HÜSEYİN VE YEZİD NEYİ TEMSİL EDER?
Yayınlanma :
13.12.2012 02:04


İlk insan ve ilk peygamber
Adem (a.s)‘in oğlu Habil’in, kardeşi Kabil tarafından öldürülmesi sonucunda,
yeryüzüne akıtılan insan kanı, günümüze kadar aralıksız olarak dökülmeye devam
etmektedir… İnsanlık tarihi boyunca akan bu kanların sorumlusu olan zalimlerin
yanı sıra kanları akıtılan mazlumların mücadelesi tarih kitaplarında yer
almıştır. Kabil ve onun misyonunun temsilcileri, yeryüzünde bozgunculuk ve
fitne çıkarmaya devam ettikleri sürece, Habil’in misyonunu temsil eden ve
yeryüzünde adaleti ve barışı tesis etmeyi amaç edinmiş, kutlu mirasın
temsilcileri de varlığını sürdürmüş ve sürdürmeye devam edeceklerdir.
Bu tarihsel sürecin
Kerbela’daki yansımaları olan Hüseyin ve
Yezidi’nde temsil ettikleri misyon Habil ve Kabil misyonunun bir devamıdır.
Hüseyin, Kardeşi Habil gibi mazlum olarak şehit edilirken, Yezid ise kardeşi Kabil gibi, yeryüzüne
fitne tohumları ekmeye devam etmektedir. Tarih boyunca Nemrud’a karşı mücadele eden İbrahim, Firavun’un zulmüne
başkaldıran Musa ve Yezid’in bozgunculuğuna karşı direnen ve bu uğurda Şehid
edilen Hüseyin Habil misyonunun temsilcileri olarak anılmışlardır.
Güçlünün değil haklının,
zorbalığın değil, adaletin ve kardeşliğin hüküm sürmesi, insanların yeryüzünde barış
ve esenlik içerisinde yaratanın emir ve yasakları doğrultusunda yaşaması
gerektiği inancıyla mücadele eden Habil misyonunun temsilcisi Hüseyin’in
mücadelesi, günümüzde barış ve özgürlük mücadelesi veren mazlumlara yol
gösterirken;
Yeryüzünde kan ve
gözyaşları üzerinde imparatorluklarını kurmaya çalışıp, mazlum milletlerin
kanlarını akıtanlar, hedefe ulaşma yolunda her türlü vahşeti meşru sayıp,
katliamlar gerçekleştiren ve oluk gibi insan kanını akıtılmasına neden olanlar
ise Kabil misyonunu temsil eden Yezid’in günümüzdeki yansımaları olarak
varlıklarını sürdürmektedirler.
Kerbela faciasından günümüze kadar yaşanan süreçte,
İster Sünni, ister Şii mezhebine mensup Müslümanlar Hz. Hüseyin’in
mazlumiyetine inanmış ve bu facia ile ilgili ağıtlar ve mersiyeler söyleyerek,
bu acıyı yüreklerinde hissetmişlerdir. Ancak Yezit’in misyonu ve Hüseyin’in
misyonu ile ilgili ciddi bir bilgilenmeye sahip oldukları söylenemez.
Hüseyin’in kahramanlığı ve savaşçılığı ön plana çıkarılırken, zulme karşı
adaleti savunması ve peygamberi misyonun temsilcisi olduğu irdelenmemiştir.
Aynı şekilde olumsuz yönleri ile anılan kişileri lanetleme anlamında “Yezid”
olarak adlandırmışlar ama Yezid’in gerçek misyonunu da sorgulamamışlardır.
Ünlü bilim adamı Einstein’in,
“Beni herkes çok sevdi ama kimse beni
anlamadı” sözünde ifade ettiği gibi, kişilerin çok sevilmesi onların aynı
oranda anlaşılması anlamına gelmiyor. Aynı şeyi Hz. Hüseyin için de söylemek
mümkündür. Onu çok sevenler onu hala tam manasıyla anlayabilmiş değillerdir.
Tasavvuf ehli ise Hüseyin ve Yezid’i şöyle
yorumlamaktadır;
Hüseyin, insanın ruhi
boyutunu temsil ederken, Yezid, insanın nefsini temsil eder. Allah tarafından
insanoğluna üflenen ruh insanın ulvi boyutunu temsil eder, insanın olgunlaşması
ve kâmil derecesine ulaşması, ruhsal boyutunun zenginliği ve derinliği ile mümkündür.
Nefis ise insanı her türlü
heva ve heveslerine uymasını sağlayan ve neticede helak olmasına neden olan bir
boyutudur.
Sonuç olarak; Hüseyin’i anlamanın yolu, Hüseyin’ce
yaşamaktan ve Hüseyin’ce bir tavır takınmaktan geçmektedir. Yezid gibi yaşayan
insanlardan Hüseyin’ce bir tavır beklemek imkânsızdır. Çıkarlar uğruna
ilkelerin feda edildiği bir düzlemde Hüseyin’ce bir tavırdan söz edemeyeceğimiz
gibi, sabah akşam Yezid’e lanet okumakla da, Yezid misyonunun yok olmayacağının
bilincinde olmamız gerekir.
Bu konu ile ilgili
yazımıza Üstad Ali ŞERİATİ’nin hepimizin duygularını dile getiren duası ile son
verelim.
“EY GÜÇLÜ RABBİM!
Senin ayetlerine
küfredenler, senin peygamberlerini yalanlayıp haksız yere öldürenler ve adalet,
eşitlik istemek için ayaklanan kullarını öldürenler hala yeryüzünde
egemendirler. Müjdelediğin azabı onlara ulaştır.
EY KADİR OLAN ALLAHIM!
Ailemize
sorumluluk,halkımıza bilim,inananlarımıza aydınlık,aydınlarımıza iman, tutucularımıza
anlayış, kavramışlarımıza tutuculuk, kadınlarımıza bilinç, erkeklerimize şeref,
ihtiyarlarımıza bilgi, gençlerimize soyluluk, öğretmen ve üstatlarımıza, öğrencilerimize
inanç, uyuyanlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, tebliğlerimize gerçek, dindarlarımıza
din, yazarlarımıza güvenirlik, sanatkarlarımıza dert, şairlerimize şuur, araştırıcılarımıza
hedef, ümitsizlerimize ümit, zayıflarımıza güç, muhafazakarlarımıza
hareket,ölümcül uykularda olanlarımıza hayat ve dirlik, körlerimize görme, suskunluklarımıza
feryat, Müslümanlarımıza Kuran, Sünnet ve Ehlibeyt bilinci, tüm mezheplerimize
birlik, kıskançlarımıza şifa, egoistlerimize sabır, halkımıza kendini bilme, tüm
uluslardan kurulu milletimize samimiyet, basiret, feraset, cesaret, fedakarlık
yeteneği, kurtuluşa layık oluş ve izzet bağışla!!”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: