İSTİFA ASİL OLANLARIN İŞİDİR!
Yayınlanma :
16.05.2014 23:16


Toplumsal
yozlaşma ve çürüme öyle boyutlara varmış ki; en acı olayların sorumluları, olayın
meydana gelişinde zerre kadar kusuru ve ihmali kendilerinde aramayıp işin doğasında
acı ve hüznün olduğunu, kaderde bu tip
olayların varlığını rahatlıkla
söyliyebilmektedirler.
Uludere’de
kendi uçaklarımızla kendi vatandaşlarımızı bombaladık. Yanlış istihbarat
sonucu diyerek 33 vatandaşımızın ölümünü geçiştirdik.
Reyhanlı’da
54 vatandaşımızın ölümüne neden olan bombalamanın, nedeni ve niçinini
sorgulamadan iç politik olaylara malzeme eden iktidar, olayın “El Kaide” militanlarınca gerçekleştirildiği
bilgisi netleşince, yalan yanlış bilgiler vererek amaçlarının, halk arasında
bir mezhep çatışması yaratmak istedikleri gerçeği kaybolup gitti. Olayı
saptırmak isteyenlerin kimler olabileceği artık sorgulanmadan, sorumlularının
olup olamayacağı dahi araştırılmadan unutulmaya terk edildi.
Soma’da 283
vatandaşımızın fiilen öldüğü, 120 ye yakın vatandaşımıza da yer altında henüz
ulaşılamadığı, ülkemizdeki adı iş kazası olan katliam, “işin doğası gereği” izahıyla geçiştiriliyor.
Örneklemeye
çalıştığım her üç olayda da mevcut sorumlular olmasa, ya da sorumlu
gördüklerimizin davranış ve yönetim biçimlerinde farklılıklar gösterilse, belki
de bu insan kayıpları hiç olmayacaktı.
Yanlış
istihbarat dedikleri bilgiyi alan her kimse, bu bilgiyi sorgulasa, ya da
bombalama talimatı verenin istihbarattan eminmisiniz? Bir daha sorgulayın dese,
Uludere’deki 33 yurttaşımız bu gün yaşıyor olabilecekti.
Suriyeyle olan komşuluk ilişkilerimiz, dış
güçlerin “Büyük Ortadoğu Politikası”na
kurban edilmese, Beşar Esat’ı düşüreceğiz diye uluslar arası terör örgütlerine
destek olunmasa, bizi olayların içine çekmek için provakasyon
yapabilecekleri konusunda tedbirli
olunsa, Reyhanlıda 54 yurttaşımız bu gün yaşıyor olacaktı.
Soma’da
ihtimaldir ki üçyüzün üstünde çalışanın katline neden olan/olacak maden
ocağında, gerekli iş güvenliği tedbirleri alınsa, başta yakınları ve aileleri
olmak üzere, bu gün hem halkımız, hem de olayın vahameti ve büyüklüğü
nedeniyle dünya halkları bu acıyı
çekmemiş olurlardı.
Daha doğrusu;
çok basit birkaç soruya cevap aransa, bu kadar büyük acı yine yaşanırmıydı?
Yani Trafo yanmışsa alternatif enerji sağlayacak bir jeneratörde mi yoktu? Olumsuz
bir kaza olduğunda alternatif ya da ikinci bir çıkış kapısı yok muydu? Havasız
kalınmaması için ek tedbirler yok mudur? Yaklaşık 700 kişinin bulunacağı bir
ortamda bunlar düşünülemez miydi? Düşünülmemişse “iş güvenliği” denen şey nasıl ve neyle sağlanmış?
Düşünün yıllar
önce 130–140 $ a çıkarılan bir ton
kömürün çıkarılma maliyetini övünerek, 23
$ a düşüren yetkili/işletmeci/sorumlu/patron, bu maliyet düşürmeyi, hangi
fedakarlıklarla sağladığını hiç aklına getirmedi mi? Bu kadar maliyet farkı
elbette yalnız ücretle sağlanmyacağına göre, maliyet düşürücü unsurların
hangileri iş güvenliği ve iş sağlığıyla ilgiliydi?
İşçinin hakkını savunacağım diyen ve işçilerin ücretinden
kesilen aidat adı altındaki salmalardan beslenen “sendika”cılar, bu gün yaşananlar karşısında, kendilerini hala “insan” sayabiliyorlar mı?.
Her ne ise,
kimler hangi pozisyonlarda iseler, istifa etmeyi düşünüyorlar mı? Yani
Başbakan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı,
Soma’da bu iş yerinde örgütlü olan sendikanın başkan ve yöneticileri, o kömür
madenini işleten şirketin yönetim kurulu başkanı, istifa etmeyi düşünürler mi? İktidarda
olmak, ya da işgal ettikleri makamda olmak, üçyüz kişinin acısından daha mı
önemli ve vaz geçilmez bir duygudur. Peki siz politikayı insanların mutluluğu,
huzuru ve refahı için yapmıyormusunuz? Ölenlerin insan olduğu hiç aklınıza
gelmiyor mu? Olayın meydana gelmesinde göreceli olarak sorumluluğunuzun olduğunu
düşünmüyormusunuz?
Eğer
istifa ederseniz, topluma aydınlatıcı bir mesaj vermiş olursunuz. Yani sizden
sonra o mevkileri işgal edecekler düşünürler ki; eğer görevimizde en ufak bir
ihmale neden olursak insanların ölümüne sebebiyet vermiş oluruz. Aksi taktirde
sizden sonraki kuşaklar da sizin gibi kaza(katliam) işin “fıtratında” yani doğasında vardı diyecekler. Sizden de bu
beklenir. Kaderci ve alın yazısıyla olayları izah ederek toplumu uyutmak.
İstifa etmek,
yaptığın işi yeteri kadar başarılı yapamadığını kabul etmektir. Açık alınla
komplekssiz. İstifa,halkına ve toplumuna güvenmektir. Bu işi benden daha iyi
yapabilecek insanların varlığını düşünerek yerini daha iyi yapacaklara
bırakmaktır.
SANIRIM İSTİFA ETMEK ASALETİ GEREKTİRİR!
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: