İYİ Partili Dervişoğlu'ndan çok konuşulacak Urla açıklaması
Yayınlanma :
07.01.2020 13:33


İYİ Parti Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, bugün basın mensuplarıyla partisinin il binasında bir araya geldi. Gündeme ilişkin konularda konuşan Dervişoğlu’nun ana gündem maddesi ise, ekonomi oldu. Öte yandan İzmir’e ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Dervişoğlu, gündemi oldukça meşgul eden Urla Belediye Başkanının tutuklanmasına ve kayyum atanmasına ilişkin olarak; “Daha önceden böyle bir şeyden haberimiz olsa CHP’yi uyarırdık. Bu hükümetin iş birliği yaptığı adamlar arasında Urla Belediye Başkanından daha çok FETÖ’cü vardı. Hükümetin bu alanda karnesi bozuk başkasına not vermeye kalkmasın” dedi.
Türkiye’de son günlerde yoğun bir gündem yaşıyor. Libya’ya asker gönderilmesi tartışmaları, asgari ücret, Üniversiteli Sibel Ünli’nin intiharı ülke gündeminde oldukça tartışılıyor. Her kesimden ve siyasi gruptan konulara ilişkin yoğun eleştiriler gelirken; İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu da bugün düzenlediği basın toplantısıyla önemli açıklamalarda bulundu. Öte yandan İzmir’de yaşanan gökdelen krizi ve Urla’ya kayyum atanmasıyla ilgili de gündeme damga vuracak ifadeler kullandı.
“BİLSEYDİK CHP’Yİ UYARIRDIK”
CHP’li Urla Belediyesi Burak Oğuz’un FETÖ’den tutuklanması ve belediyeye kayyum atanmasıyla ilgili ilk kez açıklamada bulunan Dervişoğlu, “Daha önceden böyle bir şeyden haberimiz olsa CHP’yi uyarırdık. Bu hükümetin iş birliği yaptığı adamlar arasında Urla Belediye Başkanından daha çok FETÖ’cü vardı. Hükümetin bu alanda karnesi bozuk başkasına not vermeye kalkmasın. Urla’dan bir FETÖ’cü çıktı diye sen konuşamazsın. 2013’e kadar FETÖ’cülük serbest sonra özel bir yasa çıktı da siz yasakladınız mı? 2013’te ne olduklarını gördük diyorlar peki, ondan önceye kadar ne olacak. Sonradan anladık ki hırsızlık suçmuş diyorsunuz bu olmaz.” İfadelerini kullandı.
“YAĞMUR YAĞDI MI İZMİR’DE…”
Türkiye gündemindeki tartışılan konuların yanı sıra İzmirle ilgilide önemli açıklamalarda bulunan Dervişoğlu;
“Yağmur yağdı mı İzmir’de bir takım sıkıntılar yaşanıyor, su kesintileri yaşanıyor bir takım yetersizlikten dolayı. İzmir’in alt yapısının gözden geçirilmesi lazım. Belediyelerde devamlılık esastır. Eksiklerin giderilmesi noktasında, üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Kentimizin de çok önemli sorunları var. İzmir valimizi ziyaret edip, kentin problemleri ile ilgili bilgi aldım. Cuma günü de belediye başkanımızı ziyaret edeceğim. İzmir açısından Meclis’te seslendirilmesi gereken meseleler içinde parti teşkilatımızın katkılarınızı bekliyorum. İzmir’in çıkmayan sesinin çıkmasını sağlayacak adımları atacağız. Deprem diyince akla İstanbul geliyor ama İzmir’de bir deprem bölgesi. Bu konuda da duyarlılığın artması lazım. Binaların sağlamlık derecelerinin kontrol edilmesi lazım. Termal zenginliği olan yerlerde deprem kaçınılmazdır. O sebeple, siyasi kurular, yerel yönetimler STK’lar olarak bu anlamda paniğe neden olmaksızın bir bakış açısında sahip olmamız gerek diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
GÖKDELEN İÇİN REFERANDUM ÇAĞRISI
Gökdelen tartışmasıyla ilgili fikirlerini açıklayan Dervişoğlu’ndan; ‘referandum’ çağrısı geldi. Dervişoğlu; “Orada bir gökdelen projesi İzmir’in bağrına çakılmış bir kazık olur. İzmir’in yüzde 53’ünde yeni yerleşim yeri oluşturabilme imkanımız var. Kentin siluetinin bozulmasına neden olacak gökdelenlere sıcak bakmam mümkün değil. Bu kentin jeolojik yapısına da uygun değil. Denizin kenarına kazma vurduğunuzda, deniz suyu çıkıyor 20 metrede. Ben İzmir’in doğasının korunmasından yana bir tavır sergiledim. Ben bir kentin merkezinin kendisinin koruması gerektiğini düşünüyor. Siz kent merkezi ile oynarsanız, anılarla oynarsanız. O zaman da sizi İzmirli yapan değerlerle oynarsınız. O sebeple İzmir’in kültürüne zarar verebilecek, görüntüsünü bozabilecek maceraperest adımların atılmaması lazım. Aynı zamanda referandum yapılması lazım. Orada bağrına saplanmış bir kazık istiyor mu İzmir halkı” dedi.
“İŞSİZİN AK PARTİLİSİ CHP’LİSİ OLMAZ”
İstihdam konusunda yöneltilen soruları da yanıtlayan Dervişoğlu; “İstihdam yönünden büyük beklentiler var İşsizin MHP’lisi AK Partislisi CHP’lisi olmaz. İşsiz işsizdir. Bu kentin iş arayanlarına iş bulmak hepimizin görevidir. Esas olan liyakattir. Bu memleketin işsizi bizim işsizimizdir. Acısı bizim acımızdır kaynamayan tenceresinin sorumlusu bizi. Üzerimize düşeni el birliği ile yapmak zorundayız. Herkes belediye aldın diyor. Kimse valilik alsın kaymakamlık alsın demiyor. Onlar sosyal yardım yapabilmeyi tercih ettikleri için böyle oldu” şeklinde konuştu.
“HÜKÜMETİN BU ALANDA KARNESİ BOZUK, BAŞKASINA NOT VERMEYE KALKMASIN”
CHP’li Urla Belediyesi Burak Oğuz’un FETÖ’den tutuklanması ve belediyeye kayyum atanmasıyla ilgili ilk kez açıklamada bulunan Dervişoğlu; “İzmir gibi bir yerde kayyum atanması başka yerlerdeki gibi algılanmaz. Bir terör örgütüne üyelik suçlaması var bu da hükümete kayyum atama yetkisi veriyor. Ama İzmir’de meclisten seçeceksiniz. Urla’da biz aday çıkardık. Hükümet orda öyle yaptım burada yapmadım demeyecek İzmir kurumları işletebilir, demokrasi beşiğidir ve meclisten başkanın seçilmesi gerekir. Vali Bey ile birçok şey konuştum ama onun izni olmadan bunu açıklayamam. Daha önceden böyle bir şeyden haberimiz olsa CHP’yi uyarırdık. Bu hükümetin iş birliği yaptığı adamlar arasında Urla Belediye Başkanından daha çok FETÖ’cü vardı. Hükümetin bu alanda karnesi bozuk başkasına not vermeye kalkmasın. Urla’dan bir FETÖ’cü çıktı diye sen konuşamazsın. 2013’e kadar FETÖ’cülük serbest sonra özel bir yasa çıktı da siz yasakladınız mı? 2013’te ne olduklarını gördük diyorlar peki, ondan önceye kadar ne olacak. Sonradan anladık ki hırsızlık suçmuş diyorsunuz bu olmaz.” İfadelerini kullandı.
GÜLAY’IN İSTİFASI
Evren Gülay’ın ‘Ben siyasete güvenmiyorum’ sözleriyle istifa etmesini değerlendiren İl başkanı Kırkpınar ise; “Ben bir sorun yaşanacağı kanaatinde değilim. Bu arkadaşımızda yönetim kurulu üyesiydi ama son 6 aydır da toplantıya gelmiyor. Kendisinin bir il başkanlığı adaylığı vardı. Kendisi ile temasım olamadı. Bir siyasi, partinin içinde mücadele vermek başka bir şeydir. Biz kendisiyle ilgili bir disiplin süreci başlatmadık. Herhalde kendisi de fark etti ki, böyle bir karar vermiştir.” Dedi.
“SORUNLARI AŞMA KABİLİYETİ SARF EDEMEYECEK BİR YÖNETİM ANLAYIŞI VAR”
Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve dış politikadan kaynaklı sorunları olduğuna vurgu yapan Dervişoğlu; “Türkiye yine çok önemli sorunlarla boğulmaya devam ediyor. Karşı karşıya olduğumuz meseleleri 3 ana başlıkta toplarsak ekonomik, sosyal ve dış politikadan kaynaklanana sorunlar var. Bu sorunları aşma kabiliyeti sarf edemeyecek bir yönetim anlayışı var. Bunlara karşı da çözümler üretebilmek adına, siyasi kurumlarımızın çalışmaları var. İYİ Parti olarak yeni yıla girer girmez, çözüm önerilerimizi hazırlamak amacıyla çeşitli çalıştaylar düzenliyoruz. Sorunları derinlemesine tartışıyoruz. Ekonomik problemlerin en başında hanelerinizde hissedilen enflasyon geliyor. TÜİK verilerine bakılarak belirlenen rakamlar yüzde 12 civarı ile ifade ediliyor ama hanelerde hissedileninin yüzde 25in altında olmadığı biliniyor. Tencere kaynamıyor Türkiye’de. Hükümete rakamalar oynayarak ve iyilik hissiyatı yayarak ekonomide iyi olduğumuzu söylüyor.” Dedi.
Son 5 yıllık dönemde Türkiye’de 2 milyon kişinin işsiz kaldığının altını çizen Dervişoğlu; “Kredi kullanıp da ödeyemeyenler de artmış. İşsizlik yüzde14’e yükselmiş. Yıllara göre asgari ücret değerlendirilmesi yapıldığında 2008 yılında 410 dolara, 2010 yılında 410 dolara, 2013 yılında 425 dolara tekâmül etmiş. Bugünkü asgari ücret 356 dolara düşmüş. 15 yıl önce dolar 1.39, bugün itibari ile 5.96 lira. Türkiye’nin dış borcunu düşündüğünde, 250 milyar lira fazla ödeme yapmak zorunda olan bir ekonomimiz var demektir. 1 trilyon lira faiz ödemesi yapmıştır Türkiye.” Dedi.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ BU İKTİDAR DÖNEMİNDE HIZLA KÜÇÜLMÜŞTÜR”
Bundan tam 60 yıl önce Türkiye gayri safi milli hasılasının 1.03’ünü temsil ediyordu dünyada. Bugün bu rakam 0.86’ya düşmüştür. Türkiye ekonomisi bu iktidar döneminde hızla küçülmüştür. Bugün itibari ile büyüme sıfırdır. Ben iyi yönetiyorum diyen iktidar şapkayı önüne koyup düşünmeli ve ekonomi lalanında doğru karar verebilecek kadroları bulmalıdır.” Şeklinde konuştu.
YERLİ ARABA: DOĞRU, YERİNDE VE GECİKMİŞ BULUYORUM
“Peki böyle kötü gidişatı ortadan kaldırabilmek için ne yapmak lazım” diyerek konuşmasına devam eden Dervişoğlu; “Vatandaş nezdinde iyilik hissiyatı yaratabilecek bir takım adımlar atmak lazım. Bir tanesi, yerli araba meselesidir. Biz bu girişimi, doğru, yerindi eve gecikmiş bulunuyoruz. Bu konuda imzası bulunanları takdir ettiğimizi söylüyoruz. Dünya otomotiv piyasasında rekabet edebilmek adına, otomotiv sektöründe düzenlemeleri hayata geçirmek için bir takım çalışmaların içine girdiğini görüyoruz. Dünya otomotiv sektörü rekabet edebilme adına firmaları birleştiriyorsa, hükümetin de bir takım çalışmaları yapması gerektiğini söylüyoruz.” Dedi.
KANAL İSTANBUL
İkinci konunun Kanal İstanbul olduğuna vurgu yapan Dervişoğlu; “33 üniversiteden 200den fazla bilim adamının fikirleri alınarak bunu hayata geçirme kararı aldık. Ama biz tv’lerde biz bu bilim adamlarını görmüyoruz. Bilim adamlarına bizlerde danışıyoruz ve bu projenin çok ciddi sorunları getireceğini biliyoruz. İYİ Parti olarak biz bu projenin yapılabilirliğine ihtimal vermiyoruz. Bu tartışmaları da gündeme değiştirmek için bir takım tartışmalar olarak değerlendiriyoruz.” İfadelerini kullandı.
“BİLMEDİKLERİ BİR MEKTUBA DAYALI OLARAK EVET OYU VERDİLER”
Üçüncü meselenin ise Libya meselesi olduğunu ifade eden Dervişoğlu; “Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ile ilgili Meclis’e gelen anlaşamaya biz İYİ Parti olarak onay verdik. Bir Mavi Vatan’dan bahsediliyor. O bölgede istikrarın sağlanması, diğer ülkelerinde ortaya çıkacak değerlendirmelerde hem fikir olması gerekiyor. Türkiye, Suriye, Lübnan, Mısır, Lübnan, Yunanistan ve Kıbrıs. Biz bu yetki anlaşmasını kabul ederken TBMM’de yaptığımız konuşmalarda burada bir diplomatik alanı açıldığını ve iyi ilişkiler içinde bulunulmasını istedik. Hükümet bunu anlamamış olacak ki, Libya’yı asker gönderme tezkerisini birbirine karıştırdılar. İYİ Parti olarak biz buna hayır oyu verdik. Bunun öncesinde de çok önemli temaslarda bulunduk. Dış işleri bakanımızı ile yaptığımız görüşmede, biz madem ki Libya’ya gideceksek, bu bir davet mektubu üzerine gerçekleşecekse bu mektupta nelerin yazılı olduğunu bizlere söylemelerini istedik. Dış işleri bakanımız sayın Cumhurbaşkanından izin almadan mektubun içeriğini anlatamam dedi. Bu mektubun içeriği bilinmeden oy kullanılması istendi. Bilmedikleri bir mektuba dayalı olarak TBMM’ye gelmiş bir tezkereye evet oyu verdiler. Bu Türkiye’nin geleceği ile ilgili önemli bir karar alınmasını işaret ediyor. İYİ Parti hiçbir önemli kararı başkasının talimatı ile alıp hayata geçirmez” dedi.
Hala cevaplanmayan soruların olduğuna da değinen Dervişoğlu; “Libyaya kaç asker gidecektir? Bu askerin sınıfı, sayısı, statüsü ne olacak, hangi yol kullanılarak sevk edilecektir? Cevabı belli değil. Zaten bi iç savaşın yaşandığı Libya’da, diğer güçler tarafından ele geçirilmesi durumunda bizim askerimizin tavrı ne olacaktır? Biz Libya’da ne kadar kalacağız? Bu soruların cevabını bir tek Erdoğan biliyor. Biz de diyoruz ki bir milletin kaderi bir kişinin iki dudağı arasına ter edilemez. Bütün yetkiler veriliyorsa, TBMM noter konumunda düşürülmüşse, karar yetkisi, icra yetkisi bir tek kişiye devr ediliyorsa Türkiye’nin değerlendirmesi gereken şey bunu mümkün kılan sistemdir. Türkiye bütün bu sorunların aşılması noktasında, bunu oluşturan asıl meselenin üzerine gitmelidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini hiç zaman kaybetmeden tartışmaya açılmalı ve demokratik parlamenter sisteme geri dönüşün yollarını açmalıdır. Irak’a bir takım adımlar atılmıştır, sonucu bellidir. Suriye’de bir takım adımlar atılmış sonucu bellidir. Bugün 4,5 milyon Suriyeli ülkemizdedir. Son İdlib olaylarında yeniden kapımıza bir göç dalgası gelmiştir. Bu fakir ülkenin kartında bir lira kaldığı için çocukları intihar ederken, sizin bu maceraperest hayallerini finansa edecek gücümüz yoktur” şeklinde konuştu.
“Bu hükümet, ve bu hükümetin başındaki zat, özel ilişkilerine bağlı bir dış politika gerçekleştirmeye çalıştığından bir takım problemlerle karşı karşı karşıyayız.” Diyen Dervişoğlu; “Sorunumuz olmayan komşu kaldı mı? Büyük orta doğu projesinin eş başkanlığı projesine kapılıp bir takım yanlış adılar attılar. Hala aynı densizlik devam ediyor. Milliyetini felakete sürükleyenden başkomutan olmaz başkomutan dediğiniz zaman Mustafa Kemal’in önüne eğilmelidir. Mustafa Kemal Libya’ya gittiğinde Libya Türk toprağıydı. Kendi toprağını savundu. Şimdi biz gidiyoruz Libya’ya. Orada ne olacağını bilmiyoruz. Diliyor ve umuyorum ki bugün iş başında bulunanlar gerçekleri görürler, bu 3-5 danışmandan aldıkları bilgilere dayalı olarak strateji geliştirmekten vazgeçerler, devlet politikasını menkıbelere göre tayin etme alışkanlıklardan vazgeçerler” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: