdığım ağlayarak bekleşiyor. Hiçbir kurtarma ekibi yok!
Acil olan ilk 48 saatte hiçbir enkaz kaldırılmadı. Depremi sabahından şu ana kadar ilçelerde merkezi olarak elektrik ve su verilmiyor. Telefon ve internet iletişimi çok kısıtlı.
Yıkılmayan ama hasar gören bina sayısının, hasar görmeyen binalardan daha fazla olması çok ciddi bir barınma sorunu ortaya çıkarmış durumda. Depremlerin kışın en soğuk günlerine denk gelmesi insani sıkıntıları artırıyor. İnsanlar arabalar ve açık alanlarda bölge için çok düşük kabul edilen -2 sıcaklık derecelerinde gecelerini geçiriyor.
‘Antakya ölmüş, muhtemelen Samandağ çoktan öldü de ağlayanı yok‘
Kent genelinde çok büyük bir yıkım ve geniş çaplı bir koordinasyon eksikliği yaşanıyor.
Antakya ölmüş, muhtemelen Samandağ çoktan öldü de ağlayanı yok!
Burada ekranlardaki resimlerin ve hayatta karşılığı olmayan açıklamaların; ‘Şu kadar araç, bu kadar yardım gitti’ sözlerinin bomboş olduğuna şahit oluyoruz.“
‘İnsanlar yakınlarını el yordamıyla kurtarma çabası içinde‘
Yakınları, arkadaşları hala göçük altında bulunan Çerkezoğlu’na göre şehrin kendi iç dayanışma kültürü ilk iki üç gün için yaşamsal bir kaosu engellemiş görünse de kısa ve orta vadede çok büyük bir insani yıkım kaçınılmaz.
“Hekimler dahil şehirde yaşayan neredeyse herkesin yakınlarının enkaz altında kalması ve bir haber alamama şoku, depremi yaşayanların kurtarma ve koordinasyona katkısını sınırlıyor. Hekimler açısından da aynı tablo söz konusu. Bu nedenle şehir dışından hekim ve sağlık çalışanı katkısı çok değerli. Tabii öncelikle desteğe gelecek olanların da güvenli bir barınma olanağının yaratılması şart.
Enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmaları yaşanan yıkımla orantılandığında çok sınırlı. İnsanlar yaygın biçimde yakınlarını el yordamıyla kurtarma çabası içinde.
Merkez ve ilçeler böyleyse köy ve beldeler kim bilir ne durumda?
Hayatın her anında olduğu gibi depremde de eşitsizlik ve maddi olanaklar fark yaratıyor. Kendi maddi olanakları ya da sosyal çevreleri üzerinden iş makinası vb. aletleri temin edenler enkazda çalışma başlatıyor.”
Hala enkazdan canlı ve yaralılar çıkıyor ama yıkımın yaygınlığı karşısında bunların çok düşük sayılarla sınırlı.“
Samandağ ilçesi alet, araç ve donanım açısından da çok fazla mağdur. İlçe merkezlerindeki tablo erişemediğimiz köy ve beldelerde çok daha çaresiz bir durumun varlığının göstergesi aslında.”
‘Neredeyse bütün eczanelerin ilaçları ve malzemeleri çalınmış ya da el konulmuş’
Antakya’da eski devlet hastanesi olarak adlandırılan hastane bütünüyle yıkıldı. Özel Akademi ve Defne hastaneleri ciddi hasar gördü. Aile sağlığı merkezleri fiilen devre dışı. Eczanelerin önemli kısmı ya yıkılmış ya da hasar görmüş durumda.
Çerkezoğlu şöyle konuştu: “Buna ek olarak yıkılsın yıkılmasın neredeyse bütün eczanelerin ilaçları ve malzemeleri çalınmış ya da el konulmuş halde. Sonuç olarak bu üç ilçede (Antakya, Defne, Samandağ) hiçbir eczane açık ve aktif değil. Türk Eczacılar Birliği (TEB) bir adet mobil sahra eczanesi açma çabası içinde. Samandağ Devlet Hastanesi çalışmalarını kısıtlı olanaklarla sürdürüyor. Ancak ilçenin özel hastanesi (Deniz Hastanesi) hasar görüp hizmet dışı kalmış. Doğal olarak Defne ilçesinde depremde yıkılan ya da hasar gören bir devlet hastanesinden bahsedemiyoruz. Çünkü Defne 200 bin kişiye yaklaşan nüfusu ile ne yazık ki zaten deprem öncesinde de bir devlet hastanesine sahip değildi.”
‘Medyaya yansıyan tablodan çok daha vahim‘
Bölgede yaşanan sıkıntılar halk sağlığı sorunlarına yol açabilecek. Elektrik yokluğu, özellikle su şebekesi üzerinden su verilememesi, çöplerin birikmesi ve toplanamaması, çok önemli çevre ve sağlık sorunu yaratmaya aday.
Çerkezoğlu şunları aktardı:
“Özellikle su temininin çok kısa sürede çözüme kavuşması yaşamsal bir talep olarak karşımızda duruyor. Sonuç olarak kısa vadede çok ciddi bir hekim ve sağlık çalışanı desteğine, düzenli ilaç akışına ve koruyucu sağlık hizmetlerinin planlanması ve hayata geçirilmesine ihtiyaç var. Hatay, medyaya yansıyan tablodan çok daha vahim ve çok daha büyük bir yıkım altında.”
Tüm bunların ardından Çerkezoğlu’nun son sözü şöyle: “2023, ‘Hatay’ın anavatandan ayrılışı’ sanki…”
Yorumlar
Kalan Karakter: