Çorum 3. Asliye Ceza Mahkemesi, önüne gelen bir dosyada Türk Ceza Kanunu’nun hakaret suçuna ilişkin düzenlemelerini Anayasa’ya aykırı bularak yüksek mahkemeye başvuru yaptı. Mahkeme, TCK’nın 125. maddesinin 3/a bendinde yer alan ve “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçunda cezanın alt sınırının bir yıldan az olamayacağına” dair hükmün iptalini talep etti. Ayrıca, “Soruşturma ve kovuşturma koşulu” başlıklı 131. maddenin 1. fıkrasında bulunan, hakaret suçlarında şikâyet şartı kapsamında “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen suçları hariç” tutan kısmın da kaldırılması istendi.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, gündemine alınan bu başvurunun görüşmesini daha sonraki bir tarihe bıraktı. Edinilen bilgiye göre, üyelerden birinin izinli olması sebebiyle dosyanın müzakeresi bir sonraki toplantıya ertelendi.
İPTAL GELİRSE İMAMOĞLU’NUN HANGİ DOSYALARI ETKİLENECEK?
Anayasa Mahkemesi’nin vereceği kararın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında süren veya hükme bağlanan iki farklı dosyada sonuçları olabileceği değerlendiriliyor.
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu hakkında, bir panelde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 1 yıl 5 ay 15 günlük hapis cezası “kamu görevlisine karşı hakaret” kapsamında bulunuyor.
Buna ek olarak, kamuoyunda “ahmak” davası olarak bilinen ve İmamoğlu’nun YSK üyelerine yönelik ifadeleri nedeniyle Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen, istinaf tarafından da onanan 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis cezası da “kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret” suçlamasıyla verilmişti.
Her iki dosyada da suç niteliği, kamu görevlisine görevinden ötürü hakaret çerçevesinde değerlendirildiğinden, Anayasa Mahkemesi’nden çıkabilecek olası bir iptal kararı; cezanın alt sınırı ve şikâyete tabi olma koşulu yönlerinden yargılamaların gidişatını etkileyebilecek bir unsur olarak gösteriliyor.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Şirin, ANKA’ya yaptığı değerlendirmede hakaret ve eleştiri arasındaki ayrımın her zaman tartışmalı olduğunu, ancak tartışmanın temelinde ifade özgürlüğünün bulunduğunu belirtti.
Prof. Dr. Şirin, dünya genelinde hakaret suçunun ceza hukuku kapsamından çıkarılmasına yönelik belirgin bir eğilim olduğunu anlatarak şöyle devam etti:
"Bir kişinin bir kişiye hakaret ettiği iddiası çoğu ülkede artık ceza yargılamasının değil, özel hukuk yollarının yani tazminat davalarının konusu sayılıyor. Türkiye'de hakaret hala bir suç olarak düzenlenmiş durumda. Fakat Anayasa Mahkemesi önündeki mesele, hakaretin suç olup olmamasından ziyade, hakaret sayılan sözler kamu görevlilerine yönelik olduğunda cezanın neden daha ağırlaştırıldığıdır. Kanımca TCK 125/3 hükmü, Anayasa’nın düşünceyi açıklama özgürlüğünü düzenleyen 26. maddesi ile basın özgürlüğünü düzenleyen 28. maddesine aykırı.
Hem Anayasa Mahkemesi'nin hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin yerleşik içtihadı açık. Bir kişinin yetkisi ve kamusal gücü arttıkça eleştiriye katlanma yükümlülüğü de artar. Demokrasi, kamu gücünü kullananların toplum tarafından sert ve zaman zaman rahatsız edici eleştirilere maruz kalmasını olağan görür, hatta bunu bir zorunluluk sayar. İçtihat bu kadar açıksa, kamu görevlilerine yönelik ifadeleri daha ağır cezalandıran bir normun, bu mantığı ters yüz ettiği de açıktır. Ceza hukukunda ayrı bir alt sınır öngörülmesi, ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı bir etki yaratmakta; kamuoyunun görev yapan yetkilileri denetleme hakkını zayıflatmaktadır. Bu nedenle söz konusu hükmün iptali gerekir."
Prof. Dr. Adem Sözüer ile birlikte, kamuoyunda “Ahmak Davası” olarak bilinen dosyada Avukat Mehmet Pehlivan’ın başvurusu üzerine bilimsel görüş sunduklarını hatırlatan Şirin, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Orada da hem Anayasa hem de uluslararası içtihatlar bakımından normun aykırılığını ayrıntılı gerekçeleriyle ortaya koyduk. Dünyadaki pek çok Anayasa Mahkemesi, aynı ilkesel çerçeveden hareketle benzer hükümleri iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin de aynı yönde karar vermesi gerekir."
Yorumlar
Kalan Karakter: